Vücudumun her yerine ulaşan güneşin sıcağıyla gözlerimi araladım. Bulanık gözlerimle odayı süzmeye başladım, Uras hâlâ uyuyordu sanırım tüm gece yanımdaydı. Beni daha yeni tanımasına rağmen neden böyle yapıyordu, hatta tanımıyordu bile çok garip gelmişti ama ilgilinmesi hoşuma gitmişti.
Kendimi çok iyi hissediyordum kolumdaki dikişlerim gayet iyiydi sadece hafif bir sızı vardı, hasta yatağında yatmaktan çok sıkılmıştım biraz yürümeye ihtiyacım vardı.
Uras'ı rahatsız etmemek için sessizce üzerimdeki örtüyü bir kenara bıraktım günlerdir hissetmediğim ayaklarımı yere koydum sanki benim değillermiş gibi, karıncalanmış bir şekildeydi ama yinede yürüyebileceğim gerçeğini değiştirmezdi yavaşça doğrularak yürümeye başladım.
En sonunda odanın içinde rahat rahat geziyordum, biran önce şu pijamalardan kurtulmam gerekiyordu. İçinde kıyafetlerimi bulmak umuduyla dolaba doğru yöneldim, kapaklarını açtığımda içi boştu. Babamdan rica etmeliydim arkamı döndüğümde birden gözüm hâlâ uyuyan Uras'a kaydı sessiz sessiz yürüyerek yanına gittim ve oturdum hala uyuyordu biraz yüzünü yakından incelemek istedim.
Koyu kahve gözleri vardı ama siyah gibi duruyordu, saçları siyah denilebilecek kadar koyuydu , küçük ama hafif kemikli bir burnu vardı, gamzeleri ve elmacık kemikleri yüzünü çok güzel gösteriyordu bir an onu kıskanmıştım. O gün iyi ki bana yardım etmişti ben bile kendime yabancıyken o hiç tanımadığı birine yardım etmişti. Hala uyuyordu bende birazcık şımarıklık yapıp omzuna başımı koydum.
Şuan da tarif edilemez birşey olmuştu içimde kalp sesini duyuyordum resmen bir anda nasıl böyle şiddetli atar ki aslında korkmadım değil içimden kıkırdadım o sırada kulağımda işittiğim ses
"Omzum nasıl küçük hanım rahat mısın? çay kahve ne arzu edersiniz hem sen neden yatağından kalktın iyileşmedin henüz?"Omzundan kafamı kaldırarak ona döndüm yarı açık gözleriyle sırıtıyordu
" Kusura bakma ya ayağa kalktım sonra yoruldum biraz oturmak istemiştim ayrıca yatmaktan çok sıkıldım ve gayet iyiyim" diyerek ayağa kalkmaya çalıştım." Sorun degil zaten uyanıktım ama şuan geri yatağa gidip beni bekle" dedi.
Kolumdan tutarak yatağa götürdü, oturmamı sağladı kulağına yaklaşarak;" Teşekkür ederim" sonra odadan çıktı. Bugün taburcu olacaktım mutluydum unuttuğum evimi belki arkadaşlarımı , annemi görecektim. Annem gelememişti yanıma, işleri varmış abim söylemişti.
Kapıyı tıklayarak içeri giren abim ve Uras'a kaydı gözüm babam yada annem gelmemişti açıkçası biraz üzülsemde sonuçta işleri vardı. Ayağa kalkarak abime sarıldım "Ne o küçüğüm özledin mi beni?" bir dakika o bana küçüğüm mü demişti, küçüğüm ne ya
"Abi küçüğüm ne allasen ya"şaşkın gözlerle Yiğit bana dönerek sırıttı .
Abimin elindeki poşeti alıp lavaboya gittim. Sanırım kıyafete ihtiyacım olduğunu anlayıp getirmişti.Üzerimi giydikten sonra elimi yüzümü yıkadım aynada ki yansımam beni ürkütmüştü yorgunluktan göz altlarım halka şeklinde morlaşmış ve yüzüm sapsarı duruyordu. Kendime yabancılaşmıştım, ben kendimi bile tanımayıp bilmezken çevremde ki insanların benden bir anda birşeyleri hatırlamamı istemesi yoruyordu. Gözümden bir damla yaş aktı ama anlamamaları için göz yaşımı silip tekrar yüzümü yıkayıp odaya girdim.
"Amma oyalandın kızım naptın 10 saattir ağaç oldum anasını satayım"
"Geldim işte Yiğit ne konuştun yürü hadi hemen burdan kurtulmak istiyorum" diyip önden önden yürüdüm.
Yaklaşık 1 saat sonra eve gelmiştik annemle ve kız kardeşim Berrak ile konuşup herşeyi anlattık. Daha sonra onlardan müsaade isteyip odama çıkarmalarını söyledim. Üzerimde anlatamayacağım bir acı vardı hani bazen bir yere çarpınca ani bir sızı olurda geçer ya şuan o sızının aynısı vardı ama bir türlü geçmiyordu. Durun odama gelmişken size biraz odamı anlatayım, odam siyah ve mavi tonlarındaydı büyük boydan bir camı ve geniş balkonu vardı rahatlıkla denizi izleyebiliyordum.Dolabım siyah ve büyüktü, grimsi bir çalışma masam , mavi renk duvarlarım, siyah yatak örtüm ve çalışma masamın yanında da siyah bir koltuk vardı.
Yatağıma uzanarak o günü düşünmeye başladım oraya nasıl gittiğim konusunda bir fikrim yoktu ama hastanede uyumadan önce zihnimde canlanan o diyalog neydi öyle, neden bir tek onu hatırlıyordum yada hatırlayacak mıydım? Bir daha hatırlayamazsam hayatım alt üst olurdu.
Komodinin üzerinde duran telefonumun titreşmesiyle sıçradım bu telefon o gün yanımda değildi belki hatırlamama yardım edebilecek dökümanlar vardı içinde.Telefonum ard arda hiç durmaksızın çalıyordu ekranda yazan ismi okudum 'BETÜŞÜM' bu kimdi ki açıp ne diyebilirdim ona, telefonumu kapatıp komodinin üzerine geri koydum bir kaç günlüğüne en azından hatırlayana kadar böyle olması en iyisiydi.
Biraz dinlenmem gerektiğini düşünerek uykuya döşendim...
---------------
Saat 22.09Kulağımın dibinde car car konuşan abimin kalın sesiyle uyandım.
"Ya manyak mısın abi sen daha yeni uyudum ne uyandırıyorsun hayırdır ya""Ne yenisi kızım sabahtan beri fok gibi uyuyorsun hem bak sana ne dicem"
Bu çocuk hatalıydı olmamıştı çin malı gibi hemen bozulmuş bu
"Evet seni dinliyorum söyle ve beni rahat bırak"
" Yarın Uras sen ben ve Betül birşeyler yapmayı planladık ne dersin? "
Uras mı ? Betül kim Uras'ın kız arkadaşı galiba
"Tamam olur ama abi güzel plan ama şimdi biraz dinlensem olur mu " tamam diyerek yanağıma minik bir buse kondurup odadan çıktı.
Sayesinde uykum kaçmıştı. Telefonumu alarak incelemeye başladım şifre olmadığı için rahat açmıştım fotoğraflar , videolar, mesajlaşmalar bazı şeyleri hatırlamama sebep olmuştu o kadar iyi hissetmiştim ki belki de yavaş yavaş hatırlayacaktım. Banyo yapmadığım için biraz rahatsız olmuştum .Yatağımdan kalkarak dolabımdan temiz iç çamaşırları ve pijama alarak banyoya gittim sıcak duş bana iyi gelecekti.
Suyu ayarlamak için 5 dakika uğraşmanın sonunda küvete girebilmiştim soğuk su vücuduma tane tane işlerken derin düşüncelerimi bir kenara koyup banyomu yaptım.
25 dakikalık banyonun ardından güzelce kurulandım, doktorun dediği gibi makas yardımıyla dikişleri kestim zaten derin değildi daha sonra üzerimi giydim sonra saçlarımı hafif kurulayıp çıktım. Yatağıma gittiğimde içinde kırmızı bir gül ve not buldum.
(Medayda ki gül)
Notu alıp okumaya başladım;
" Bazen insan anlatamaz sadece yaşar bende senin yokluğunda tarif edilemeyecek bir haldeydim. İyiki tekrar aramızdasın, iyiki geri döndün
Seni canımdan çok seviyorum..."Gecenin bu vaktinde bunu kim bırakmıştı ve odama kim nasıl girmişti. Camları kontrol edip balkona çıktım kimse görünmüyordu. Korkmuştum. Bir ara Yiğit'i çağırmak geçmişti aklımdan ama onunda dinlemesi gerekti o yüzden yapacak birşey yoktu.
Gülü ve notu baş ucumdaki çekmeceye koyarak tekrar yattım. Biraz oyalandıktan sonra ağırlaşan göz kapaklarım hafif hafif kapandı ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVERENGİ GÖKYÜZÜ
Novela Juvenil" Kaybolup hafızasını kaybetmiş bir kız ve onun için herşeyi yapabilecek bir sürü insan, zamanla aşılacak zorluklar, mutluluktan ağlatacak duygular, birbirini çok sevecek insanlar ve daha bir sürü şey..." -----------------