Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli okumalar~
***
Moraliniz bozukken, birkaç kadeh bir şeyler içip kafayı bulmak çok cazip gelirdi. Sorunlarınızla baş edemediğinizi, bazı şeylerin üstesinden gelemeyeceğinizi hissettiğinizde ya da biri veya bir şeyler üzerinize çok geldiğinde içmek, içip de sarhoş olmak çok cazip gelirdi.
Beyninizi kullanamayacak kıvama gelene, hareketlerinizin kontrolünü kaybedene kadar içmek isterdiniz. Bir şeylerin daha iyi olacağı da yoktur, hatta çoğunlukla her şeyi daha da berbat ederdiniz, ama yine de o anlık bir şeylerin pek de önemi olmazdı.
Dün gece yaptığım şey de tam olarak buydu. Min Yoongi'nin sözlerinden, Min Yoongi'nin hareketlerinden korkup kendimi içkiye vermiştim. Min Yoongi'den korkup kendimi içkiye vermiştim.
Ondan neden bu kadar çok korkup da içmiştim, bilmiyorum. Min Yoongi beni neden o kadar korkutmuştu hiçbir fikrim yoktu. Ancak şu an zonklayan başım, ne denli korktuğumun en somut belirtisiydi.
Kafamın içinde yeni koloniler kurulmuş da, kuruluşlarını kutluyorlarmış gibi bir uğultu vardı. Sabahın ilk ışıkları yüzüme vururken belki de hayatımdaki en yumuşak zeminde uzanıyordum ve sırf bu yüzden bile güne huzurlu başlayabilirdim. Fakat başımdaki şiddetli ağrı ve boğazımdaki kuruluk, bu sabahın huzur kelimesinin kıyısından bile geçemeyeceğini vurguluyor gibiydi.
Hayatımın geri kalanında, huzur kelimesinin kıyısından bile geçemeyeceğimi vurguluyor gibiydi.
Gözlerimi ovuşturup, ense köküme doğru vuran ağrı yüzünden sızlanarak yataktan doğrulurken nerede olduğumu kavramaya çalışıyordum. Gözüme çarpan ilk şey beyaz duvarlar olunca, Taehyung'un evinde olduğumu sandım. Ancak, odanın tam köşesinde, başka bir odaya açılan bir boşluk vardı ve açıklıktan gördüğüm kadarıyla orası bir giysi odasıydı. Dün gece ne olduğunu hatırlamadığımı fark ettiğim an da, kimin evinde olduğumu bilmediğimi fark ettiğim bu anla çakışıyordu.
İçmiştim. Dün gece deli gibi içip ismimi bile hatırlayamayacak derecede sarhoş olmuştum. Düne ait aklımda kalan tek şey, ben çıldırmış gibi içerken Taehyung'un beni durdurmaya çalıştığı ve en sonunda ben, bilincimin son kırıntılarını tüketirken Jungkook'u arayıp yanımıza gelmesini istediğiydi. Ondan sonrası yoktu, koca bir kara delikten ibaretti geri kalan dakikalarım. Jungkook yanımıza geldi mi, yoksa öylece Taehyung'a siktir mi çekti bilmiyordum. Uzandığım bu yumuşak yatağın, içerisinde bulunduğum bu odanın kime ait olduğunu, buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum.
Zihnimde tek gecelik bir ilişkinin sinyalleri verilmeye başlandı. Fakat kıyafetlerimin üzerimde oluşu bu tezimi çürüttü. Sızlanarak az önce doğrulduğum yatağa kendimi gerisin geri bıraktığımda, burnuma çarpan kokunun tanıdıklığıyla irkilmiş, yine de o kokuyu biriyle bağdaştıramamıştım.
Kokunun beni mayıştırmasını engelleyemezken burnumu yastığa iyice gömmüş, hafızamda kokuya ait kişinin siluetinin belirmeyişinin rahatsızlığıyla gerinmiştim. Saatin kaç olduğunu merak ederken aklıma gelen telefonumla tekrar doğrulmuş, önce yatağın içinde telefonumu aramıştım. Bulamayınca etrafıma bakınmış, hemen sağımdaki komodinin üzerinde bir bardak suyun yanında duran yazılı kağıt ve üstündeki ilacın gözüme çarpmasıyla arayışıma ara vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Rings // Yoonmin
Hayran KurguMin Yoongi beni görmüştü, istemişti ve almıştı. Şimdi ise beni yakıyordu ve sonrasında küllerimden tekrar doğuruyordu. ** #15 in yoonmin