-I don't have to. I just want to.

666 73 45
                                    

Jimin elindeki kağıda öylece bakıyordu. Arkasını çevirdi, sonra yeniden önünü çevirdi. 

Kaçamayacağını biliyordu. Aramazsa Seulgi'ye ulaşamazdı, Seulgi'ye ulaşamazsa ödevi yapamazdı, ödevi yapamazsa bu dersten kalırdı ve ödevi alttan almak zorunda kalırdı.

Alttan almak kötü bir fikir değil, diye düşündü birden. Ama sonra ortalamasının düşüklüğü yüzünden ekstra ders alamayacağını hatırladı ve sonunda sinirle arabasının tekerini tekmeledi.

"Bir sorun mu var Park?"

Jimin arkasını döndü ona sinsice sırıtan Taehyung'a baktı, "Hiçbir sorun yok, senden başka!"

Taehyung keyifli bir kahkaha attı, "Daha sorun olmaya başlamadım bile.." dedi ve olayı uzatmadan arabasına doğru yürümeye devam etti.

Jimin, Taehyung'un gidişini izledikten sonra arabasına bindi ve kemerini takıp elindeki Seulgi'nin numarasına bir kez daha baktı.

"Neden kaçıyorsam!?" diyip kendine bir küfür savurdu ve hemen numarayı tuşladı. İki çalıştan sonra telefon açılmıştı,

"Evet?"

Jimin kuruyan dudaklarını yaladı ve sonunda konuştu, "Hey Seulgi..umm..ben Jimin."

"Jimin?"

"Evet, sınıf arkadaşın, Park Jimin."

Ne kadar da ezikçe!!

"Tanıdım Jimin." dedi Seulgi soğuk bir şekilde.

Bunu söylerken gözlerini devirmiş olmalı diye düşündü Jimin, sonra da devam etti, "Şey sorun olmazsa..evinin adresini öğrenebilir miyim?"

"Sorun olur."

"N-ne?"

"Neden durduk yere adresimi istiyorsun? Hem..numaramı nereden buldun, Taehyung mu verdi?!" diye çıkıştı Seulgi birden.

"Wow..Seulgi..sakin ol. Neden Taehyung versin ki? Portre dersinin projesi için profesör ikimizi grup yapmış. Ben de numaranı hocanın asistanından aldım." diye açıkladı Jimin bir eliyle direksiyonu tutarak.

"Portre ödevi mi?"

Unutmuş olmalı..

"Evet."

"Peki neden evimin adresini istiyorsun ki? Dışarıda da konuşabiliriz." dedi Seulgi hemen. Jimin bu soruyla direksiyonu daha da sıkı kavramıştı,

"Ş-şey..çünkü şey..benim acil bir işim var. Oraya gitmeden önce şu ödev işini halletmek istiyorum."

"Anladım..belki böyle daha kolay olur.." diye mırıldandı Seulgi. Jimin, ne demek istediğini anlamasa da Seulgi'nin verdiği adresi arabanın navigasyonuna girdi ve telefonu kapatıp arabayı çalıştırdı.

10 dakika sonra Seulgi'nin verdiği adrese varmıştı. Arabasını kilitlediğine emin olduktan sonra önündeki apartmana girdi ve 3. kata koşarak çıktı.

Zile basmasının üstünden çok geçmeden kapı açılmıştı. Seulgi sapsarı ve de dağınık saçlarıyla karşısında duruyordu.

Hafifçe kenara çekildi ve içeriyi gösterdi, "Girmeyecek misin?"

Jimin gergince güldü, "Ben..şey..evet.."

Salona girdiğinde TV'nin karşısındaki koltuğa oturdu, "Ailen evde değil mi?" diye sordu. Bu soruya Seulgi gözlerini devirerek cevap verdi,

"Sence burası bir aile evine mi benziyor? Dört arkadaşımla beraber kalıyorum."

Jimin şaşırarak gözlerini açtı, "Bu evde beş kişi mi kalıyorsunuz?"

Seulgi Jimin'in yanına oturdu ve eşofmanının cebinde bir şeyler aramaya başladı, "Herkes sen ve arkadaşların gibi kusursuz bir zenginlikte doğmuyor Jimin.." dedi ve cebinde bulduğu siyah tokasını çıkarıp saçını bağlamaya başladı,

Seulgi narin bir hareketle saçlarını yukarı kaldırınca beyaz boynu da açığa çıkmıştı. Bu hareketle Jimin'in gözleri Seulgi'nin boynuna kaydı.

Acaba boynundan hiç öptüm—

"Jimin?"

Jimin birden irkildi ve onu süzen gözlere baktı, "Hı?"

"Ödev ne diye sormuştum? Ne yapmamız gerekiyor?"

"Ha! Umm..şey..Dönem sonuna kadar bir fotoğraf albümü oluşturmamız gerek. En az 30 fotoğraf olması gerek ve de sadece birbirimizi çekebiliriz."

"Tahmin etmiştim." dedi Seulgi dudaklarını bastırarak, "..peki konu ne? Belli bir konu verdi mi?"

Jimin kafasını salladı, "Hayır, sadece bir duygu seçip ona göre çekeceğiz."

Seulgi anlayarak kafasını salladı, "Peki öyleyse. O zaman senin gülümsemeni çekerim ben de." Jimin birden güldü,

"Kolaya kaçmadın mı biraz? Ben sürekli gülerim zaten."

Seulgi gözlerini devirdi, "Öyle değil ahmak. Gerçek mutluluğunu çekeceğim."

"Önceki söylediğinle ne farkı var bilmiyorum ama sen bilirsin." dedi Jimin omuz silkerek.

"Sen ne seçtin?" diye sordu Seulgi koltuğa sırtını yaslayarak.

Jimin kısa bir süre düşündü. Seulgi'yi uzun süredir tanımıyordu. Üstelik "mutluluk" ya da "gülümseme" derse ondan kopya çektiğini düşünebilirdi. O anda aklına birden Seulgi'nin yarışlardaki hali gelmişti, yanından geçen arabaların gürültülü sesine rağmen korkmaması ve alandaki dik duruşu..

"Buldum!" dedi birden Seulgi'ye dönerek, "..senin heyecanını çekeceğim."

Seulgi gözlerini şüpheyle kıstı, "Emin misin?"

Jimin sinsice gülümsedi, aklına mükemmel fikirler geliyordu.

Seulgi'ye yaklaşıp kulağına fısıldadı, "Hem de hiç olmadığım kadar."

....................................

Bu bölüm biraz ara bölüm niteliğinde oldu, o yüzden de kısa. Muhtemelen diğer bölüm daha uzun olur.

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın, yb için sınır 8 oy

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın, yb için sınır 8 oy

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
[✓] liar » seulminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin