||9 party, kiss, dark||

693 53 125
                                    

(Medyaya düştüm.)

"Bunu giymem," dedim Arin'e şaşkınlığımı gizleyemeden bakarken ve "asla." diye üstüne basarak ekledim. Elime tutuşturduğu kırmızı, mini sırtı derin dekolteli elbiseyi bu gece Jaemin'in  partisine giderken  giymemi istiyordu.

Cuma günü olan olaydan sonra Jaemin akşam Arin'i arayıp evinde doğum günü partisi olduğunu mutlaka gelmemizi söylediğinde başta itiraz etsemde, Arin istekliydi ve onu kırmadım.

"Anlamıyorum." dedim elbiseyi yatağın üstüne bırakıp ve kollarımı göğsümde birleştirdim. Ardından bana 'Ne?' anlamında başını sallayan Arin'e baktım.

"Hem onu tersliyor hem de doğum gününe gidiyorsun, ondan hoşlanmadığına eminiz, değil mi?" Tek kaşım kalktığında Arin gözlerini devirdi ve "Hem Jeno'dan nefret ediyorsun hem de bir şekilde bir arada oluyorsunuz. Ondan hoşlanmadığına eminsin, değil mi?" demişti konuyu bana çevirip.

"Cidden inanılmazsın, cidden."

Gözlerimi tavana dikip biraz bekledikten sonra elinden sonradan çıkardığı siyah elbiseyi alıp "Kırmzıyı sen giy." deyip banyoya girdim ve soğuk suyu bir kaç kez suratıma çaldıktan sonra suyu kapatıp lavaboya ellerimi koyup bekledim. Yüzüm ve vücudum eski haline geri dönmüştü, yüzüm eskisi kadar solgun değildi ve yanaklarıma kilo gittiğinin farkındaydım.

Düzeliyordum.

Üstümü hızlıca giyinip çıkardığım taytımı ve kapşonlumu da kirli sepetine atıp banyodan çıktım. Gözlerim odada boy aynasının önünde elbisesini düzelten Arin'e ulaştığında dudaklarımdan bir ıslık döküldü.

Kırmızı dar elbise bütün bedenini sarmış ve hatlarını ortaya çıkarmıştı. Sırt dekoltesi belinin hemen üstünde bitiyordu. "Sana yakışacağını biliyordum." dedim yanına doğru yürürken, ardından kendime baktım. Siyah askılı, diz kapaklarımın bir karış üstünde biten sade bir elbise giyinmiştim.

Benim olayım buydu, sadelik.

"Sende mükemmel görünüyorsun." abartılı ses tonuna gözlerimi devirip fön için makinanın fişini taktım ve "Abartma." dedim ona dönerek. Ardından fön makinasını açıp saçlarımı düzleştirmeye başladım.

"Ciddiyim, siyah senin için yaratılmış bir renk sanki, Jeno gibi."

Fön makinası elimde dona kalmıştım. Arin aklıma Jeno'yu sokmaktan asla vazgeçmiyordu, ama ben aklıma yeni birini almaya niyetli değildim. Cevap vermeden işime devam ettim.

Düşünme Hyeri, düşünme.

Yanıma gelip makyaj masasına oturduğunda gülüyordu. Jeno ile aramda bir şey olamazdı, hatta bu imkansızdı. İki yaralı kanat bir kuşun uçmasına yardımcı olamazdı, en azından birinin daha iyi olması gerekiyordu.

Onun beni iyileştirebileceğini hissediyordum.

Kafamı sağa sola sallayıp iç sesimi duymamazlıktan geldim ve işime devam ettim.

Bir saat içinde her ikimizde hazırlanmıştık, Arin hala son dokunuşlarını yaparken Limoya Pia siyah  süvet topuklularımı giydim ve siyah kabanımla el çantamı alıp aynada üstümü düzeltim.

walls woven into people••JenoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin