4. BÖLÜM

67K 1.9K 82
                                    

4. BÖLÜM

''Ben seni hangi sokakta kaybettim, hangi karanlıkta. Seni kaybederken hiç düşünmedim mi halimi? Nasıl bu kadar aptal olabildim? ''

 -Mehmet

Mehmet elinde ki kuru sıkıyı çantasına koyarken hızlı bir şekilde diğer eşyalarını da yerleştirdi. İstanbul onun için hiç de iyi olmamıştı, ama bir kere ağadan emri almıştı, dahası yoktu artık. Bavulu yerleştirdikten sonra Gül'ü aramak için eli telefona kadar uzandı, lakin hemen vazgeçti. Ne diyecekti ona! Ben bir sahtekarım mı? Yoksa bir yalancı olduğunu mu!!
Hayır diyerek söylendi, hayır Gül bunu hiçbir zaman öğrenmeyecek! Öğrenirse onu kaybederdi, onu kaybetmeyi asla göze alamazdı! Lakin bir gerçekte ortadaydı, Azat her şeyi biliyordu. O bir ağaydı sonuçta bilmemesi gibi seçenekte yoktu. Mehmet dertli dertli düşünürken evin kapısı çalınmıştı. Saatin epey bir geç olduğunu fark edince uzanıp silahı aldı, bu saatte pekte hayırlı şeyler kapısına dayanmazdı. Seri bir şekilde yaklaştı kapıya.

''Kim o!'' dedi soğuk sesiyle.

''Benim! Azat'' dedi genç adam. Mehmet bunu hiç beklemiyormuş gibi afallamıştı. Silahını hemen beline yerleştirdi. Kapıyı açar açmaz karşınında dikilen adama baktı. Azat buz gibi mavi gözleriyle ona bakarken kanı donmuştu.

''Hayırdır ağam, bu saatte?'' dedi sakince.

''Hayır olduğu söylenemez!'' dedi kısaca genç adam, Mehmet adama yol gösterip içeriye buyur etti. Azat bir koltuğa oturmadan önce adama dönüp kısaca baktı.

''Önce belinde ki silahı çıkar, sonra konuşacaklarım var seninle''

Mehmet şaşkınca adama bakarken, onun ne kadar akıllı olduğunu unutmuştu. Belinden silahı çıkarıp kenara koydu. Azat'a hayran gibi baktı.

''Nereden biliyordun?'' dedi sakince. Azat alayla gülümsedi.

''Bir düşünür, düşmanı iyi tanı demiş. Bende seni iyi tanıyorum da ondan''

Mehmet hiç tepki vermeden adamın karşısına oturdu, gerginliği artmış gibi bir hali vardı. Yüz kasları gerim gerim gerilirken o nasıl sakin olabilirdi!
''Seni dinliyorum!''

''Gül'e her şeyi anlatacaksın Mehmet! Her şeyi!!''

Mehmet nefessiz kalmış gibi kızarırken adama öldürecekmiş gibi baktı.

''Her şey mi! Neymiş onlar?''

Azat sakince konuşmaya devam ederken Mehmet yerinde duramaz hala gelmişti artık.

''Ona, adam öldürmeye teşebbüsten 4 yıl hapiste yattığını, silah taşıdığını ve diğer vukuatlarını anlatacaksın! İstanbul'a neden gittiğini de!!''

''Neden!'' dedi Mehmet sinirli bir şekilde.

''Çünkü seni tanımıyor! Senin gerçek yüzünü benden değil senden dinlemeli. Onu böylece bıkarıp gidersen İstanbul'a onun yaraları merhemsiz kalacak! Ama sen anlatırsan ona, önce ağlar sonra sakinleşir. Beni anladın mı!''

Mehmet öfkesine hakim bile olamadan ayağa kalkıp delicesine bağırdı.

''Çok küçüktüm Allahın belası! Duydun mu beni, sadece 18 yaşındaydım ve bir aptallık yaptım. Bunun yüzünden ondan vazgeçemem!!''

Azat artık sakin olamadığını belli eden şekilde kaşlarını çattı.

''Ama şuan da yaşın kemale erdi! Gel gelelim ki hala aynısın!! Onun senin gibi bir belalıdan daha fazlasını hak ettiğini görmeyecek kadar aptal mısın!''

YABAN GÜLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin