Oldukça uzun bir bölüm. Bu yüzden oy vermeyi ve booolll boooolll yorum yapmayı unutmayın, sizi seviyorum!
***
"Sizden gerçekten nefret ediyorum ve sizi bayıltana kadar dövmek istiyorum." demişti Jungkook kollarını göğsünde birleştirmiş, sinirli bakışlarını Taehyung ve benim üzerimde gezdirirken. İkimize de çok sinirli olduğunu ona yüz metre geriden baksanız bile anlayabilirdiniz. Eğer bakışlarla ölünebiliyor olunsaydı hatta, Taehyung da ben de birer ölüydük. Komik olan, Taehyung'un bir suçunun olmadığı hâlde, kurunun yanında yaş da yanar misali Jungkook'un asıl hedefi ben olan öfkesinden zavallı arkadaşım Taehyung'un da nasibini almış oluşuydu ama yüzündeki sırıtışa bakılırsa bunu pek de umursadığı söylenemezdi. Aksine, küçük olanımızın bu öfkeli halinden keyif alıyor gibiydi.
Pekâlâ, işin aslı şuydu ki; Taehyung'a mesaj attığımda Jungkook ve Taehyung beraberlermiş ve Jungkook, mesajımı Taehyung'dan önce görünce ne haltlar döndüğünü öğrenmek için önce beni aramış, açıklamamı dinlemeden bir ton küfür saydırmış ve sonrasında şu an oturduğumuz kafenin adresini verip bana konuşma hakkı bile tanımadan verdiği adrese gelmemi söyleyerek telefonu suratıma kapatmıştı.
Açıkçası, Jungkook her ne kadar içimizdeki en küçük olan ve en sevimli görünen olsa da, sinirlendiği zaman ondan korktuğum su götürmez bir gerçekti. O sevimli çocuğun yerini bir şeytan alıyor, suratında mimik bile olmayan ifadesi midemin kasılmasını sağlıyordu. Eh, tanışma hikayemizi düşündükçe kasılmalarımın haklı olduğunun bilincinde oluyorum.
Jungkook ile tanışma hikayemiz, Jungkook'un üniversitedeki ilk senesine dayanıyordu.
Bir gün, Taehyung ile kampüste dolaşıyor ve saçma konular açıp muhabbet ediyorken kampüsün ortasında kopan gürültüyle önce bakışlarımızı ardından ne olduğunu merak ederek adımlarımızı gürültünün kaynağına çevirmiştik.
Kalabalık bir topluluk çember oluşturmuş, tıpkı aptal lise dizilerinde olduğu gibiydi, çemberin içinde her ne dönüyorduysa onu seyrediyordu ve yaklaştıkça netleşen gürültüden bunun bir kavga olduğunu anlamış, Taehyung ile kimsenin yapmadığını yapıp olaya müdahale etme kararı almıştık. İnsanları iterek sonunda çemberi aştığımızda ise, pek de müdahelelik bir durum olmadığını görmüştük.
Açıkçası biraz da şaşkına uğramıştık.
Jungkook kendi döneminden olduğunu tahmin ettiğimiz, oldukça yapılı olan ve muhtemelen bir o kadar da güçlü olan iki kişiyi birden yere sermiş, nefes nefese kalmış bir şekilde tek parmağını üzerlerine sallayarak çocukları bir daha kendisine bulaşmamaları konusunda kesinkes uyarıyordu. Yüzünde o kadar korkunç bir ifade vardı ki, muhtemelen kavga sırasında aldığı birkaç darbenin -birkaç diyorum çünkü o çocukların Jungkook'a çok fazla vurabildiğini düşünmüyorum- oluşturduğu kızarıklığın kattığı serseri hava onu daha da korkutucu kılmıştı. Jungkook sonunda tehditlerini bitirmiş ve arkasını dönüp kalabalığın arasından çıkmaya yeltenmişti ki, arkasından ona doğru koşan başka bir çocuğu fark etmemizle Taehyung ile anlaşmış gibi aynı anda biz de o çocuğun üzerine koşmuş ve o daha Jungkook'a vurmak için yeltenemeden Taehyung'un sert yumruğu üçüncü çocuğun yüzünde patlamıştı.
Ne yazık ki, toz pembe bir tanışma hikayemiz yoktu. Beraber geçirdiğimiz onca zamana bakınca, bize de böyle olaylısı yakışır zaten, diyordum her seferinde.
"Çok da önemli bir şey değildi."
Omuz silkip sıkıntıyla söylediğim şeyin ardından Taehyung herkesin dönüp bize bakmasını sağlayacak gürültüde bir kahkaha atmış, Jungkook ise sinirine biraz da hayret karışmış şekilde bana bakarden "Cidden mi?" demişti. "Cidden Min Lanet Yoongi'nin 'Hey, ben ölümüne düz Park Jimin'le flört ediyor oluşu ve ölümüne düz olduğunu iddia eden Park Jimin'in de kendisinin flörtüne karşılık veriyor oluşu senin için çok da önemli bir şey değil mi? Ciddi misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Rings // Yoonmin
FanfictionMin Yoongi beni görmüştü, istemişti ve almıştı. Şimdi ise beni yakıyordu ve sonrasında küllerimden tekrar doğuruyordu. ** #15 in yoonmin