finneas/let's fall in love for the night
klimt: bu gece beni sever misin?
jinseok: sanki başka zamanlarda yapmıyormuşum gibi
klimt: seviyor musun?
jinseok: bunu bildiğini sanıyordum
klimt: biliyorum
klimt: sadece
jinseok: bir şeyler güvenini kırmış ve kötü hissediyorsun
klimt: lütfen nedenini sorma, bütün gün moralim bozuktu
klimt: saçma sapan şeyler
jinseok: sorun değil
jinseok: buradayım
klimt: bunu duymaya ihtiyacım var
jinseok: bunu sana her sabah söyleyebilir ve seni bununla uyutabilirim
klimt: ama burada değilsin
jinseok: düşün, yanındayken daha ne mucizeler biriktirebileceğimizi
klimt: seokjin
klimt: anla işte
klimt: neyi istediğimi anlar mısın
jinseok: benim küçüğüm ilgi ve sıcak kollar istiyor
jinseok: orada olacağım birkaç dakikaya, beni bekle
klimt: gel
bakışıyorlardı.
seokjin geldiğinden beri yine kapının önündeki mermere oturmuş birbirlerine bakıyorlardı. arka planda duyulan tek şey dakikada en az iki kez yükselen iç çekişler ve yapraklara öncülük eden rüzgarın müziğiydi.
fırtına öncesi sessizlik anın her yanına yayılmıştı. taehyung bu ortamı resmedecek olsa birkaç dakika sonra acımasızca öldürülecek küçük bir çocuğun sevimli kahkahası hakkında düşünürdü.
ilk konuşan taehyung oldu. "neden geldin?"
seokjin kafasını yıldızlara kaldırıp omuzlarını kaldırdı. "gelmemi istedin."
"ama sana gel demedim," dedi eliyle saçlarının önünü düzeltirken. karşısındaki adamı yarın göremeyecekmiş gibi seyretmek istiyordu. öte yandan büyük olan kısacık bir gülüş sundu.
"sende bana ait bir kalp var ve bizim için çarptığı sürece seni anlayabilirim."
ikisinin de kalbi aynı anda tekledi.
özlemin ve gururun karmaşası taehyung'u delirtiyordu. onun kadar güzel olmasının kimin suçu olduğunu gecelerce düşünmüştü. güzel gören gözleri miydi yoksa o muydu?
ağlayacak gibi hissederek dolan gözlerini bastırarak sildi. seokjin'in bileğini tuttu. elektrik çarpmış gibi hissetse de bırakmadı. yine de bir süre önce dudaklarını taçlandırdığı bu bileği şimdi tutarken elleri titriyordu.
seokjin tepkisizdi.
yol kenarına atılan ceset gibi.yaşadığını hissetmenin tek yolunun önce küçük olanı hissetmesinden geçtiğini biliyordu.
"taehyung," dedi bileğine dolanan elin üzerine parmaklarını dolarken. küçüğü yanına çekerek bir kez daha gözlerinin içine baktı. "benimle kal."
büyüğün içinde korku vardı. bir daha asla görememekten korkuyordu. içindeki artan ateşin sebebi günün ışığını görememe korkusu değildi. günışığını görememekten korkuyordu.
anlaşılması için devam etti seokjin.
"bu gece benimle kal. seni sevmeme izin ver. istediğin resmi yap, istediğin gülün dikenini bana batır. sesimi çıkarmayacağım. seninle olmama izin ver. hissedebileyim, yeniden yaşıyor gibi hissedebileyim. yalvarırım, sabaha hepsini unutabilirsin. bu gece benimle kal-"
rüzgarın dindiğini, ağaçların yapraklarını susturduğunu anlamadılar.
o gece seokjin'in sözlerini bölen taehyung'un kelimeleri değildi.
her şey doğru ve ben yanlışmışım gibi hissediyorum, sıkıcı.
uyumayan varsa güzel geceler
yeni görenlere günaydın
i.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
congratulations |taejin
Fanfictionkim taehyung, kendisinden ayrılan sevgilisi kim seokjin'e mesajlar bırakmaya başlar.