[✓] liar » seulmin

-I wanna kiss your soul.

Y/N: Bölümü okumaya yukarıdaki şarkıyla başlayın. O sırada partide bu şarkı çalıyor ;)

....................................

"Sana..her şeyi anlatacağım Jimin.."

"N-neyi anlatacaksın?"

Seulgi hemen gözlerini kaçırdı, "Önce üst kata çıkmamız lazım."

Jimin memnun bir şekilde gülümsedi, "Nasıl istersen."

Seulgi merdivenlere yönelmeden önce eline iki bardak bira daha aldı ve Jimin'in ardından yukarı çıktı. Yukarı çıkar çıkmaz karşılarındaki odadan kahkahalar eşliğinde bir çift çıkmıştı. Hemen onların çıktığı odaya girdiler, burası Taehyung'un odasıydı. Seulgi ayağıyla ittirip kapıyı kapattığında Jimin arkasını döndü ve Seulgi'nin elindeki içkiye baktı,

"Normalde de bu kadar çok mu içersin?"

"Bunları içmeyeceğiz." dedi Seulgi, Jimin'e sinsice yaklaşırken. Jimin gülümsedi ve bardaklardan birini aldı,

"Ne yapacağız?"

Seulgi boştaki eliyle boynundaki fotoğraf makinasını çıkardı ve Jimin'e uzattı, "Fotoğrafımı çekeceksin."

Jimin yüzünü buruşturdu, "N-ne yapacağım?"

Seulgi derin bir iç çekti ve makinayı Jimin'in eline tutuşturdu, "Heyecanımı çekmek istemiyor muydun? Şimdi Taehyung'un canına okuyacağım. Sen de fotoğrafımı çekeceksin."

"Ne? Ne yapacaksın?" dedi Jimin gülerek.

Seulgi odaya bakındıktan sonra yatağın başındaki çekmeceyi açtı, "Bingo!"

Taehyung'un son model laptopunu eline aldı ve yatağın üstündeki yorganı açıp çarşafın üstüne koydu.

"Sence başka değerli bir şeyleri var mıdır?" diye sordu Jimin'e dönüp. Jimin kabaca etrafına bakındıktan sonra masadaki Playstation'ı gösterdi, "Bu var."

Seulgi bir koşuda cihazı aldı ve onu da laptopun yanına koydu, "Başka bir şey yok sanırım." dedi üzüntüyle dudaklarını büzerek.

"Hazır mısın?" diye sordu Jimin'e. Jimin gülümseyerek elindeki fotoğraf makinasını gösterdi, "Hem de nasıl..ama.." dedi birden duraksayarak, "..bunlar Taehyung'a zarar vermez ki. Yenisini alabilir yani."

Seulgi sinsice gülümsedi, "Olsun. Bir düşmanı olduğunu bilsin yeter."

"Sadece bir mi?" dedi Jimin makinayı kaldırırken, "..hadi."

Seulgi yatağın üstüne çıktı ve düşmeden dengesini sağlayabilmek için Jimin'in omuzlarına tutundu. Sonra da elindeki bardaktan bir yudum aldı ve dışarıdan gelen müziğin ritmiyle dans ederek birayı laptopa dökmeye başladı.

Dans ettikçe sallanıyor, sallandıkça alkol etrafa saçılıyordu. O sırada patlayan flaş yüzünden gözlerini kapattı ama dökmeye devam ediyordu.

Bardağı tamamen boşalttığında boş bardağı yere attı ve Jimin'e uzandı, "Onu da ver."

Jimin güldü ve elindeki bardağı Seulgi'ye uzattı. Hayatında hiç bu kadar seksi ama bir o kadar da masum bir kız görmediğine yemin edebilirdi.

Daha önce neredeydin? diye düşündü deklanşöre basarken.

"Biranın kokusu en derine işlesin istiyorum." dedi Seulgi kıkırdarken. En sonunda elindeki bardak da boşalmıştı. Üzgün bir suratla Jimin'e baktı, "Bitti."

"Hadi in." dedi Jimin elini Seulgi'ye uzatarak. Seulgi Jimin'in sıcacık ellerinden tuttu ve inmek için adım attı ama o sırada ayağı yorgana takılmıştı. Dengesini kaybedip düşmek üzereyken Jimin keskin bir refleksle Seulgi'yi belinden yakaladı.