19

13K 787 309
                                    

Perşembe 11:15

"Al bakalım yavrum çayını."

Önüme uzatılan bardağa parmaklarımı sarıp bir yudum almak için ağzıma götürdüm. Bankta sağ yanıma yerleşen çocuğa döndüm.

"Sağolasın."

Bakışlarını üzerime dikip o da kahvesinden bir yudum aldı. Sırıtarak tek gözünü kırptıktan sonra bakışlarını okul bahçesine çevirdi. Onu taklit edip ben de bakışlarımı bahçeye çevirdim. Bakışlarım dalgınlıkla insanların üzerinde gezinirken Umut'la göz göze geldim. Küçük bir baş selamıyla tebessüm edince ben de selam verdim.

"Ne o?" dedi bu sırada deminden beridir sesi çıkmayan Kaan.

"Umut'la tekrar mı konuşmaya başladınız?"

Çayımdan bir yudum daha aldım. Içmek için uygun sıcaklığa ulaşmıştı.

"Evet, geçenlerde konuşmaya başladık."

"Ondan hoşlanmadığını sanıyordum." dedi bu sefer bakışlarını benim yüzümde gezdirirken.

"Ilişki konusunda kesinlikle ondan hoşlanmamıştım ama arkadaş olarak çok kafa dengi bir çocukmuş. "

"Yaa demek öyleymiş. " dedi bu sefer de tek kaşını kaldırıp sorgulayıcı bakışlarını takınarak.

"Hı-hımm öyleymiş. "

Bakışlarını tekrar yüzümden çekip Umut'a diktiğinde aklıma gelen düşünceyi yapıp yapmamak arasında kaldım.

"Umut geçen gün beni aradı."

Ve yaptım.

"Hımm neden?"

"Işte bu aramız bozulduktan sonra aradı, dedi ki konuşabilir miyiz? Sonra bir kafede buluştuk konuştuk."

Bakışları bu sefer şaşkınlıkla döndü bana. Benim yaptığım şeyleri Umut yapmış gibi anlatmam çok mu ayıp olurdu acaba?

"Öyle mi? Neler konuştunuz?"

"Aslında sana söylesem mi söylemesem mi ikilemde kalıyorum ama senin de düşüncelerini merak ediyorum."

"Vay canına birbirimize bir şeyleri söylemek için ikinci kez düşünmeye mi başladık?" dedi kırılmış gibi dudaklarını büzerek.

"Umut en yakın arkadaşına aşık olmuş." dedim aniden yüzündeki hiçbir mimiği kaçırmamak için gözlerimi kırpmazken.

"Neee?" dedi sanki dünyadaki en saçma şeyi söylemişim gibi.

"Duydun işte onu anlatmak için çağırmış beni. Dertleşmek istedi herhalde."

"Şaka falan mı bu? Umut'un bu kadar aptal olabileceği aklıma gelmemişti."dedi umursamazca.

Yutkundum.

"Aptallık mı sence bu?"

"Sence normal mi?" dedi kahvesinden bir yudum almadan önce.

"Böyle saçma bir şey anca Umut gerzeğinden beklenirdi." diye devam etti benden ses çıkmayınca.

"Böyle mi düşünüyorsun gerçekten?" dedim zar zor bulduğum sesimle. Kalbime ağırlık çökmüştü. Oturup ağlamak istiyordum sadece.

"Sadece Umut'un bu kadar aptal olabileceğini düşünüyorum, evet." dedi bu sefer de.

Tam daha fazla dayanamayıp ayağa kalkacağım sırada söylediği şeyle oturduğum yerde kaldım.

"Yani kim eşcinsel olduğunu söyledikten sonra bir kıza aşık olur ki?"

"Kıza mı?" diye sordum bu sefer de ben şaşkınlıkla.

Kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra bitmiş olmalı ki karton bardağı ezip bankın yanındaki çöp kutusuna attı.

"Bu salağın en yakın arkadaşı Ceren değil mi?" diye sordu tekrar bana dönünce.

"Hayır hayır." dedim hızla.

"Mahalleden bir çocukmuş. Okuldan değil."

"Hadi ya." deyip güldü kısa bir süre.

"Boşu boşuna saydırdım çocuğa aptal diye desene." dedi gülüşlerinin arasından.

Ağzım açık tam bir şapşal gibi Kaan'a bakıyordum şu an.

"Yani sen Ceren sandığın için mi öyle söyledin?"

Kafasını salladı.

"Ne bileyim oğlum ben. Bu Ceren, Umut'un en yakın arkadaşı benim diyip duruyordu konuştuğumuz dönemde. "

Derince bir nefes aldım.

"Peki o konuda ne düşünüyorsun?" dedim asıl cevabını duymak için.

"Hangi konuda?"

Yüzüme baktı.

"Hee arkadaşı konusunda mı? Umarım arkadaşı da ondan hoşlanıyordur da karşılıksız değildir." dedi omzunu silkerek.

"Arkadaşının kötü tepki vermesinden korkuyor. " dedim konuyu uzatmak için.

"Verebilir, bunu göze alması lazım. "

"Peki sen olsan ne yapardın?"

Önüne dönüp düşündü bir süre. Sonra kafasını kaldırdı ve gülümsedi.

"Oğlum ben aşık olacağımız kişiyi seçemeyeceğimizi annemle babamdan öğrendim. Ne yapabilirim ki? "

Engel olamadığım bir gülümseme oturdu dudaklarıma. Kaan'ın güzel kalbi her seferinde beni bozguna uğratıyordu. Her seferinde ona neden aşık olduğumu hatırlatıyordu. Annesiyle babasının gerçekten tuhaf bir hikayesi vardı. Türk filmi gibi düşman ailelerin çocuklarıymışlar ve birbirlerinden nefret ederek büyümüşler. Ama sonrasında kalplerine yenik düşmüşler. Kaan'ın dedeleri iki yıl önce falan anca barışmışlardı birbirleriyle.

Hala gülümseyip aptal aptal bakınırken etrafa ders zilinin melodisi doldurdu etrafı.

Kaan hareketlenip kalktığında bende kalktım onunla.

Kolunu omzuma atıp kendine doğru çekti beni. Sınıfa doğru yürürken hala gülümsüyordum.

"Ee cumartesi gecesi defile var ha. Abin heyecanlı mı?" diye sordu gözlerimi ondan alamazken.

"Evet çok ,çok heyecanlı." dedim şu anki hislerimi dile getirirken.

Kahkaha atmaya başladı birden. Ben onu izlemekten kendimi alamazken o da bir şeyler anlatmaya başladı.

Onun güzelliğinden başka hiçbir şeye odaklanamadığımı bilmeden devam etti.






GEVŞEK [bxb] textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin