twenty five

12.1K 640 226
                                    

Bu arada karakterler Samsun'da yaşıyor. Ona göre anlatım yapacağım :3

----

"Bö!"

Arkamdan gelen yüksek sesle irkilerek arkamı döndüm. Talha gülerek suratıma bakıyordu. Göz devirerek baş parmağımla damağımı bir iki kere yukarı ittirdim.

"Napıyorsun oğlum ya ödüm koptu."

Gülmeye devam ederek etrafımdan yürüdü ve karşıma geçti. Saçlarımı karıştırırken ben sakin olmaya çalışıyordum.

"Selamun Aleyküm manita."

Manita biraz kırocaydı kabul ama düşmüştüm amk. Birde bunu söylerkenki ifadesi ve gözleri ile erimiştim ben.

"Aleyküm Selam. Gel bi' sarılayım."

Onu kendime çekip kollarımı bedenine doladığımda onun da kolları belimi bulmuştu. Boyu benden kısa olduğu için başı boynuma geliyordu. Başımı başına yaslayarak gözlerimi kapattım. Ne kadar zamandır şu anı bekliyordum. Çok güzel hissettiriyordu.

Başkaları veya etraftakiler umrumda değildi. O an sadece ikimiz vardık. O, ben ve onun kokusu vardık. O böyle hissediyor muydu bilmiyordum ama benim için böyleydi.

Şu an bu durumda olmamız bana rüyada olduğumu düşündürtüyordu. Çünkü bu kadar kısa sürede beni kabullenmesi ve benimle birlikte olması anca rüyamda oluyordu bu zamana kadar. Dün gece söyledikleriyle dünyanın en mutlu insanı falandım sanırım. Üstelik henüz tam anlamıyla sevmiyordu. Seni seviyorum dese kalpten gitmezdim İnşallah.

Bir süre sonra istemeyerek de olsa ayrılmıştık. Elini tutmak istiyordum ama o nasıl karşılar diye düşünmekten çekiniyordum. Ben insanları umursamıyordum ama onun ne düşündüğü hakkında bir fikrim yoktu.

İkilemde kaldığımı fark etmiş olacak ki gülümsedi. "Kolunu omzuma atabilirsin."

Başımı iki yana sallayarak güldüm ve dediği gibi yaptım. Kolumu omzuna atıp kendime çektim ve yürümeye başladık. Nereye gittiğimiz hakkında bir fikrim yoktu. Onun olduğu her yere gidebilirdim ben.

"Emre buradan Çiftlik'e çıkılıyor."

"Biliyorum, biz de çıkarız."

"Ne yapacağız orda?"

"Bilmem, yürürüz."

"Orayı en az 8272748 kere turlamışımdır."

"Bir daha turla. Bu kez benimlesin."

Bir şey dememişti. Gülümseyerek yürümeye devam ettim. Haklıydı, ikimiz de oruçluyduk ve bu sıcakta gezmek saçmaydı. Ama bu onunla ilk randevumuzdu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.

Biraz sonra Çiftlik'e gelmiş hatta gezmeye başlamıştık. Ulan burayı da ezbere biliyordum ya artık.

"Oruçlu olmasaydık bir burger gömerdik şimdi."

"Of Talha. Sevgilimle en çok yapmak istediğim şey ne sence?"

"Burger gömmek mi?"

"Sen çok zeki bir çocuksun."

Gülerek önüne döndüğünde bende gülerek yürümeye devam ettim. Bir yarım saat öldürdüğümüzde başını kaldırarak bana baktı. "Doğupark'a gidip çimlerde mi yuvarlansak?"

Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Oruçlu oruçlu oraya kadar yürümeye gözün kesiyor mu?"

"Evet."

utanmaz [texting] ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin