sarılarak dans ediyorlardı.
taehyung, aylardır sakladığı en güzel gülüşlerini yıl sonunda salıyordu. sevgilisine sarılıyor olmanın getirdiği güven ayaklarını yerden kesiyordu nefesini de.
zor zamanlar geçirdiklerine inanıyordu. aşk sarhoşuydu ya da hiç olmadığı kadar ayıktı.
gözden kaçırdıkları vardı. her mutluluğun bedeli olduğunu hatırlayamıyordu. göğüs kafesine sıkıştırdığı umutlar çiçek açıyordu.
solacaktı.
etrafta pahalı şaraplar, kaliteli ses sistemleri ve kat kat pastalar yoktu. birlikte anılarını ve ruhlarını paylaştıkları bu yerde, sadece köşe lambasının loş ışığı ve seokjin'in telefonundan yükselen taehyung tarzında klasik bir parça vardı. pahalı olmasa da dibini görmüş öylesine bir şarap şişesi tahta zeminde uzanıyordu.
*chopin-waltz no.19 op. posth. in a minor*
küçük olan geri çekilerek alnını sevgilisininkine dayadı. gülümserken fısıldadı. "sen bu tarz parçalardan nefret edersin."
"yanılıyorsun," dedi seokjin diğerinin belini daha da sıkıştırırken. "sana dair her şeye aşığım."
"ne zamandan beri?" dedi taehyung, mutluydu. mutlulardı ve o an için bu mutluluğun sonsuza dek sürmesini istedi.
yanılıyordu.
arka bahçedeki ağaçlardan biri yaprağını düşürdü.
"sana aşık olduğumdan beri."
utanarak bir kez daha boynuna sığındı. seokjin ona sığınanın boynunu öpüyordu. taehyung kulağına uzun zamandır duymadığı sözcüklerin iliştirildiğini duydu.
tüy kadar hafif bir sesle söylenmişti bu. "bütün renklerine aşığım."
gözlerini kapatıp akan ana kaptırdılar kendilerini. bir süre daha döngüdeki parçayla uyumlu sallandıktan sonra seokjin sevgilisini nazikçe bileğinden tuttu ve kendisiyle birlikte yakınlarındaki koltuğa çekti.
titrek bir nefes aldılar.
ağaç bir yaprağını daha düşürdü.
"seokjin-" taehyung kelimelerini büyük olanın boynuna bıraktığı izlerle unutuyordu. düşüncelerini toplamaya çalıştı.
bir şeyler yanlıştı.
"beni dinl-" bu kez dili uyuştu. düşüncelerini toplamaya çalışıyor fakat odaklanamıyordu. kalbi hızla atıyordu. kendine gelerek koltuğun yan tarafına indi.
seokjin'in yüzü düşmüştü. "bu da ne şimdi?"
iki elini başının arasına aldı. "bilmiyorum. gerçekten bilmiyorum. özür dilerim- bir şeyler yanlış."
kalbinin korkuyla attığını hissetti büyük olan.
"nasıl yani?"
taehyung kafasını kaldırarak çok sevdiği gözlere döndü. "bana anlatmadığın ne var?"
ağaç bir yaprağını daha toprağa kurban etti.
aynı anda seokjin, zamanının daraldığını hissederek derin bir nefes aldı.
anlatmak için uzun bir hikayesi vardı. basitleştirmesi gerekiyordu. saniyeler damarlarında işleyerek akıyordu. kısa bir başlangıç yapmak istedi seokjin.
"ben... hastayım taehyung."
o gece arka bahçelerindeki ağaç çok kurban verdi toprağa.
taehyung'un çığlıklarını herkes duydu.
taehyung'un çığlıklarını kimse durduramadı.
o gece, taehyung'un çığlıklarını kimse duymadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
congratulations |taejin
Fanfictionkim taehyung, kendisinden ayrılan sevgilisi kim seokjin'e mesajlar bırakmaya başlar.