(L)ove (I)s (E)nough

808 70 98
                                    

FINAL

"Seulgi?"

Adımı duyunca kafamı kaldırdım ve karşımda beni endişeli gözlerle izleyen Jisoo'ya baktım, "Evet?"

"İyi misin?"

Sorusuna cevap vermeden arkama yaslandım ve derin bir sessizlik içinde olan kütüphaneye baktım.

"Saat kaç?" diye sordum Jisoo'ya fısıldayarak.

"21.40"

Şaşkınlıkla gözlerimi açtım, "5 saattir ders mi çalışıyoruz yani?"

Jisoo gözlerini devirdi, "Ben çalışıyorum. Sen düşüncelerinde kayboluyorsun."

"Özür dilerim." dedim sessizce. Yarınki finalimin önemli olduğunu bildiğim halde çalışmak gelmiyordu içimden.

Jisoo'nun konuşacağı sırada kütüphanenin kapısı açıldı ve içeri Jimin'le Hoseok girdi. Jimin'i gördüğüm anda gözlerim ona kilitlenmişti. Hoseok'un bana baktığını hissedebiliyordum ama gözlerimi Jimin'den ayıramıyordum.

Az sonra ikisi de kendilerine uygun boş bir masa seçip oturdular. Jimin her zamanki muzipliğiyle gülümseyerek çantasını açtı ve içinden yarınki finalin ders kitabını çıkardı. Tam elini çantasına bir kez daha daldırmıştı ki benimle göz göze gelmişti.

Gözlerimi kaçırıp hemen önüme döndüm ve normal bir şekilde nefes almaya çalıştım.

Çok özledim.

Jimin'e bir kez daha bakmak istiyordum ama çok korkuyordum. Eski Seulgi olsam gözlerimi kaçırmayacağımı biliyordum ama artık o cesur halimden eser yoktu.

Yumruklarımı sıktım ve bakışlarımı yavaşça Jimin'e çevirdim, bir kez daha göz göze gelmiştik.

Ona gülümsemek, her şeyin benim hatam olduğunu söyleyip özür dilemek istiyordum ama Jimin gözlerime öyle büyük bir öfkeyle bakıyordu ki—

"Anlaşıldı." dedi Jisoo bıkkın bir ses tonuyla, "..bugünlük bitirelim."

Birden Jisoo'ya döndüm, "Gidiyor musun?"

"Gidiyoruz." dedi kelimeyi vurgulayarak, sonra da eşyalarımı toplamaya başladı, "..hadi Seulgi, gidiyoruz."

Jisoo'ya direnmemem gerektiğini biliyordum, bunu benim iyiliğim için yapıyordu. Bu yüzden de Jimin' orada yokmuş gibi yaparak kendimi kandırdım ve çantamı alıp kütüphaneden hızlıca çıktım.

"Eve mi gideceksin?" diye sordu Jisoo arabasına doğru ilerlerken.

"Hayır.." aklımda çok başka bir yer vardı, "..önce uğramam gereken bir yer var."

.................................

"Seulgi yeter."

Çok sesli bir kahkaha attım ve bundan utanmayarak etrafıma bakındım, "Hayır yetmez.." diyip boş bardağımı Jaehyun'a uzattım, "..doldur lütfen."

Jaehyun iç çekse de isteğimi reddetmedi ve bardağımı doldurduktan sonra diğer müşteriyle ilgilenmeye devam etti.

"İnanabiliyor musun Jaehyun!!" diye bağırdım, "..gözlerimin içine bakıyordu."

Jaehyun bana aldırmadan müşteriyle ilgilenmeye devam edince bir kahkaha daha attım, "..aynı senin bu haline benziyordu. Beni izliyordu ama umrunda bile değildim!"

Bu seferki çığlığım sinir doluydu. Sinirleniyordum. Bir yandan ağlamak da istiyordum.

Gerçekten delirmiştim.

[✓] liar » seulminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin