thirty one

8.7K 508 140
                                    

Geç gelen bölüm için gerçekten ama gerçekten çok üzgünüm. Telefonum servise gitti, gelmesini bekledim ancak bu kadar uzun süreceğini tahmin etmemiştim. Hala gelmedi bu yüzden hala sinirli ve mutsuzum ancak sizi daha fazla bekletmek istemedim. En azından yazabildiğim kadar yazıp yayınlamak istedim. Telefonum geldiğinde sizi bölümlere boğacağıma emin olabilirsiniz. Bu bölüm beklentinizi karşılayamazsa cidden özür dilerim. Telafi edeceğim ^

Bu arada 10K okunmaya ulaştık. Bunun için size çok ama çok teşekkür ederim. Hikayeye başlarken sadece eğlenmek ve gerçek hayatta shiplediğim insanların hikayesini kendi hayallerimle oluşturmaktı amacım. Ancak biz büyüdük ve okunma sayısı gittikçe yükseldi. Okuyan herkese teşekkür ederim, sizi çok sevdiğime emin olabilirsiniz <3

Hadi şimdi okumaya geçelim, iyi okumalar

----

Alp ile birlikte bir kafeye gelmiştik ve hava çok sıcak olduğu için limonata içmeye karar vermiştik. Limonatalarımız önümüze gelmiş, yavaştan içmeye başlamıştık. Lakin gelin görün ki Alp hala konuşmaya başlamamıştı.

Elimdeki limonatayı masaya bırakarak geriye yaslandım. Talha ile konuşmuştum sabah ve o da Berkant ile buluşacağını söylemişti. Onda durumlar nasıl bilmiyordum ancak bizden farklı olmadığını düşünüyordum.

En sonunda sessizliği bozarak Alp'in dikkatini üstümde topladım. "Eee Alp, nasılsın kardeşim?"

"Dağınık."

Yüzümü buruşturarak masada öne eğildim. Bana boş gözlerle bakıyordu. Ne hissettiğini bilmiyordum ama ona yardımcı olmak istiyordum. O benim en yakın arkadaşımdı ve her konuda yanımda olmuştu. Ben de onun yanında olmalıydım.

"Berkant yüzünden, değil mi?"

Derin bir nefes vererek kafa salladı. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve sessiz kaldım. Artık konuşacaktı. Çok geçmeden dediğim gibi de olmuştu.

"Dün akşam spordan çıkmış eve gidiyordum. Bizim evin sokağına girmiştim ve köşeyi dönerken Berkant ile karşılaştık. Bizim sokakta oturmuyordu o yüzden kalakaldım öyle. Sordum sonradan, onların sınıfındaki Burak ile takılmışlar biraz. Burak bizim sokakta oturuyormuş."

Duraklayıp limonatasından içtiğinde pür dikkat onu dinliyordum. Burak'ın orada oturduğunu bilmiyor gibiydi, bende bilmiyordum. Olsundu öğrenmiş olduk.

"Sonra bana parkta oturmayı teklif etti. Sorgulamadan kabul ettim. İyi anlaşamıyorduk ama tersleyesim gelmemişti o an, gerçekten sakindik birbirimize karşı. Geçtik karşıdaki parka oturduk bankın birine. Omzumdaki çantayı yere koydum sonra geri doğruldum. Bana bakarken yakalamıştım onu ama ses çıkarmadım. Sonra havadan sudan konuştuk gayet normal şeylerden yani. "

Konuşmanın sonunu heyecanla beklerken Alp'in telefonu çaldı ve yarıda kesmek zorunda kaldı. Sessizce homurdandığımda Alp telefonunu çıkardı ve konuşmaya başladı.

"Efendim abi?"

"..."

"Yok abi, gelmeyeceğm bugün."

"..."

"Önemli bir şey yok abi, merak etme. Gelirim haftaya sana bol şanslar."

"..."

utanmaz [texting] ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin