23| "Jimin, hakkında tahminlerde bulunabileceğin biri değil."

3.5K 355 128
                                    

The Neighbourhood - Blue

Evet, yeni bölüme hoş geldiniz.
Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar.

***

Min Yoongi hakkındaki düşüncelerim sorulsaydı, onun umursamaz ve duygusuz bir piç olduğunu söylerdim.

Ta ki, birkaç gün öncesine dek.

Geriye dönüp baktığımda, evet onunla sevişip duruyordum ve bir noktada sevgilimdi artık, hakkında çok fazla bir şey bilmediğimi fark ettim. Tamam, elbette ki onu tanıyordum. Ancak bu gerçek bir tanıyış değildi. Hakkında bildiğim her şey, internet üzerinden yapılmış araştırmalar ve magazin programlarından yahut dergilerdeki birkaç röportajdan öğrenilen şeylerdi.

Ben onu tam anlamıyla tanımıyordum.

Onu hep, dışarıya yansıttığı karakteriyle yargılamıştım. Bu durum belki de ondan çok beni yaralamıştı. Onun gözünde kendimi hep bir çocuk olarak görmüş, her zaman kendimi yetersiz hissetmiştim. Beni sadece bir seks oyuncağı olarak gördüğünü, sıkıldığı zaman iplerimi bırakacağını düşünmüştüm.

Ne büyük bir yanılgı ama.

Şimdi fark ediyorum da, Min Yoongi'nin gözlerine bakmam bir şeyleri anlamam için her zaman yeterliydi. Buraya, şirkete ilk geldiğim gün bile bana bakarken gözlerinde gezen parıltılar tutkunun eseriydi. O beni en başından beri arzulamıştı. Oyunu kendi kurallarına göre oynayıp beni kazanmıştı ve ben bu süreçte kendimi akıp giden nehre kapılmaktan alıkoyamamıştım. Bu durumdan memnun olmadığımı söyleyemezdim fakat başta korktuğum da bir gerçekti.

Min Yoongi benim için bilinmezliklerin adamı olduğu gibi ilklerin de adamıydı. Öptüğüm ve seviştiğim ilk erkekti. Her şeyden önce, sevdiğim ve belki de tarafından sevildiğim ilk erkekti. Onun gözünde ben nasıldım, bana ne noktada nasıl değer veriyordu dillendirmemiş olsa da biliyordum ki onun için bir önem teşkil ediyordum. Belki bana ölüp bitmiyordu yahut aşkımdan kavrulmuyordu. Bana aşık mıydı bunu bile cevaplayamazdım fakat ilgisi olduğu bir gerçekti. Bunu hiç saklamamıştı. Gözünü yuman, gözünün önündekini görmektense derinlere inip oraları talan eden bendim.

Ondan sürekli şüphe duyup kendini yıpratan taraf bendim fakat bu konuda tamamiyle suçlu olan taraf da değildim. İkimiz de hatalıydık. Ben, ondan sürekli şüphe duyduğum için hatalıydım; o ise, tam anlamıyla açık olmayarak beni şüpheye düşürdüğü için hatalıydı.

Fakat artık bunların bir önemi yoktu. Çünkü Min Yoongi, duygularını şeffaf bir şekilde ifade edemeyen biri olmasına rağmen dün bana ilk -ve belki de son- kez açık olmuş; bana karşı birtakım hisler beslediğini kendi çapında dile getirmişti.

Yeterliydi. Benim için o cümleler yeter ve artardı.

"Neden dalgınsın?" Onun arabasındaydık. Şoförü aracı kullanırken ikimiz arka koltuktaydık ve ellerim elleri arasındaydı. Bugün, geçtiğimiz günlerde anlaştığı şirketin patronlarıyla kutlama amaçlı bir yemek düzenlenecekti ve benim bu yemekte ne işim olduğunu sorgulayıp duruyordum. Bay Kim de onunla birlikte orada olacaktı ve benim neden gitmem gerektiğini bilmiyordum. Ben sadece bir stajyerdim. Avukat stajyer. Yemekte bulunmak için hiçbir geçerli sebebim yoktu.

"Beni neden yemeğe götürüyorsunuz?" diye mırıldandığımda omzuna başımı yaslamış, ona yakın olan camdan akıp giden yolu seyre dalmıştım. Şoförünün yanında sarmaş dolaş oluşumuzu ne o ne de şoförü umursuyordu. Bu yüzden ben de umursamıyordum.

7 Rings // Yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin