3

691 76 44
                                    


ARIA'NIN AĞZINDAN

"Şunları yalnız bırakarak bir kahve içmeye ne dersin?" Carla aldığı kırmızı elbiseye uygun ayakkabıyı, girdiğimiz ilk iki mağazada bulamayarak 3.süne gitme kararı aldığı zaman Harry kulağıma fısıldadı.

Onu başımla onayladım, gerçekten de Carla ile başa çıkma işini Aksel'e bırakabilir ve bir kahve içmek amacıyla Harry ile onlardan ayrılabilirdik. Ayrıca bu ona dair merak ettiğim onlarca şeyden yalnızca birkaç tanesini de olsa öğrenebilmem için bana yeterli bir zaman tanırdı.

Aldığı olumlu cevap karşısında yüzüne bir gülümseme otururken kuzenine döndü "Biz Aria ile kahve içmeye gidiyoruz"

"Alışverişimiz daha bitmedi" Carla Harry'nin bu söylediğine çıkışmıştı

"Bizimki bitti, siz de bitirdiğiniz zaman gelirsiniz"

Elini tutmakta olduğu Aksel aramıza bir set oluştururken Carla öne doğru eğildi ve kaşlarını çattı "Hayır, Aria'nın fikirlerine ihtiyacım var"

"İhtiyaç duymasan iyi olur, çünkü onu kaçırıyorum" Yüzündeki sinsi gülümseme ile kolumdan tutan Harry beni hızla asansöre doğru yönlendirdi. Bu sırada Carla'nın arkamızdan bağırdığını duymuştum.

"Harry! Tanrı aşkına çocukluk etmeyi kes!"

Ona dönerek "Üzgünüm" diye fısıldadım ve omuz silktim. Harry ise benimle birlikte asansöre yürümeye devam ediyordu

"Arkadaşımı nereye götürdüğünü söyler misin?" Carla sinirli ses tonuyla arkamızdan seslenirken Harry onu gülerek cevapladı "Dedim ya, kaçırıyorum"

"Sence kalmalı mıyız?" Dedim ona bakarak "Carla'nın çok kızacağına eminim"

"İzinle, seni kutarıyorum. Ben de bu kızgınlığının uzun sürmeyeceğine eminim" Omuz silkti, gerçekten de Carla'yı sinir etmeyi sevdiğini düşünüyordum.

Asansöre bindiğimiz sırada aldığımız karara bir miktar üzüldüğümü itiraf etmeliyim. Çünkü Carla'nın fikirlerime ihtiyacı olduğunu söylemesine rağmen, kuzeni ile oradan kaçmıştım. Oysaki buraya gelme amacımız birbirimize alışveriş konusunda yardım etmekti.

Harry düşüncelerimi okumuş gibi birden konuşmaya başladı "Merak etme, bunu sorun etmeyecektir"

"Umarım" diyerek iç çektim, umarım sorun etmezdi.

"Bana biraz kendinden bahset" Starbucks'a girerken yüzüme bakmadan söylemişti. Aslında etrafla daha çok ilgileniyor gibiydi.

"Tam olarak neyi anlatmam gerekiyor?" dedim tereddütle, şu kendini tanıtma konularında çok iyi olduğum söylenemezdi. Bunun yerine sorulan soruları kısaca cevaplamak daha cazip geliyordu.

"Hayatını, Aria" kıkırdadığını duydum. O esnada ise biraz önce olduğunun aksine bakışları dışarıya değil tamamıyla bana odaklıydı, etrafımızdan geçen kızların bakışları ise ona... Her iki durum da benim açımdan küçük çaplı gerginliklere neden oluyordu

Onun yalnızca benim için değil, kızların %90lık kısmı için fazlasıyla çekici bir erkek olduğunun farkındaydım, yanımızdan geçerken dönüp tekrardan bakan kızlar da bunun sinir bozucu bir kanıtı gibiydi.

"Ne anlatacağımı bilemiyorum, çalıştığım yeri biliyorsun. Babam ile birlikte yaşıyorum. Onlar annem ile ayrılalı 10 yıla yakın bir süre oldu ve annem de şu an İtalya'da" 

Hayatımla ilgili temel bilgileri onun için küçük bir özet geçmiştim. Gerçekten de tüm bu anlattıklarım haricinde, hakkımda bilinmesi gereken spesifik özelliklerim yoktu.

Murder SquadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin