eight

18.1K 1.1K 725
                                    

Satır arası yorum okumayı severim ldşsöfşsçcşdş

----

Kapşonlumu kapatarak kazan dairesinin kapısını açtım ve kafamı sokarak dışarıya göz attım. Görünürde kimse yoktu. Boğazımı temizleyerek kapıyı kendime çektim ve dışarı doğru bir adım attım.

Soktuğumun yerine nasıl geldiğim hakkında hiç bir fikrim yoktu. Buraya gelmeye kazan dairesindeki sesler yüzünden korkuyordum. Küçüklükten gelen bir travmaydı. Okulun en dibiydi amına koyayım, nasıl çıkacaktım yukarı?

Şapkamı biraz geri çekerek kapıyı arkamdan kapattım ve yutkunarak merdivenlere adımladım. Koridorun diğer ucuna kadar yürümek zorunda kalmak beni biraz geriyordu ama hızla yürüyerek bitirmeye çalışıyordum.

Koridorun sonuna yaklaştığımda merdivenlerden gelen ses ve siyah bir karaltı ile olduğum yerde kalakalmıştım.

"Bismillahirrahmanirrahim. Allah'ım yardım et bu genç yaşta bu lanet yerde ölmek istemiyorum."

Gözlerimi sıkı sıkı kapatarak arkamı döndüm. Gelen karaltıyı görmemek en iyisiydi. En azından nasıl öleceğimi öleceğim an anlayacaktım.

"Burayı çok aradın mı gerizekalı?"

Duyduğum sesle irkilerek arkamı döndüm. Hasiktir! Ben neler düşünmüştüm gelene de bakın. Götü güzel Talha gelmişti.

Ben suratına boş boş bakmaya devam ederken o karşıma geçmişti. "Dilini mi yuttun mal, konuşsana."

Boğazımı temizleyerek ağzımı araladım. "Burada ne işin var?"

Gözlerini devirerek elini cebine attı. Çıkardığı sigara paketinden bir dal aldı ve geri cebine koydu. Dudakları arasına aldığı dalı çakmakla yaktığında hala onu izliyordum. Çakmağıda cebine attığında gözleri beni buldu.

"Sigara içmeye geldim, malum hocalar yüzünden ulu orta yerde içemiyorum."

Derin nefes alarak kafamı salladım ve şapkamı çıkararak saçlarımı dağıttım. Hala beni izleyen bedene bakarak konuştum. "Oldu o zaman, iyi içmeler. Ben gideyim."

Hiç bir şey demeden arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Bir kaç adım attım atmadım, bir el şapkamdan tutarak gitmememi sağlamıştı. Yavaşça arkama döndüğümde bir eli sigarasında diğer eli kapşonlumun şapkasında duran ve bana kısık gözlerle bakan Talha ile karşılaşmıştım.

"Ne vardı?"

Sigarasını çekerek dudaklarından uzaklaştırdı ve dumanını ortalığa vererek tekrar bana döndü. Hipnoz olmuş gibi onu izliyordum. Birden beni kendine çekip duvara ittiğinde kendime geldim ve derin nefes alarak ona baktım.

"Ne mi vardı? Ne mi vardı beyinsiz! Mal mısın sen?"

Ecelimin geldiğini hissettiğim dakikalardaydım. Beni burda öldürse kimse duymazdı. Kameraların göreceği yerde değildik lanet olsun.

"Söylediklerini anlayamıyorum. Bak, sen sigaranı tatlı tatlı içmeye devam et. Hadi bana eyvallah."

Tekrar gitmeye yeltendiğim sırada elini duvara koyarak gitmemi engelledi. Bir dakika ama o bu kadar yakınken bana ben nasıl olacaktım iyi?

"Bir yere gitmiyorsun gerizekalı. Bana attığın mesajları açıklamadan hiç bir yere gitmiyorsun."

Derin bir nefes alarak yutkundum. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ne diyebilirdim ki zaten? Ona mesaj atarken hiç bunları düşünmemiştim.

"Seni dinliyorum."

Sigarasından bir nefes daha çekti ve dumanını dışarı salarken gözleri bendeydi. "Ne okuduysan onu yazdım."

Duvardaki elini yumruk yaptığında gözlerimi gözlerinden çektim. Sinirleniyordu, inşallah bana vurmak gibi bir saçmalık yapmazdı. Ona karşı sinirlenmek istemiyordum. Sinirlenince gözüm dönüyordu ve ben sevdiğim kişiye vuramazdım.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Yaptığın saçmalığı bir de yüzsüzce söylüyorsun."

Kaşlarım benden bağımsız çatılırken sinirle gözlerine baktım. Saçmalık mı? Benim sevgime ve yazdıklarıma saçmalık mı demişti?

"Tam olarak ney saçmalık bana bir açıklar mısın?"

"Attığın mesajlar, tuhaf hareketlerin ve beni sevdiğini söylediğin saçma saçma sözler. Sana inanacağımı mı sanıyorsun?"

Alaylı ve küçümseyici bakışlarını gördüğümde duvardaki kolunu tutarak ters çevirdim. Acıyla inlediğinde elindeki sigara düşmüştü.

"Sen benim sevgimi küçümseyemezsin!"

Kolunu aniden bıraktığımda bir kaç adım geri gitmişti. Önüne hızla geçerek benden uzun boyuna aldırmadan yakalarından tuttum ve kendime çektim.

"Sen benim sevgime laf söyleyemezsin, duydun mu? Evet, seni seviyorum ve bunu söylemekten çekinmiyorum. Senin ne düşündüğün umrumda değil. Siktiğimin homofobiği de olsan kalp bu. Kimi seveceğimi ben seçmedim. Ama seni sevmekten de şikayetçi değilim. O yüzden bir daha sevgime laf edersen sevdiğim falan demem döverim seni."

Sözlerim bittiğinde derin nefes aldım ve az önce yakınlaştığımızı şimdi fark ettim. Bayağı yakındık ve sinirden fark etmemiştim. O ise sessizce beni dinliyor, geri çekilmek adına bir hareket yapmıyordu.

Ellerimi yakasından çektim ve onu bıraktım. O yakalarını düzeltirken göz ucuyla ona baktım ve bir şey demesini beklemeden hızlıca merdivenlere yöneldim. Merdivenden çıkarken onun yüzüne karşı onu sevdiğimi söylediğim kafama dank etti.

Hasiktir.

utanmaz [texting] ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin