ヒナギク>Hinagiku>Papatyalar
(Japonca)Jungkook okuldan çıkıp doğruca dedesinin yanına, "ヒナギク Kitap Dükkanı" na gitti.
Bay Jeon,torununu kitap dükkânlarında görünce çok şaşırdı.
"Oğlum,hayırdır ne yaparsın buralarda?"diye sordu.
"Dedecim insan bir hoşgeldin der. Nerede misafirperverlik?"dedi sitemli sesiyle Jungkook.
"Sen önce bir söyle,hoş mu boş mu anlarız evlat!"diyerek gülümsedi Bay Jeon.
"Dede ya,bir kız var. Kitapları çok seviyor. Ona güzel kitaplar armağan etmek istiyorum.Sence ne vermeliyim?"diye sordu Jungkook.
Bir an için utanmıştı. Fakat dedesiydi o,bir yabancı değil. Ardından kafasındakileri atıp gülümsedi.
"Bizim Jeongguk'umuz büyümüş de bir kızdan hoşlanmaya başlamış ha? Vay seni kerata!"dedi Bay Jeon. Yerinden kalkıp raftaki bir kitabı alıp Jungkook'a verdi.
"Bunu bana rahmetli babaannen vermişti Jeongguk. Birbirimize kitaplar hediye ederdik biz de eskiden. Bu bana verdiği ilk armağandı. Madem ki bu kadar değerli bu kız,al bunu ona ver." Dedi yılların yorgunluğunu barındıran sesiyle.
Jungkook dedesinin tombul yanaklarından öpüp özlemle sarıldı.
"Aslan dedem benim! Gözün arkada kalmasın,Byeol gözü gibi bakar bu kitaba."dedi ve doğruca evinin yolunu tuttu.
Yatağına girdiğinde hoş bir pakete sardığı kitaba baktı. Ardından derin bir uykuya daldı.
°•°•°
Sabah durağa gidip otobüse bindim. Her zamanki gibi sıkış sıkıştı ve düşüncesizce yapılan demirler fazla yüksek olduğu için zar zor tutunabiliyordum.
Otobüs benden sonraki durakta durdu ve içeri bir çocuk girdi. Kapşonunu indirdiğinde bunun Jungkook olduğunu anladım.
Yanıma gelip benim gibi demire tutundu. O kadar rahat tutmuştu ki göz devirmeden edememiştim.
"Günaydın Byeol!"dedi âdeta cıvıldayarak. Başımı sallayıp karşıya bakmaya çalıştım.
"Öğleden önceki tenefüs yanıma gelir misin?"diye sordu utangaçca. Bu çocuğa ne olmuştu böyle?
Uzunca bir süre düşündüm. Fakat yüzünün asılacağını düşününce kötü olmuştum ve bu yüzden de kafamı sallayıp onayladım.
Okula varınca da doğru sınıfıma gidip ders başlayana kadar uyukladım.
°•°•°
Byeol öğleden önceki tenefüs zili çalınca Jungkook'un sınıfına doğru ilerledi. O sınıftan kimseyi tanımadığı için-yedili dışında-ufak bir endişe duymuştu.
Kapıdan içeri kafasını uzatacakken arkasından gelen sesle irkildi.
"Byeol,sen uğrar mıydın buralara?"dedi tanımadığı çocuk. Ne zamandan beri arkadaşlardı? Nereden tanıyordu bu çocuk onu?
Önüne dönüp Jungkook'u aramaya başladı. Jungkook içeriye gelmesini işaret edince çekingence başını salladı.
Jungkook'un etrafındaki kızlar kaşlarını çatmış,Byeol' u izliyorlardı.
Jungkook yakın arkadaşları dışında neredeyse kimseyle iletişime geçmiyordu ve tabii bu durumda Byeol'u kıskanmamak elde değildi.
Jungkook yanındakilerin bakışlarını fark edince hediyesini eline alıp Byeol'un yanına ilerledi.
"Hadi gel benimle."diyip yürümeye başladı.
Byeol birkaç saniye duraksadı fakat ardından Jungkook'u takip etmeye başladı.
Okul bahçesine geldiklerinde Jungkook elindeki paketi uzattı.
Siyah bir paketti ve dışında kızın yanakları gibi yavru ağzı bir fiyonk vardı.
Byeol tereddütle pakete uzandı.
"Bu senin için bir armağan. Umarım beğenirsin Byeol-ah!"dedi Jungkook. Çok sevecen çıkıyordu sesi.
Byeol paketi açtı kitabı öyle narin tutuyordu ki gören bir bebeği taşıyor gibi düşünebilirdi.
Kapağı özenle okşadı. Yüzünde bir tebessüm belirdi. Herhangi bir sayfa açıp kokladı. Göğsüne bastırıp sarıldı.
Jungkook büyülenmiş gibi onu izliyordu.
Byeol kafasını kaldırıp kendini izleyen Jungkook'a baktı. Bu en çok istediği ama çok eski oldugundan dolayı hiçbir yerde bulamadığı kitaptı.
O an Jungkook'u ,onu çok iyi tanıyan bir arkadaşı gibi hissetmişti.
"Teşekkür ederim,Jungkook-ah"dedi kısık bir sesle.
Jungkook yüreğinin yerinden çıkıp sahibini bulduğunu hissetti. Byeol'u bulduğunu,hissetti.
Ya da hissetmiş gibi yapmalıydı.
Selam! Bu hikâye için güzel planlarım var. Bu yüzden umarım pek sevgili ilhamlar beni terk etmez..
Hadi kendinize iyi bakın!🧦
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisies•Jeon Jungkook
FanfictionKızın unicornlarla dolu rengarenk dünyası,yerini gri papatyaların ve umutsuzlukların olduğu bir gezegene bıraktı. •Papatyalar•