18. BÖLÜM

51K 1.7K 77
                                    

Bölümü yayınlamak için vote sınırını geçmenizi bekledim. Upuzun bir bölüm oldu :) Sınır 250 Vote

Zümrüt neşeyle ayaklandı. Uzun zamandır görmediği Dilayla karşılaşınca mutlu olmuştu. Dila ve Musa konağa girer girmez arkalarından bavullarını taşıyan Halil ve Ali de girmişti.

“Hoşgelmişsiniz! Sefalar getirmişsiniz.” Dedi Zümrüt kadına sarılırken. Dila ona sarılan kadına doğru şen bir kahkaha attı. Zenan da hemen ayaklandı.

“Hoşbulduk Zümrüt. Ay bu kız bi durmadı arabada! Burnumuzdan getirdi inanır mısın?” dedi Zeynebe bakarak. Zümrüt Dilayı hemen onayladı.

“Ah bilmezmiyim kardeş, bende de ondan bir tane mevcut!” dedi Dicleyi göstererek. Zenan da aralarına katılınca ortam tam olmuştu.

Musa uzaktan bile olsa Davut ağaya bir selam vermişti. Ne de olsa aralarında ki dava artık mevcut değildi. Dila Musayı çok sevmiştı, babası izin vermeyince de onunla Antepe kaçmıştı. İlk zamanlar töre onları bulacak ve ölecekler diye Dila uyku uyamamıştı. Lakin küçük abisi Yusuf işe el atmış ve onları bu beladan kurtarmıştı. Davut gene de pek sevmezdi Musayı. Hoş Musa da onu çok seviyor değildi ya. Yusuf Musaya buyur etti.

“Buyrun, yoldan gelmişsiniz. Yemek yiyorduk biz de.”

“Hacer, Emine hemen bir tabak koyun” dedi Zenan hızlıca.

“Hemen hanımım.” Dedi Hacer gülerek. Azat ona kötü bakışlar atan ve ayağa kalkarsan kötü olur diye tehdit eden sevgilisine yalnızca gülümsüyordu. Gül’ün bu kadar kıskanç olabileceğini hiç düşünmemişti. Zeynep ve Fatoş masaya oturur oturmaz Gül’ü fark ettiler. Zeynep hemen gelin hanımla tanışmak istese de yapamadı. Onunla daha sonra uzun uzun sohbetle tanışmanın daha iyi olacağını düşündü.

...

“Dicle yollar öylesine uzun geldi ki az daha baygınlık geçirecektim! Zaten Fırat abim gelmedi bizimle, neymiş efendim dükkan ona emanetmiş. Yalan, sanki biz bilmiyoruz derdini..” dedi hızlıca. Dicle ona çok benzeyen kuzenine gülümsedi.

“Ya sen onu bunu bırakta sana neler anlatacağım neler!” dedi hızlıca. Zeynep oturduğu yerden doğruldu. Dicle’nin pembe yanaklarına bakarken gözleri Dicle’nin ışıl ışıl parlayan gözlerine kaydı.

“Kız ne oldu anlat! Çatlatma beni”

Dicle derin bir nefes alıp verdi, dünyanın en güzel şeyini sanki iltiraf edermiş gibi soludu.

“Ben aşık oldum” dedi bir çırpı da. Zeynep elini sol yanına yerleştirdi ve sanki kalp krizi geçiriyormuş gibi nefessiz kaldı.

“Ne!” dedi birden bire. Dicle kızı susturmak amaçlı ayaklandı.

“Kızım nasıl aşık olursun! Kime, ne zaman, nerede! Aman allahım, bunu yengemler biliyor mu? Ay benim ki de soru bilseler seni boş bırakırlar mı kesin döverdi yengem seni! Azat abim ne dedi buna, hoş bir şey demez ki öldürür çocukla seni-“

“Zeyno allah için sus! Bütün konak duydu sayen de, sen de ki bu çene beni bile susturuyor bazen.” Dicle sıkıntıyla ofladı. Zeynep kıza doğru çemkirdi.

“Dicle beni hiç susturma! Benimle dalga geçermiş gibi nasıl aşık oldum diyebiliyorsun? Kızım aşık oldum da ne demek! Bakkaldan yarım kilo pirinçle iki ekmek mi alıyorsun sanki!”

“Tamam sakin ol, ben sana her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatacağım. Ama ne olur sus!”

Zeynep hemen ağzın da sanki bir fermuar varmış gibi çekip sustu. Dilce Gül’ün gelmesini bekliyordu aslın da ama kızın geleceği yoktu.

YABAN GÜLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin