Oy vermeyi ve booool booool yorum yapmayı unutmayın.
***
Yol boyunca tek kelime etmedim.
Değişen ruh halimin her ikisi de elbette farkındaydı. Fakat arada bir fark vardı. Kim Seokjin sebebi bilirken, Min Yoongi bilmiyordu. Farkında değildi. Bana sorular yöneltiyor, hemen yanında şoför koltuğunda oturan arkadaşıyla olan sohbetine beni de katmaya çalışıyordu ama verdiğim kısa cevaplar ve kafa hareketleriyle bu çabasını engelliyordum. O an başka bir konuda emin olduğum andı. Min Yoongi beni kırdığının bilincinde değildi. Bu zamana kadar beni kırışlarının hepsi bilinçsiz gerçekleşmiş olmalıydı. Ve bu, canımı olduğundan daha fazla yaktı.
Araba durduğunda, Bay Kim'in sevdiğini bildiğim restorana girerken, daha öncesinde yemek yemeğe geldiğimiz her seferinde oturduğumuz masaya oturduğumuzda sessizliğimi korumaya devam ediyordum. Kim Seokjin karşımda, Min Yoongi ise hemen yanımda oturuyordu. Vücudundan yayılan sıcaklığı net bir şekilde hissederken içten içe kendime kızıp duruyordum. Bu kadar hassas ve alıngan olduğum, her şeyi kendimi dağlayacak kadar umursadığım için kendime kızıyor ve bu yüzden kendimden nefret ediyordum.
Bir garson yanımıza gelip hepimizden sipariş alırken de uzun süredir konuştuğum ilk andı. Kırmızı şarap ile isteklerimi sonlandırıp elimdeki menüyü garsona uzatırken bakışlarını üzerimde hissediyor ve bakışlarına karşılık vermemek için içimde büyük bir mücadele veriyordum. Yaptığım çocukça bir hareket gibi geliyordu ama elimde değildi. Böyle alıngan ve dengesiz olmak -bu konuda Min Yoongi ile yarışamam- benim istediğim ya da hoşuma giden bir durum değildi.
"Derslerin nasıl?" Bay Kim'in sesini duyduğumda benimle konuştuğunu anlayarak peçeteleri incelemekle uğraşmayı bırakarak kendisine bakmış ve "İyi." demiştim omuz silkerek. Gerçekten iyiydi. Son sınıf olmama rağmen çok zorlanmıyor, önceki senelerde düzenli çalışmış olmanın ekmeğini yiyordum. Sadece atlatmam gereken bir staj vardı ki, insanlar Min Yoongi'nin şirketine alınan ilk Hukuk stajyeri olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünüp beni kıskansa da bazen keşke kabul edilmeseydim, diyordum. Bu bazı zamanlar ise Min Yoongi'nin kalbimi kırdığı zamanlara denk geliyordu. Gerçekten, bu kadar takıntılı biri olduğum için kendimden nefret ediyordum.
"Sadece iyi mi?" Bu sefer konuşan Yoongi'ydi. Dayanamayıp bakışlarımı ona çevirdiğimde başını eline yaslayıp bana baktığını gördüm. Neden bunu yapıyordu? Neden önce beni kırıp sonra ilgileniyordu? Neden beni kırdığının farkında değildi?
"İyi işte," dedim umursamazca. "Muhtemelen bölüm birincisi olacağım. Bu yüzden sene sonu konuşması da yapmam gerekecek. Sadece bu stajı sağ salim atlatmam lazım. İyi yani."
Yoongi sırıttı. Bu benim hoşuma gitmeyen bir sırıtıştı. Kaşlarımı çattım. "Yani mezun olabilmek için benim onayıma mı ihtiyacın var?"
Beynimde bir şimşek çakarken aklından geçenleri az da olsa tahmin ediyordum. Sinirlendiğimi hissederken "Hayır," dedim. "Senin değil." Ona saygı eki kullanmadan seslendiğimin bile farkında değildim. Bakışlarım karşımda oturan Bay Kim'i buldu. "Bay Kim'in onayına ihtiyacım var."
Bu sefer kaşları çatılan o olurken soğuk parmakları sertçe çenemi kavrayıp beni kendine çevirdi. Bakışlarındaki sinir kemiklerime kadar işliyordu ancak karşısındaki sert duruşumu bozmamak konusunda kararlıydım. Ayrıca yüzlerimiz şu an o kadar yakındı ki, beni öpmesini istiyordum. Çünkü ben öpmek istesem bile, şu an onu öpemezdim. "Bazen patronun kim olduğunu unutuyorsun, küçük." Bakışları bir saniyeliğine dudaklarıma kayıp tekrar gözlerime çıktığında sinirli ifadesine karışan isteği gördüm. Ya da öyle sandım, bilmiyorum. Söz konusu o olunca bir şeyler konusunda kesin konuşmak benim için çok zordu. "Seokjin'in onay verebilmesi için önce benim onayımı alması gerek. Anladın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Rings // Yoonmin
FanficMin Yoongi beni görmüştü, istemişti ve almıştı. Şimdi ise beni yakıyordu ve sonrasında küllerimden tekrar doğuruyordu. ** #15 in yoonmin