"Daha birbirlerini göreli 15 dakika olmamıştı, Tinder'ın gereksizliği ile ilgili yaptıkları boş muhabbetten sonra alacaklı ve verecekli gibi sohbet etmeye başladılar.
"Hayattan beklentin nedir peki?" Diye sordu bacak bacak üstüne atarken Aybüke.
Sarp da, ince ayak bileklerine kadar olan botlarına bir bakış atıp, alenen "Botların çok güzelmiş, bileklerin de öyle." Dedi ve gülümsediler.
Hemen ardından Sarp ciddi bir şekilde;"Ben servisi beklemiyorum, payına düşen için bekleyen bir model değilim. Bir şeyi istediğimde kalkıp kendim alırım. " Derken gözlerine baktı Aybüke'nin.
Aybüke: "Hep böyle sert misin peki?" Dedi imalı bir bakış atarak.
Sarp'da gülümsemesine karşılık vererek "Her zaman." Dedi ve geçiştirdi konuyu.
"Neden mimarlık bölümünü tercih ettin, idealin miydi?"Aybüke: ''Çocukluğumdan beri çizim yapmayı, tasarlamayı, incelemeyi çok seviyorum. Gittiğim her yerde kağıt arıyorum ya oyalanmak için. Yani evet idealimdi denilebilir." dedi tatlı tatlı ve bardağı dudaklarına yaklaştırmaya başladı.
Sarp:"Harika, kağıt bulamazsak benim üstüme çizim yapabilirsin. Benim için sorun değil." Dedi lise zamanlarında biriyle flört ediyormuş gibicesine. Aybüke'nin daha gülmesini bitirmesine izin vermeden, "Ama sanırım sadece paralel çizgiler olacak, sırtımda falan." Dedi ve yanakları gerilerek Aybüke'nin gülüşünü, utanışını, uyarılışını seyretti.
Yaklaşık iki saatlik bir sohbetten sonra, Sarp'ın gözlemlerine göre, aralarında 7 yaş fark olmasına rağmen, Aybüke gayet anlayışlı ve algısı açık biriydi. Güzel vakit geçirilebilecek, arkadaş olunabilecek, birlikte terlenebilecek bir kızdı.
Şüphesiz uyumlu kıyafet seçimi, makyajını da kaliteli ve de cildine uygun ürünlerle yapan hemen her kadının olabildiğince güzel ve de zarif görünebileceğini biliyordu Sarp. Ama şunu da çok iyi biliyordu ki; "Bir kalbin çirkinliğini tonlarca makyaj saklayamaz."
Aybüke sevgilisini aldatmış, ona söylemeden de 3 ay ilişkisine devam etmiş bir kadındı. Sarp bunu duyduğunda, başta söyleme cesareti gösterdiği için ona saygı duydu. Ardından kurulmaya başladı, onu bir şekilde cezalandırmak istiyordu. Gözlerini Aybüke'nin gözlerine dikip;
"Ot içmek ister misin?" Dedi yine alenen.
Aybüke yine tatlı bir surat ifadesi ve sesle "Nerede?" Dedi.
Bu kız hem yaramaz, hem de çok tatlıydı.Sarp: "Burada!"
O andan itibaren ortamın kokusu ve konusu tamamı ile değişti. Yukarı çıkarken asansörde kapının açılmasına kadar bekledi Sarp tokat atmak için 2 gündür beklediği popoya.
"Her zaman bir hanımefendinin kapısını açın ve önden içeri girmesine izin verin, bu onun hanımefendi olup olmamasıyla ilgili değildir. Sizin beyefendi olup olmamanızla ilgilidir."
Otel holünde yürürken Aybüke'nin önünden yürümesine izin verdi odaya kadar. Kapıdan girmeden önce sordu Aybüke;
"Sürprizin ot değildi, değil mi?"
O sıra kapıyı açıp kafasıyla odayı işaret etti Sarp. Aybüke içeri bir kaç adım attığında yatağın üstünde siyah kurdeleli bir paket gördü. Sarp bu hazırlığı, özeni ilk defa görüşeceği, duygusal bir şey yaşamadığı bir kadına yaptığı için mutluluk hissediyordu. Çünkü içinden nasıl geliyorsa öyle davranmaya başlamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşüş
General FictionSarp ve Tuğra sonun başlangıcına adım atmak üzereydi. Geri dönüşü olmayan, uç noktada travmalar ve hisler yaşamanın eşiğinde bardaklarını yudumlayıp, mermilerini siliyorlardı tutukluk yapmaması için tüfeklerinin. İkisi de daha önce yıllarca, genel...