Çarşamba 16:40
(Arkadaşlar Efe'nin Seren'le konuşmasının üzerinden bir hafta geçti. Tarihleri ona göre şey yapıverin. Iyi okumalar hepinize yorumlarınızı eksik etmeyin 💋)
Küçük kafede oturmuş, gerginlikle bacağımı sallarken kapıyı dört gözle izliyordum. Sözleştiğimiz saatten 10 dakika geçmişti. Başka zaman olsa kalkıp gitmiştim ancak şu anda bu konuşmayı yapmaya çok ihtiyacım vardı. Onunla konuşmaya ihtiyacım vardı.
Kapı tekrar açıldığında içeri girdi ve gözleri etrafı taradı. Beni gördüğünde küçük bir tebessümle masaya doğru gelmeye başladı.
"Selam. " Sandalyeyi çekip karşıma oturduğunda mırıldandı.
"Selam. Nasılsın?" Parmaklarımla oynarken gergince sordum.
"Ben iyiyim. Sen nasılsın bakalım?"
"Ben de iyiyim."
Bacağımı gergince sallarken bunu söylemem inandırıcı olmadığı için tek kaşını kaldırarak yüzüme bakmaya başladı.
"Ahh kimi kandırıyorum ki. Kaç gündür bok gibiyim."
"Demek kabullendin."
"Hoşgeldiniz, ne istersiniz?" Araya giren garson sesiyle tuhaf ortam dağıldı.
"Ben bir Türk kahvesi alayım şekersiz." dedi.
"Bende aynısından."
Uzaklaşan garsonun ardından sandalyesinde geriye yaslandı.
"Bana yardım etmen lazım." Gözlerinin içine bakıp,neredeyse yalvararak söyledim. Ondan bile yardım isteyecek duruma düşmek beni daha da gergin yapıyordu.
"Hangi konuda sana yardım edeyim?"
"Son konuştuğumuzda söylediğin şeyler ile ilgili." gözlerimi kaçırarak mırıldandım.
Hafifçe kıkırdadı.
"Açıkçası olayı bu kadar erken anlamanı beklemiyordum. Hatta hiç anlamayacağını düşünmüştüm."
"Herhangi bir şeyi anladığım yok. Sadece son zamanlarda aklımı sürekli saçma şeyler kurcalıyor ve buna bir çözüm bulmak istiyorum."
"Ne gibi saçma şeyler? Benden yardım istiyorsan bunları da anlatman lazım Efe."
"Bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Seni buraya neden çağırdım onu bile bilmiyorum.Yani anlayamıyorum.Böyle olması imkansız ama senin söylediklerin, Seren'in söyledikleri, Kaan'la o kızı yan yana görünce hissettiklerim. Kafayı yicem abi. " beni ilgiyle dinlediğini fark edince yutkundum. Ona güvenmeli miydim bilmiyordum ama şu anda ondan başkasına bunları anlatamazdım. O yüzden devam etmeye karar verdim.
"İşte böyle böyle taşlar yerine oturuyor. Hala böyle bir şey olacağına inanmıyorum. Yani ben nasıl olur da en yakınıma bu şekilde hisler beslemiş olabilirim. Imkansız geliyor bu bana Umut. Ama bir o kadar da doğru geliyor. Sanki yıllarca içime atmanın acısını çıkarır gibi kabul etsem bir rahatlama gelecek. Ama bende onu kabul edecek yürek yok. Kaan'ı kaybedecek cesaret de yok." Gözlerimi diktiğim masadan çektim ve Umut'un gözlerine baktım.
"Beni anlıyor musun? Lütfen anladığını söyle ve bana yardım et Umut. Yoksa bu hislerle kendimi yiyip bitireceğim en sonunda."
"Ben seni çok önceden anladım Efe. Konuşmaya başladığımız ilk zamandan. Sen fark edemiyordun belki ama konuşmamız dönüp dolaşıp Kaan'a geliyordu. Seninle ne zaman buluşmak istesem Kaan'la bir şeyler yapıyor oluyordun. Okulda seni izliyordum. Sen de benim seni izlediğim gibi Kaan'ı izliyordun. Aslında ben her şeyin farkındasın sanıyordum ilk başlarda. Onu unutmayı istediğini düşünüyordum. Ama son konuşmamızda baktım ki hislerinin farkında değilsin. Şaka gibi geldi ilk başta. Dedim ki insan birine aşık olduğunu nasıl anlamaz? Ama kendini o kadar engellemişsin ki yıllarca, kendi yalanına kendin inanmışsın Efe. Ben sana bu durumda nasıl yardım edebilirim ki? "
"Nasıl kendimi kandırabilirim ki? Abi insan aşık olduğu insanı anlamaz mı? Kaan'a aşık olsam anlamam mı ben ya?"
