VIII

86 0 0
                                    


...

"Pardon ama siz kimdiniz?"

Sarp: "Anlamadım?"

Resepsiyon görevlisi: "İsminiz neydi beyefendi?"

Sarp kadına doğru eğilip yakalığındaki ismi göz ucuyla okuduktan sonra; "Ben sizin şu anki probleminizim hanmefendi..." Dedi kendinden emince ve hafiften bir gülümsemeyle, devam etti;

"Bu biraz uzun sürecek."

Sarp cebinden telefonunu çıkarıp mesaj yazmaya başladı resepsiyonistin bekleyişini aldırmadan. Kadın ne olduğunu anlamadan, başka bir misafir ile ilgilenmeye başlamıştı.

Biraz zaman geçtikten sonra Sarp;

"Acaba başka bir isimle rezervasyon yapmış olabilirler mi?" Diye sorduğunda telefonuna mesaj gelmişti. Mesajı açtı ve söylendi; "Kesinlikle sandığım gibi." Dedi sessizce. Ardından resepsiyoniste dönüp; "Bir yanlışlık olmuş, oda arkadaşım adına ayırtıldı sanıyordum hanımefendi, ben Sarp Şimşek."

"En başta isminizi söyleseydiniz her şey daha kısa sürebilirdi."

"Haklısınız, genelde öyle oluyor." Dedi içindeki piçlikle.

Sarp adını ve soyadını telaffuz ettiğinde işler genelde Sarp'a sarmadan son bulurdu.

Fakat Sarp Antalya'da o otele kendi adıyla giriş yapacağını bilmiyordu. Buraya aldığı bir iş için gelmişti, genelde iş için gittiğinde hayalet gibi olunması istenirdi, bu sefer değil.

Sarp asansörden çıkarken iş ortaklarını merak ediyordu. 304 nolu odaya yaklaştıkça içerdeki sesleri duymaya başlamıştı. Kapının önüne gelince durdu ve işaret parmağının boğumu ile kapıya düzenli ve tok bir ses gelecek şekilde iki kere tıklattı.

İçerdeki ses kesildi ve kapı açıldı.

Sarp "Merhaba!" derken kafasıyla da selamladı kapıyı açan akranını, ardından içeri adımını attı ve odayı süzmeye başladı. Diğer kişiyle de göz göze gelince öne atıldı ve elini uzattı; "Ben Sarp."

Karşısındaki elini uzatırken; "Hoş geldin kardeşim. Ben Tunç, arkadaş da Kürşat." Dedi eliyle Kürşat'ı çağırıp.

"Hoş geldin kardeşim, memnun oldum." Dedi Sarp'ın elini sıkarken Kürşat.

Sarp mini-barı açıp içecek bir şeyler bakınırken, içki içsem mi içmesem mi diye kararsızlaşmaya başlıyordu. Dürtülüyordu adeta. Antalya'da olmak, az zamanı olduğunu bilmek, her ne kadar iş disiplini ve sorumluluk duygusu çok yoğun olsa da, aykırı şeyler yapmak onun doğasında vardı. Ama iyi tanımadığı iş ortaklarının karşısında değil, çünkü bugün yapacakları işte başarısızlık olursa, Sarp'ın içtiği 2-3 yudum viskiye faturası kesilecekti. Bunu biliyordu.

Sarp dolaptan suyu alıp yatağa oturdu; "Evet ne zaman çıkıyoruz, bir de bana bir şey vermeyecek misiniz? Uçakla geldim, boş geldim yani."

Tunç çantadan bir tabanca çıkardı ve Sarp'a uzattı. Sarp silahı biraz inceledikten sonra sordu;

"Bu ne?"

Tunç: "Tabanca..."

Sarp; "Öyle mi? Çalışıyor mu bari." Derken silahın sürgüsünü çekip yavaşça bırakıyordu yan odadaki misafirlerin ya da kapının önünden geçebilecek potansiyel bir otel görevlisinin duymaması için.

Tunç: "1911 kullanmış mıydın daha önce?"

Sarp: "Hayır, ilk tanışmalardaki performansım oldukça etkilidir ama merak etme dostum."

DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin