Uzun bakışmalı bir bekleyişten sonra Bay Kim geldiğinde, şu anda çalıştıkları dansların bir listesini verdiler ve bildiklerimi işaretlememi istediler. Aradan geçen 3 saatlik yoğun program üzerine, eşyalarını toplayan Jimin'e seslendim.
"Kahve içmek ister misin? Çok yorulduk ve Seokjin hyung da sevgilisiyle buluşmaya gitti. 10 dakikalık mesafede güzel bir yer biliyorum, arabamla gidebiliriz. Ne dersin?"
Beklenmedik bir anda sorduğumdan biraz bekledi ve cevap verdi."Tamam, olur ama parasını sen ödeyeceksin, cüzdanım yanımda değil." dedi yüzüme bakmayarak. Fark etmeyeceğini bildiğimden arkasından sırıttım. "Jungkook, her tarafta ayna var, seni görebiliyorum." dediğinde yana bakıp sırıtmaya devam ettim. Ancak sonrasında yaptığı hareket yutkunmama sebep olmuştu. Üstündeki yarı ıslak tişörtü çıkarıp çantasının üstüne atmış, bana dönmüştü.
"Ne? Çok terli ve ıslağım, böyle gideceğimi düşünmüyorsun herhalde? Pekala, başka bir yerde giyinirim ben de." sırıtışının yerini dudaklarını büzmesi almıştı.
"Ah, hayır, gitmene gerek yok. Sadece bir anda çıkarman değişik oldu." demiştim vücudundan gözlerimi ayıramazken. Kısa olabilirdi ancak vücudu uzun boyluların bile sahip olamayacağı kadar çekici ve güzeldi. Pürüzsüz teni nefesimi keserken ıslak göğsü ağzımı sulandırıyordu.
"Sen de böyle gelmeyi düşünmüyorsun, değil mi?" Hızlıca yanıma gelip, tişörtümün eteklerini tuttuğunda yüzüne bakıp ona izin verdim. Hayır, bilerek izin vermemiştim, vücudum ondan etkilenip kendi kendine hareket etmeye başlamıştı. Ellerini bana bilerek sürterek tişörtü göğsüme kadar çektiğinde kollarımı kaldırıp devam etmesini sağladım. Titrek nefesler aldığını ve yutkunduğunu ne kadar saklamaya çalışsa da işe yaramıyordu. Çıkardığı tişörtümü, kendi tişörtünün yanına attığında biraz geri çekilip yüzüme ve vücuduma baktı.
"Beklemem tamamen bir aptallık." demişti duymadığımı düşünerek. Daha sonra odada bulunan dolap benzeri şeyden beyaz ve salaş bir tişört getirdi. Giydireceğini anladığımda geri çekilmek isterken vücudum yine ona uymuştu. Tişörtü kafamdan geçirdi ve kollarımı sokmayı bekledi. Göğsümün aşağısına gelmeden önce durdu. Bir anda küçük ellerini göğsüme koyunca kalbim hızlı hızlı atsa da, sakin olmaya çalıştım. Ellerini daha da aşağı indirip karnımda ve gözüken baksırımın lastiğinde gezdirince tuttuğum nefesimi bıraktım. Daha sonra elini çıldırtacak derecede bir yavaşlıkla sürterek kalbimin üstüne koydu. Birkaç saniye bekledikten sonra masum bir gülümsemeyle yüzüme baktı.
"Neden kalbin böyle atıyor?" dediğinde artık kaçışın bir yararı olmayacağını anlamıştım. Dürüstçe cevap vermeye karar verdim.
"Çünkü çok yakınımdasın ve önümde bu şekilde duruyorken sakin olamam." dedim sessizce.
"Tişörtsüz ve etkileyici mi?" dediğinde yüzü solmuştu.
"Hayır, güzel ve masum." dediğim anda gözlerini bile güldürecek şekilde güldü. Birkaç dakikalık bakışmamızdan sonra hızlıca kollarını boynuma sardı ve başını omzuma koydu. Ben de onun bu haline gülüp ellerimi beline sardım ve yaptığı gibi kafamı omzuna yasladım. Aynadan bize baktığımda, bana sarılmak için ayağını kaldırdığını görünce güldüm ve daha da sıkı sarıldım.
Ancak o an Jimin'in çalan telefonu her şeyi bozmuştu. Derin bir nefes verip içinden küfretti ve benden ayrılmadan çalan telefonunu açtı.
"Efendim, Bayan Yoo. Hayır, sizinle kahve içmeye gelemem, sizden daha da önemli birisiyle kahve içeceğim. İyi günler." dedi. "Aish, bu kadın cidden beni çıldırtıyor. Yüzsüz yılan seni." dedi yüzü hala omzumdayken.
Ayrıldığımızda omzumdaki sıcaklık gittiği için biraz üşüsem de umursamadım. "Haydi, artık gidelim." dedi ve tişörtünü giyip çantasını aldı. Ben de çantamı alıp beraber çıkarken stüdyonun otoparkında olan arabamın yanına gelmiştik bile. Ondan önce davranıp kapısını açtım ve daha sonra kendi tarafıma geçtim. Gülümsüyor oluşuna gülümsedim ve arabayı kafeye doğru sürdüm.
Sipariş vermek için alana doğru ilerledik ve Jimin bir pastanın da yanında iyi olacağını belirtti. İstediği pastayı seçerken çalışan, "Çift menümüzden ister misiniz? Bu alttakilerden herhangi birini seçebilirsiniz. Bu arada çok yakışıyorsunuz." dedi büyükçe gülümserken.
Jimin şaşırmış haliyle söyledi, "Şey, biz çıkmı-" dediğinde ben hemen atladım. "Ah, evet, olur ve teşekkür ederiz, uzun süredir çıkıyoruz. O zaman biz şundan alalım, olur mu hayatım?" dedim sırıtarak. Jimin, hala şok içinde olduğunu için sadece kafasını sallayabildi. Sipariş ettiğimiz kahveleri ve pastayı alıp boş bir yere geçtik. Ancak yanımıza oturan Taehyung, Jimin'i rahatsız edeceğini kesinleştirmişti.
"Selam, Jungkook-ssi. Ah, ve sana da selam, güzel ve çekici Jimin."
ŞELAM
don't worry kaos yaratmayacağım
Tae dalga geçsin diye yapıyorum eheueheu
neyse gittim çauvwritten for jikookunkaridesi3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
matched × jikook
Fanfictionjungkook sıkıldığı için sevgili bulma sitelerinden birine üye olmuştu, jimin ise o sitede büyük bir umutla hayatının aşkını arıyordu. #jikook 1' 26819 tüm hakları @daydre4ming kullanıcısının jikook shipleyen kalbine aittir.