"Aşkın nasıl bir şey olduğunu biliyor musun Efe? Daha önce hiç aşık oldum dediğin biri oldu mu?"
"Hayır olmadı."
"Şimdi düşün Kaan'ın başına bir şey gelse ilk sen koşup yardım etmez misin?"
"Ederim."
"Edersin çünkü kendi deyiminle onun kardeşisin değil mi?"
"Evet öyleyim. "
"Abinin birisine aşık olduğunu öğrensen ne yaparsın?"
"Hiçbir şey yapmam. Sevinirim herhalde onun adına."
"Peki Kaan gözlerinin önünde birine aşık olsa ne yaparsın?"
Kalbim de, beynim de Umut'un söyledikleriyle sarsıldı. Kaan birisine aşık olsaydı ne yapardım? Dilek denen kızla konuşmasına bile tahammül edemezken birine aşık olsa ne yapardım? Ileri de birisiyle evlenmek istese ne yapardım?
Cevabı yoktu. Ne yapardım tahmin edemiyorum. Ama kalbimin bunları düşününce bile bu kadar acımasına bakılırsa dayanamazdım. Kalp acır mı amına koyayım?
Böyle miydi gerçekten? Yıllarca kendimi bir yalana mı inandırmıştım? Etrafımdaki herkes aslında bunu anlamış mıydı? Seren ile Umut aynı şeyleri söyleyip duruyorlardı. Peki Kaan. Kaan da farkında mıydı bunların?
"Kaan?"
"Ne?"
"Sen anladıysan Kaan da anlamış mıdır bunları?"
"Sanmam. Kusura bakmayın ama ikiniz de birbirinizden salaksınız bana göre. "
Içimde bir rahatlama oluştu. Böyle bir şeyi anlasaydı yüzüne bile bakamazdım.
"Tamam. Şey o zaman ben kalkayım artık. "
"Birlikte kalkalım." deyip benimle birlikte ayağa kalktı.
Hesabı ödedikten sonra kafeden çıktık. Karşısında durup elimi uzattım.
"Teşekkür ederim. Bugün geldiğin için."
Elimi tutup sıktı.
"Bir şeyleri anlamanda yardımcı olabildiysem ne mutlu bana."
"Oldun. Tekrardan sağol Umut. Gelmek istemeseydin seni anlardım. "
Hafifçe gülümsedi.
"Sana aşık değilim Efe. Sadece hoşlandım,belki aramızda bir şeyler olur sandım. Ama olmadı ve bitti. Arkadaş olsak bile güzel olurdu. Sen iyi bir çocuksun çünkü bunun farkındayım. Bir daha yardıma ihtiyacın olursa, ya da dertleşmeye ya da herhangi bir şeye hiç çekinmeden aramanı istiyorum yine. Elimden geleni yapmaya çalışırım unutma. "
"Unutmam." bende ona gülümserken söyledim.
"Ben bu taraftan gideceğim."diye sağ tarafı gösterdi eliyle.
"Ben de tam tersi."dedim parmağımla solu işaret ederken.
"O halde görüşürüz."
"Görüşürüz." dedim arkasını dönerken.
"Umut." birkaç adım atmışken arkasından seslendim. Yüzünü bana dönünce tekrardan gülümsedim ona.
"Eminim bizden hala iyi arkadaşlar olur ne dersin?"
Kahkaha atmaya başladı tok sesiyle.
"Neden olmasın derim." tekrar arkasını dönmeden önce bağırdı.
Ben de arkamı döndüm ve eve doğru yol aldım. Düşünüp çözüm bulmaya çalışacağım durumlar vardı. Belki her şey güzel olurdu bunun sonunda.
"Neden olmasın." diye mırıldandım kendi kendime.
Neden olmasın ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEVŞEK [bxb] texting
Short Story"Ben sana nasıl kıyabilirim oğlum?" dedi tuttuğu yakalarımı silkeleyerek. Sonra beni kendine çekti ve her zaman öptüğü yerden, sol gözümün altından öptü. "Kardeşimsin lan sen benim."