τελευταίο μέρος

1.3K 141 55
                                    

aylar geçti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

aylar geçti. aylardan fazlası. aynı ağaç defalarca yaprak döktü, taehyung defalarca ağladı.

"onu ziyarete gidecek misin?" yıllar sonra bile kalbini çarptıran bir sorduydu bu. en güzel gülümsemesini takındı taehyung ve jimin'i yanıtladı. "elbette."

yolda düşünüyordu. 

çok şey olmuştu. çok fazla şey. dayanamayacağını hissettiği andan güç bulmuştu. yaşamak için sebepler her zaman olurdu. attığı çığlıklara, çektiği acılara rağmen en çok da kendisine kanıtlayabilmişti ne kadar güçlü bir adam olduğunu. 

o'nun ne kadar güçlü bir adam olduğunu.

şimdi yorgunluk şarabından zaferlerini yudumluyorlardı.

"sevgilim, ben geldim." 

hayır; taehyung bir mezara konuşmuyordu, aylarca acısını çektiği yoğun bakım köşelerine de değil.

elleri sevgilisinin omzunu sararken yanına eğilip şakağına bir öpücük bıraktı. seokjin dosyaları bir araya yerleştirerek sandalyesinde taehyung'a döndü. gülümseyerek küçüğün saçlarına dokundu.

"hoş geldin, hep." 

seokjin çok daha zor zamanlardan geçmişti; tedavisi zor bir hastalıkla başa çıkmak ömründen ömür götürüyormuş gibi hissetmişti. 

ağlayamayacak kadar sönmüş, aldığı nefesi anlayamayacak kadar hissizleşmişti.

küçük olan tam da böyle zamanlarda ona ışık tutmuştu. ışığı olmuştu. seokjin birçok kez bu dönemde o yanında olmasaydı ne hissedeceğini düşündü. belirsizdi. onun baş edemeyeceği şey hastalık değildi, sevgilisini kendinden ayrı bir dünyaya bırakma fikri onu iliklerine kadar korkutmuştu.

taehyung sevimli ve biraz da nazlı bir sesle "acıktım ben," dedi. "seni götürmeye geldim. çok çalışıyorsun." 

seokjin işaret parmağını sevgilisinin kaşlarının arasına yerleştirirken kıkırdıyordu. "benim bebeğim ilgi mi istiyor?" dedi harfleri uzatırken. tanıştıkları zamanı hatırladı diğeri. seokjin her zaman güven verici bir sese ve tınıya sahipti, taehyung'u ona bağlayan da bu olmuştu zaten. "tamam, son dosyayı da gözden geçirdiğimde seni bu şehrin en güzel restoranına götüreceğim, biraz bekler misin?"

"ama ben en güzel restorana gitmek istemiyorum ki," taehyung dudaklarını büzüyordu. "ben seninle olmak istiyorum."

büyük olanın kalbi eriyordu. ona olan hisleri nasıl mümkün olduğunu anlamadığı bir biçimde artıyor, içine sığamıyordu artık. zamanının geldiğini düşündüğü şeyler vardı ve harekete geçmek için daha fazla beklemek istemiyordu. taehyung'a küçük bir kelebek öpücüğü sunduktan sonra gülümsedi. "sana bir hediyem var."

küçüğü merakla beklerken seokjin ayağa kalktı. cebindeki kadife kutuyu çaktırmadan çıkarırken diğerini şaşırtarak tek dizi üzerinde çöktü ve kapağı açtı.

"senin- yani... bizim için bir şey aldım." 

ruhlarından taşan sevgilerini taçlandırmanın daha güzel bir yolunu bilmiyordu ikisi de. bu klişe bir sahneydi, özgün olan tek dekor sade alyansların içine işlenmiş kar tanesi ve yıldız figürüydü. iç içe geçmişlerdi. biri olmadan, diğerinin devam edebilmesi mümkün değildi. seokjin bunu yaptırırken tanıdık bir hisle dolmuştu ve aynı hissi taehyung bu deseni fark ettiğinde hissetmişti. 

taehyung bıkkınlıkla masadan telefonunu aldı ve dakikalardır işi bitmeyen seokjin'e mesaj attı. aslında tam karşısında oturuyordu ama ona böyle yazmak eğlenceli geliyordu.

klimt: senin işin hiç bitmez mi?

seokjin mesaja gülerken diğerine bakmadan cevap yazdı. aslında işi az önce bitmişti fakat onunla çocuklaşmayı seviyordu.

jinseok: sevgilimin içinde olacağı huzurlu yuva için yatırım yapıyorum, nankör adam.

taehyung kaşlarını çatsa da gülümsüyordu.

klimt: nankör? grip halimle sevgilime geliyorum, gördüğümüz muameleye bak.

jinseok: nişanlıma*

klimt: ne?

jinseok: yüzüğü diyorum, takarken hiç sevgilim demiyordun

ikisi de birbirine bakarak gülümsedi.

acı onları dağıtmak yerine kopmayan halatlarla bağlamıştı. 

klimt: o zaman rica ediyorum nişanlımla yemeğe gidebilir miyiz artık? açlıktan ağlayacağım birazdan

jinseok: istediğin olsun sevgilim.

klimt: nişanlım*

jinseok: yani eşim de diyebilirim, sorun değil

bir kez daha ayağa kalkarken gülüyorlardı. seokjin taehyung'un beline elini yerleştirirken taehyung iki eliyle de büyüğünün omzuna sarılmıştı. heyecanla ona gününün nasıl geçtiğini anlatıyordu.

seokjin yaşadığını hissetti. hastane odasında ölümün ona cazip gelmediği ve yaşama isteğiyle gözlerini açtığı için her gün mutlu oluyordu.

mucizeydi belki, ya da değildi.

önemsizdi.

birlikte yaşayacaklardı. hayatlarının son karesini resmetmeye çalışırsanız onları el ele tutuşarak, anılarını ve benliklerini bile unutmalarına rağmen birbirlerini unutmadan öldüklerini görebilirdiniz. 

evlerinin önündeki ağaç çiçek açıyordu. 

son.

son

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
congratulations |taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin