Hareket eden dudakların,mesafelere inat her sözünde öpücükler konduruyor ruhuma.Fiziksel anlamda kavuşmayan biz,defalarca buluşuyoruz düşlerimde.Defalarca sızıyorsun hayallerime,defalarca öpüşüyoruz.Etkin uyuşturuyor beni, dizlerim güçsüz kalıp düşüyor güzelliğin karşısında.
Sadece bununla sınırlı kalmıyor düşmelerim,diz üstü değil kalp üstü çakılıyorum sana kilometrelerce yüksekten. Senin olduğun her an,ürkütücü bir çölde yanmış bedenim soğuk bir suya dalıyor.Ne yapıyorsun bana?Ne zamandır aldığım her nefeste nefesinin karıştığını düşünecek raddeye geldim?Neden kapına gelemeyecek kadar korkağım da sana canımı verecek kadar cesurum?
Bugün fazla mutluydun ay ışığım.Sabah bir telefon görüşmesi yaptığından beridir gülmeden duramıyordun.Bunun sebebini gerçekten merak ediyordum ama çok geçmeden anladım.O yabancı,evine tekrardan geldi ve senin kıvrılan dudaklarından gözlerimi alamıyorum.Çok güzel gülüyorsun ona,çok güzel bakıyorsun da.Hangi sözleri söylüyor ki sana, sen bu kadar güzel bakıyorsun?Sana dokunurken neler hissettiriyor ki sen bir kez olsun ondan gözlerini ayıramıyorsun?
Bedenin başka birinin kollarında savrulurken,söyle daha ne kadar ayakta kalabilirim?Perdenin çekili olduğunu bilsemde içerden yansıyan gölgeleriniz, ruhumu nasıl karanlığına gömüyor bir bilsen.Seni tanıdım diye kendime olan sonsuz saygım,karşı pencereden bedenine değen her öpücükte,aniden ayaklarım altında eziliyor.
Senin bedenini izleyerek geçirdiğim geceyi hala unutamazken,hayat acımasızca bana o bedenin başkasının dokunuşlarıyla kirlendiğini bağırıp duruyor.
Nasıl oluyorda bir odanın penceresinde bedenler birleşirken diğer pencerede başka bir beden parça parça oluyor?Aklımı yitiriyorum beyaz perdeye düşen gri gölgelerin gözüme değen her dakikasında.Yitirdiklerim sadece aklımla sınırlı kalmıyor odadan gelen seslerinizi duyduğumda.Gece ölmüş bir kuş bile yok gökyüzünde,bir sinek bile uçmuyor,sizi daha çok duyup acı çekeyim diye sanırım.
En azından bir küçük mutluluk hayatta tutuyor beni;sesin ay ışığım,en soğuk ve karanlık gecenin kendini sıcak ve aydınlık gündüze bırakışı gibi az da olsa beni uyuşturuyor.Yorgunluk çöküyor omzuma,uykum geliyor hafiften.Sesinin güzel tınısını duyuyorum az da olsa ve kıvrılıyor dudaklarım yukarı.Meleksin sen,sesiyle bile bir insanın omuzlarına bu kadar sorumluluk bırakan biri melekten başka bir şey olamaz.
Yorgunluk beni kırgın bir uykuya çekiyor ama unutma,hiçbir yorgunluk seni sevmeme engel değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
la Vie en Rose •pjm&jjk•
FanfictionPenceremin senin pencerene denk gelen mesafesi,hayatıma armağan edilen en güzel olay gibi gelirken,seni daha yakından görebilme şerefine laik olmak bile içimi güzelleştiriyor Park Jimin.