tratinčice>papatyalar
(Boşnakça)Hoseok ile beraber babamın eski laboratuvarına geldik. Bu ilk görevimdi.
"Byeol,burada bir bomba patlatıldı. Senden istediğim şey,babanın bıraktığı formülü bulmak."dedi Hoseok ciddiyetle.
Narkotik köpeği miydim ben be?!
Birşey belli etmeyip kafamı salladım.
Bu enkazda bir kağıt kalmış olamaz. Ki kalsa da işimize yaramaz. Baban zeki bir adamdı Byeol,düşün.
Başına gelebilecek her ihtimalleri göz önünde bulunduran bir adam, ne yapar?
"Tatile giderken balıklarımızı da unutmamalıyız Birtanem. Gel de onlar için bir düzenek kuralım."
Balık,akvaryum.
Akvaryum!Koşa koşa laboratuvarın girişindeki dev akvaryumun önüne gittim. İçinde balık namına birşey kalmamıştı. Masanın tepesine çıkıp içine bakmaya başladım.
Balık oyuncaklarının arasında parlayan ufacık bir dosya görünce sırıttım.
Sanırım buldum."dedim bağırarak.
Ben,evet ben. Sesim de baya netti hani.Hoseok şaşkın bakışlarını yollayıp koşa koşa yanıma geldi.
"Byeol sen,sen nasıl bir kralsın yaa!?"dedi ve beni masanın üzerinden indirip sarıldı.
Aceleyle kağıdı açıp okumaya başladım.
"Kızım,bu notu bulabilecek kişinin sen olduğunu biliyordum. Yanılmamışım öyle değil mi? Formülü burada bırakacak kadar budala degilim. Birtanem,formülü arama. Aradığın kişi benim ki,formül de zaten bende. Seni bu işlere bulaştırdığım için üzgünüm. Beni bul çünkü senden sakladığım çok şey var. Şimdiden özlerimi iletirim."
Sevgiler,Baban
" Babam,onun yanına gidelim Hoseok."dedim fısıldayarak.
"Gidicez,fakat önce buradaki işleri halledelim. Sonra gidicez."
•°•°•°
Sabah okula yürürken aklımda hep o not vardı. Ben nasıl bir işin içindeydim?
"Ne düşünüyorsun Byeol-ah?"dedi Jungkook güleç bir yüzle. Kolunu omzuma atmış sırıtıyordu. Elimle kolumu ittirip yürümeye devam ettim.
Kimseye güvenme,kimseye yakın olma,koz verme.
Jungkook'un bana verdiği kitap. Bir aşk kitabı değildi. Hayır hayır. Kitap kore savaşı ile ilgiliydi. Kan dondurucu ve bir o kadar da sürükleyici. Gerçek bir komplo.
"Güzel gözlü kız,çok dalgınsın bu aralar. Kafanı kurcalayan ne?"dedi Jungkook.
Kafamı birşey yok dercesine salladım.
"Byeol,sana birşey söylemem lazım. Ama burada ayak üstü olmaz."ciddiyetle konuşan Jungkook merakımı arttırmıştı.
Sanki sıkıntılı gibiydi,birşey saklıyormuş gibi.
Okulun arkasına gidip bir banka oturduk.
Güneş bacaklarımı ısıtıyor,iyi hissetmemi sağlıyordu.
"Byeol sana verdiğim kitap, onu okudun öyle değil mi?" Dedi.
Kafamı onaylarcasına salladım.
"O kitaptaki hastalık,kore savaşı yıllarında başlamış. Cesetlerin göllere atıldığı bir bölgede baş göstermiş."
"Bunları,neden bana anlatıyorsun Jungkook?"diye sordum.
Evet,kitabı okumuş,bitirmiş ve özümsemiştim. Şu an yayılmakta olan hastalığın temelleri savaş yıllarına dayanıyordu.
Da,Jungkook'un bu hastalıktan haberi var mıydı?
Konuşmasına devam etti."O hastalık evrimleşerek bugünlere kadar geldi Byeol. Ve bu yüzden bana yardım etmelisin. Lütfen!"dedi. Sesi sonlara doğru iyice titremişti.
Soran gözlerle bakmaya başladığım zaman derin bir nefes verip hazırlandı. Gözleri dolmuştu.
"İnsanı yavaş yavaş zehirleyip öldüren hastalık,dedemim tüm bedenini kapladı Byeol."
Bir tanıdığınızın gözleriniz önünde acı çekmesi,ya da öyleymiş gibi gözükmesi o an sizi mahvediyordu.
Bu sözler zihnimde küçükken duyduklarımı gün yüzüne çıkarmıştı.
"Onu sen de kurtaramadın Byeol. Bu hastalığının çaresi yok. O öldü Byeol,kardeşin öldü."
°•°•°
Bu kore savaşını azıcık hikayeme uyarladım. Merak etmeyin tarih suikastçısı değilim. Hem O ne be?!jsnbdsj
Bugünkü dilek köşemizi saygılarla sunuyorum o zaman:
Güzel vakit geçirdiğimiz ve arkadaşlarımızla bolca boş yaptığımız bir dönem dileğiyle,
Sevgiler!🧦
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisies•Jeon Jungkook
FanfictionKızın unicornlarla dolu rengarenk dünyası,yerini gri papatyaların ve umutsuzlukların olduğu bir gezegene bıraktı. •Papatyalar•