Küvette oturmuş ağlarken kapının açılma ve kapanma sesini duyduğumda soğuktan elim ayağım titriyordu. Ayak sesleri yaklaşıyordu ve kapıdan girdiğini gördüm. Biraz baygın biraz uykulu ve biraz dolu gözlerle ona baktım. kapıyı kapattı ve bana baktı.. sadece bakıyordu...ve olduğu yere oturup sırtını kapıya dayadı...
''Sanırım gitmem gerek artık.''
''Neden?''
''Sanırım kalırsam senin hayatın boka batacak bir öğrencisiyle ilişki yaşayan bir öğretmen ve doktor olarak anılmak istediğini düşünmüyorum.''
''Ya istiyorsam?''
''Pek zannetmiyorum. Emin ol en kötü duygu. Önce seni hiç sevmeyenler dalga geçecek ondan sonra seni seviyormuş gibi davrananlar seninle dalga geçecek ve en son ve en acınası olan ise en yakınların asla beni bırakıp gitmez dediklerin gidecek. Ne acı... birinin acısı olmak istemezdim...''
''İnsanların düşünceleri sanki çok umurumdaymış gibi konuşmayı kes. Ben hiçbir zaman birilerini hayatımda bir yere koymaya çalışmadım.''
''Güzel cevap. Taktir ettim.''
''Bunu söylememin neresi güzel seni koruma tarafı evet güzel ama ins-''
''Eğer gökyüzü olmayı sevseydin beni hayatında bir yere koymaya çalışırdın.En azından çalışırdın.''
''Evet seni hiç bir zaman hayatımda bir yere koymaya çalışmadım.''
''Güzel... sanırım bu daha çok acıttı.'' oturduğum yerden kalktım ve asılı olan havluyu aldım kapıya yöneldim.
''Gidiyor musun?''
''Hangisinden bahsediyorsun? Yıllar önce sen gittiğinde kanatlanan ruhumdan mı? yoksa burada olan içinde duygudan eser olmayan bedenimi mi?''
''Ben ruhunu soruyorum bedenler beni çok ilgilendirmez . Bedenler çok sıradan.''
''Benim ruhum bedenimden yıllar önce gittiğinde çıktı.''
''Peki ruhunu nasıl geri getirebilirim?'' diz çöktüm ve önüne oturdum
''Yıllar önce kaybettirdiğin ruhumu nasıl mı getirebilirsin? ruhumla sevişirsen geri gelir.'' biraz utandım ama doğrular ya yüz kızartır ya da utandırır.
''Tek bir şartla..'' umut şu an onu gözlerimin önünde görüyorum.
''Kabul ediyorum.'' yerinden kalktı gidecek zannetim ama beni de kolumdan tuttu ve kaldırdı. Küvete doğru yürüdü beni küvetin içine oturttu.
''O zaman bana yaşamadığım duyguları çok güzel hissettir ama son raddeye gelene kadar.''
Gözlerine korkuyla değil cesaretle baktım . Üzerime eğildi... yaklaştı... yaklaştı... yaşadığımız şu 7 saniye bile bana 3 dakika gibi geldi...
Bir kuş olup gitsem, aşsam şu enginleri, varsam senin yanına. Öpsem doyasıya, koklasam seni.
Çok yaklaştı ve o an değdi bir yaşam dudaklarıma. Özgürlük hissettim o dudaklarda, huzur hissettim, sadece bir kaç saatliğine dışarıya çıkan bir mahkumun gökyüzüne özlemini hissettim dudaklarında...
Öpüşümü derinleştirmek için ellerimi önce omuzlarına yerleştirdim ve yukarıya doğru yavaşça çıkardım boynuna geldim her bir uzuvunu ezberlemek ister gibi yavaştım , boynundan yanaklarına geçtim ve ordan saçını okşadım.. bir andan beni yatırdı ve suyun içine ittirdi ... suyun altında öpüşüyorduk tutkuyla , heyecanla, şehvetle ... git gide biten nefesimi hissettim sonra yavaş yavaş tükenişini..
Ayaklarımı suya vuruyordum artık bırak beni diye.. Öldüm ya da öleceğim . Nefesin çok azalmıştı artık ölecek raddeye geleceğimi hissettiğimde artık ayaklarımı vurmayı bırakmıştım. Ve tam o anda beni belimden tuttu ve kaldırdı... kucağına oturttu . Ciğerime bir anda dolan havayla deli gibi öksürmeye başladım. Çok sık nefes alıyordum göğüs kafesimin zorlandığını hissettim çok acıdı.. Göğüs kafesim değil kalbim.
Göz göze geldik saniyelerce bakıştık. Ne o konuştu nede ben konuştum. Ona şunu söylemek istedim;
Sana doğru bir kuş uçurdum, dağları denizleri aştı seni buldu, yanağına ufacık bir öpücük kondurdu. Hissettin mi?
Belkide söyledim...
''Hemde sonuna kadar hissettim.
*************************************************
Üzerimi giydikten sonra odadan çıktım.Aşağıdan televizyon sesi geliyordu idim baktım televizyonun karşısında oturan bir Kim Tae gördüm. Gittim yanına oturdum ve elindeki mısır kabını aldım ve yemeye başladım. Bana bakıyordu;
''Bana bakmayı ne zaman keseceksin?''
''Bilmem onu zaman gösterecek ama önce benim mısırı ver.''
''Hayır ben yicem yaaaaa'' evin içinde koşuşturmaya başladık. Kahkaha ata ata evin içinde koşturuyorduk en son ayağım koltuğun kenarına takıldı ve küt diye yere düştüm ve Kim Taehyung benim düştüğümü son anda fark etti ama çok geç üzerime düştü. Çok ağır bu kalkmıyor.
''Omurga kemiklerim kırıldı .''
''O kadar ağır değilim.''
''Evet o kadar ağırsın.'' yüzünü kaldırdı ve gözlerime baktı yaklaşmaya başladı tam öpecekken yanağımı sola kaydırdım ve öpmesine izin vermedim
''Dudağımdan öpüp kaçacak kadar korkak değil, yüreğimde duracak kadar mert olmalıydı yüreğin.''
.............................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Singularity-KTH💫 +18
FanfictionAklım unutsada kalbim unutmamış seni . Özlemenin en dibini pişmanlığın en kötüsünü yaşarken hissediyormuş insan ne kadar sevdiğini. +18 ( iki kere düşün)