Aradan 3 hafta geçmişti. Gerekli dilleri öğrenmiş, bazı dövüş sanatlarını öğrenmiş, Ateş'in de dediği gibi hayata hazırlanmıştım. Ateş'in bana davranışları hep stabildi. Kıskançlığı ve mesafeli davranışları hiç şaşmıyordu. Ta ki bugüne kadar. Bugünün benim için ne kadar acı dolu olduğunu kimse bilmeyecekti, hiç kimse.
3 gündür seyahatte olan Ateş'in yokluğu fazlasıyla belli oluyordu. Ev çok sessizdi ve ben kendimi çok yalnız hissediyordum. Gelmesini dört gözle bekliyordum, onu çok özlemiştim.
Hazırlanmak için odama çıktım. Kızlar beni arayıp Cenklerin evinde bir parti olduğunu söylediler. Üstümü değiştirip onları beklememi söyleyince kıyafet aramaya koyuldum.
Altına siyah bir tek bant topuklu ayakkabı, kırmızı ruj ve koyu renk makyaj ile taçlandırdım. Güzel görünüyordum. Acaba Ateş beğenir miydi? Dekoltesinden dolayı kesin kızardı. Ama bugün burada olmadığına göre sorun yoktu.
Çalan kapı ziline fırlayıp aşağı indim. Bu topuklularla ne kadar fırlanılabilinirse o kadar hızlıydım. Karşımda Mert'i görmeyi beklemiyordum tabikide. "Merhaba yenge seni ben almaya geldim, kızların işi vardı." Mertin beni almaya gelmesi kadar saçmaydı bana yenge demesi. Kızlarında ne işi olduğunu merak etmedim değil yani sonuçta bana beni alacaklarını söylemişlerdi. Neyse bildiklerini söylemişti işte daha fazla soru sormamalıydım. "Hoşgeldin Mert, ceketimi alayım çıkalım." Yukarı çıkıp dolaptan ceketimi alıp hızlı adımlarla Mertin yanına inmiştim. Geldiğimi görünce kolunu girmem için uzatınca bende koluna girdim ve evden çıktık. Koluna girmek için tereddüt etmemiştim, sonuçta Ateşin arkadaşıydı.
Parti evine gelince etrafa göz gezdirmiştim. Etrafa bir çok şık insan vardı. Kimse sade giyinmemişti. E heralde şık olacaklardı, sonuçta bu bir partiydi. Yanlız biraz bu partiye göre boştu ortalık. Dolardı heralde diye tahmin ediyorum. Vakit kaybetmeden Cenkin yanına gidip onu kutladım. Sahi bu parti neden organize edilmişti? Daha ne olduğunu bilmeden gelmiştim bravo bana. Aman neyse parti değil miydi sonuçta, iyi dileklerimi sunup geçmiştim işte.
Berre ve Nidayı görünce yanlarına gitmek istedim. Bir ıslık ve ardından "Ahenk hanım yine çok güzel olmuşsunuz, bu ne şıklık böyle?" dedi Nida. Kıkırdayıp teşekkür ettim. "Yaa kızlar sizde çok güzel olmuşsunuz." Onlarda gerçekten çok güzel olmuşlardı bunu söylemeden geçemedim. "Yanlız sen biraz yorgun görünüyorsun partinin başlamasına daha 3 saat var, biz yakınları olarak erken gelelim istedik. Yukarı çıkıp dinlenebilirsin." dedi Berre. Ah, aslında çok iyi olabilirdi. Dün gece çok geç yatmıştım ve yorgun gözüktüğümün farkındaydım. Tebessümle hangi oda olduğunu sordum. "Sağdan üçüncü oda." Kafa sallayıp yukarı adımladım.
Etraf biraz daha dolmuş, şıklık oranı daha da artmıştı. Gerçekten hiç cayan insan yoktu. Herkes dümdüz şıktı. Yorgunluk biraz daha bedenimi ele geçirdiğini hissederken söyledikleri odayı bulmamla kulpunu açıp içeri adımladım. Rahat uyumak için ayağımdaki topukluları çıkardım. Girdiğim yumuşacık olan yatak beni uykuya biraz daha yakınlaştırıyordu. Gözlerimi kapatıp bir an önce uyumayı diledim.