-smut-
bölüme geçmeden önce bunu okuyun lütfen.
karakterlerime hakaret içerikli yorumlar yapıyorsunuz: yapmayın, hoşlanmıyorum.
jimin'e duygu karmaşaları yüzünden hakaretler ediyorsunuz ama onu anlamaya çalışmıyor ve empati yapmıyorsunuz. hayatında ilk kez tattığı duygular var bir tarafta ve diğer tarafta ona bu duyguları yaşatan adam bir playboy. defalarca saçma sapan ilişki haberlerini okuması bir yana, işe gittiği ilk gün yoongi'yi çalışanıyla samimi bir şekilde gördü. sürekli şüpheye düşmesi veya korkması ya da ne bileyim bir şeyler beklemesi normal. rica ediyorum kendinizi karakterlerin yerine koyup anlamaya çalışın, anlayamıyorsanız da yorum yapmayın. ama illa ben yorum yapacağım ve bunu hakaret ederek dile getireceğim diyorsanız, tarafımdan engelleneceğinizi bilin.keyifli okumalar.
***
Sabahın dingin ışıkları pencereyi örten perdeyi aşıyor, odaya loş bir aydınlık bırakıyordu. Dakikalardır uyanık olmama rağmen yataktan kalkmıyor, burnumu yasladığım ve kokusunu soluduğum bedenden uzaklaşamıyor, muhtemelen ben uyanmadan çok önce uyanan bedenin soğuk parmaklarıyla çıplak sırtımda çizdiği dairelerden mahrum kalmak istemiyordum.
Pekala, her şey bir rüya gibiydi.
Yoongi'nin Hoseok'u dövüşü, elimi tutuşu, bana sevgilim deyişi, Bay Kim'e arabayı kendi evine sürmesini söyledikten sonra beni ikinci kez evine getirişi -birincisi çok sarhoş olduğum o bahar festivali günüydü- ve eve adımımızı atar atmaz sanki tüm hayatı buna bağlıymış gibi beni duvara yaslayıp dudaklarıma kapanışı ve hırçın bir şekilde beni öpmeye başlaması, hatta ve hatta işi ileriye taşıyıp hayatımdaki en iyi ağız işini deneyimlememi sağlaması bir rüya gibi geliyordu. Her şey o kadar imkansız ve uzak geliyordu ki; eğer çıplak bedenime dolanan çıplak kollar, boynumdaki acıyan noktalar ve hâlâ istekle sızlayan penisim olmasaydı her şeyin aciz ve zavallı zihnimin benimle dalga geçmek için oynadığı bir oyun olduğuna inanabilirdim.
Ama öyle değildi. Her şey, zihnimdeki sahnelerin her biri gerçekti, yaşanmıştı. Şu anda bana ait olmayan evde, bana ait olmayan bir yataktaydım. Bedenim, üstüme örtülü olan yorgandan ziyade onun kolları tarafından ısıtılıyordu ve sırtımda yumuşak dokunuşlarını, saçlarımdaysa sıcak nefesinin rüzgarını hissediyordum. Aklım ve kalbim ilk kez birbiriyle çatışmıyor, onlar da tıpkı benim gibi içinde bulundukları anın tadını çıkarıyordu.
Elimde olmadan hareketlenip ona sanki mümkünmüş gibi biraz daha sokulmaya çalıştığımda eşofmanının sert kumaşı çıplak bacağıma sürtmüş, bu durum hafif bir ürpertinin bedenimden geçmesine sebep olmuştu. Çok garipti. İlk kez bir erkekle aynı yatağı çıplak bir şekilde paylaşıyordum. Üstelik tamamen çıplak olan tek kişi bendim. Sadece gerek dudağıma, gerek boynuma kondurduğu sery öpücükleri beni öyle bir duruma sokmuştu ki; ben içinde bulunduğum durum yüzünden acı ve zevk karışımı bir hisle kolları arasında kıvranırken daha ne olduğunu anlayamadan pantolonumu iç çamaşırımla birlikte sıyırmış, itiraz etmeme vakit tanımadan penisimin üstüne dudaklarını kapatmıştı. Öyle ki cümlem boğazımda kalmış, nefes bile alamamıştım. O, tüm profesyonelliğiyle ve halime azıcık bile olsa acımadan ağzıyla beni çekerken hiçbir şey düşünememiştim. Tek istediğim şey bu zevkin olabildiğince uzun sürmesi ve her şeyin sonunda zirveye ulaşıp rahatlamaktı.
Öyle de olmuştu. Beni en çok memnun eden şey ise sona yaklaştığımı hissettiğim anda kafasını kendimden uzaklaştırmaya çalışsam da bana izin vermeyip penisimden sızan tüm sıvıyı, tek bir damlanın bile dışarıya taşmasına izin vermeden, yutmasıydı. Tanrım. Bunu yaparken o kadar baştan çıkarıcı bir görüntüsü vardı ki, şu an bile o anı düşünmek tüm sıcaklığın tek bir noktada birikmesini sağlıyordu. Sadece dünün hatıralarıyla bile tekrar erekte olduğumu hissederken kaşlarımı çattım. O beni rahatlattıktan sonra ben de onu rahatlatmak istemiştim ancak buna izin vermemiş, eğer öyle bir işe kalkışırsam duramayacağını ve ileri gideceğini söyleyerek yanımdan kalkıp banyoya ilerlemişti. Zaten yeterince ilerlemiştik. Zaten onunla şimdiye kadar kendimden beklemeyeceğim kadar çok mesafe katetmiştim. Daha ilerisinin yaşanması artık kaçınılmazdı. Çekindiği şey tam olarak neydi bilmiyordum ama içim ani bir sinir ve istekle dolarken kendimin farkında olmayarak omuzlarından tutup yatakta sırt üstü uzanmasını sağlamış, vakit kaybetmeden ve çıplaklığımdan bir saniye bile olsun utanç duymadan kasıklarının üstüne oturup ellerimi göğsüne yerleştirdim. Altımda gittikçe belirginleşen ve kalçama olan baskısı artan penisini hissetmek kendimi iyi hissettirirken "Jimin?" demişti şaşkınlıkla. "Ne yapıyorsun?"
![](https://img.wattpad.com/cover/156902033-288-k163838.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Rings // Yoonmin
FanfictionMin Yoongi beni görmüştü, istemişti ve almıştı. Şimdi ise beni yakıyordu ve sonrasında küllerimden tekrar doğuruyordu. ** #15 in yoonmin