Sarp ve Tuğra sonun başlangıcına adım atmak üzereydi. Geri dönüşü olmayan, uç noktada travmalar ve hisler yaşamanın eşiğinde bardaklarını yudumlayıp, mermilerini siliyorlardı tutukluk yapmaması için tüfeklerinin.
İkisi de daha önce yıllarca, genel...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tuğra: "Düşük profil çizecektik, kimse bizi tanımayacaktı, sadece haber verildiğinde arada bir belki para taşıyacaktık."
"Hatırladın mı Sarp?" Diye söylendi Tuğra dolaptan aldığı sütü diklemeden.
Sarp daldığı aynada, Tuğra'nın söylediklerine kulak vermeye çalışıyordu.
Sarp: "Unutmadım." Dedikten 3-4 saniye sonra devam etti; "Zaten elbet bu tarz bir şey yaşanacaktı. Paraya da ihtiyacımız vardı."
Tuğra: "Kesinlikle, orasına katılıyorum zaten de daha ne kadar ileri gitmeyi planlıyorsun?
Sarp: "Bu soruları önce kendine sorsana oğlum, neden beni kitliyorsun?"
Tuğra: "Bir nevi evli sayılırız artık Sarp, beraber kaçamayabiliriz en sonunda, ama birlikte öleceğimiz kesin." Dedi ve Sarp ile birbirlerine bakmadan güldüler. Genelde hayatları söz konusu olduğunda dalga geçerlerdi, çünkü ne pahasına olursa olsun, pes etmeden hayatta kalmayı motto edinmiş iki kuzendiler. Ölüm bir seçenek değildi.
********
İkisi de çocukluklarından beri varlıklı ailelerinin çulsuz serseri çocuklarıydılar. Sokaktan gelen çoğu insan "Hayatta kalma" becerilerini geliştirir, çok azı ise "Savaşçı" olur. Sarp ve Tuğra için en oturan sıfat buydu.
Yokluk içinde yoklukta problem yoktur, fakat varlık içinde yokluk çekiyorsanız muhtemelen aile büyüklerinizin "Şımarmayın" diye uyguladığı politika altındasınızdır. Şımarık değilseniz bu sürecin sonundan suçlu olarak çıkmanız gayet doğaldır.
********
Evden çıkmadan yaptıkları kara mizah ikisinin de aklının ucunu selam vererek terk etti. Tuğra aracı kullanırken Sarp, koltuğunu boyuna göre ayarlamaya çalışıyor ve bir yatak gibi koltuğu yatırıyordu.
Sarp: "Bu, bu kadar mı yatıyordu ya?"
Tuğra: "Aynen Sarp, yatacaksan arkaya geç amına koyim, neden öne oturuyorsun?"
Sarp: "Bacaklarım uzun oğlum, ne yatması."
Tuğra: "Parayla ne yapacaksın?"
Sarp: "Bilmiyorum, uzun vade planı yapmadım henüz. Zaten sevdiğim işi yapıyorum şu an, karşılığında para almamın sakıncası yok."
Ardından Tuğra dikiz aynasıyla savaşırken tekrar sordu;
"Ama illa bir planın vardır, siz muhasebeciler daha para gelmeden gideceği yeri ayarlarsınız."
Sarp: "Bedelli askerlik muhabbetini bitireceğim."
Tuğra: "Sen bile bedelli yapıyorsun ya, helal olsun amına koyim!" Dedi Sarp'a doğru gülerek. "Oğlum sen hep asker olmak isterdin lan."