eighteen

9.7K 668 481
                                    

İkimiz için de yorucu ve zevkli bir geceyi geçirdikten sonra yorgun düşen sevgilim, sanki dün onca kirli şeyi yapmamış gibi masumca uyuyordu. Onu yorduğumu biliyordum ancak kendisi beni kışkırtmıştı. Size o şekilde bakan bir Tanrı görseniz, siz de durmazdınız. Dolgun dudakları ve yattığım yastığa dökülmüş saçlarıyla birlikte ellerim onun belinde, bacaklarımız iç içeydi. Cidden çok şanslıydım. Kaşlarını çatmış uyanmaya çalışan sevgilimi gördüğümde gülümsedim.

"Günaydın, sevgilim." Dediklerimle sonunda gözünü açabilmiş, şiş gözleriyle yüzümü inceliyordu.

"Günaydın. Ne zaman kalktın, Kookie?" dedi kısık sesiyle.

"2 saat oldu, ama karşımda bu güzellikle uyuyan biri olduktan sonra onu izlemeye karar verdim."

"Hey, ben güzel değilim bir kere! Gayet yakışıklıyım." Çatık kaşlarıyla söylediği şeye güldüm.

"Hayır bebeğim, burada yakışıklı olan benim, sen ise benim güzel bebeğimsin." dedim ve dudaklarından öptüm.

"Her neyse, açım ben." Dedi ve yatakta doğruldu. Etrafta gözlerini gezdirirken muhtemelen iç çamaşırını arıyordu. "Şey, iç çamaşırımı uzatır mısın?" demişti, kızaran yanaklarıyla.

"Nerede? Ben iç çamaşırı falan göremiyorum, üzgünüm." Dememle bana bağırmıştı.

"Jungkook, orada işte!" Gülmüştüm, kızarken bile tatlıydı. Daha fazla uzatmak istemediğimden yattığım tarafta duran iç çamaşırını uzattım. Bana bir bakış atıp yatağın içindeyken giymişti. Peh, sanki geçen gece her şeyi görmemiştim. Yatağın kenarına gelip ayağa kalkacakken inleyip geri oturmuştu. Kötü gözüktüğünden hemen ayağa kalkıp önüne çöktüm.

"İyi misin, güzelim?" Rahatlatıcı ses tonumla söylediğim şeye kafasını sağa sola sallayarak cevap vermişti.

"Kasıklarım ve bacaklarım çok ağrıyor." Demesinden sonra sızlanmıştı. Dün gece rahat durmamıştı, onu durdurmaya çalışsam da durmadığı için sonuçlarına katlanmalıydık.

"Bebeğim, dün kendini zorlamamalıydın. Her neyse, seni lavaboya taşımamı ister misin? Hem benim de duş almam lazım, sana yardım ederim." Sorduğum soruya kafasını salladığında ellerimi boynunun altına ve bacaklarının arkasına yerleştirdim. Elimden geldiğince hareket ettirmemeye ve hafifçe tutmaya çalışıyordum. Sonunda lavaboya geldiğimizde onu tezgaha koydum ve küvetin suyunu ayarladım. Tekrar önüne geldiğimde daha demin giydiği iç çamaşırını çıkarıp peşinden kendi iç çamaşırımı da çıkarttım. Dolan küvete yine taşıyarak oturttuğumda ben de oturdum ve sırtını göğsüme yasladım.

"Özür dilerim, bebeğim. O kadar sert davranmamalıydım, hissettiğim şeyden dolayı ilkin olduğunu unutmuşum." Dedikten sonra omzundan yukarı ilerleyen öpücükler bırakıp yanağını öpmüştüm. Vücuduna sarılı kollarımı sarıp okşamasından sonra söylemişti.

"Önemli değil, benim de suçum var. Beni uyardığın halde seni dinlemedim, hak etmiştim." dedi ve kafasını çevirip, dudaklarımı öptü. Bu tutkulu bir öpücük değildi, hissedebileceğiniz türden bir rahatlatıcıydı. İçerdiği duygular sadece yumuşaklık, saflık, ve sevgiydi.

Öpücükten sonra sevgilimi lifleyip saçını duruladıktan sonra o da aynılarını bana yapmıştı. İlk önce ben çıkıp havlumu belime bağladıktan sonra çıkarılmayı bekleyen meleği, kollarından tutup kaldırdım ve havlusunu beline bağladım.

"Yürüyebilecek misin?"

"Sanırım. Banyo iyi geldi, daha iyi hissediyorum." Dedi ve koluma tutunup yürümeye başladı. Odaya geldiğimizde yatağına oturtup beklemesini söyledim. Dolabını açıp iç çamaşırı, tişört ve bir eşofman alıp önünde durdum. Belindeki havlusunu açıp iç çamaşırını ve eşofmanını geçirdiğimde dudaklarını aniden dudaklarıma örtmüştü. Çok derine gidebilecek bir öpüşmeydi, cidden bu çocuk dersini almayı bilmiyordu. Dudaklarımı ayırıp yanaklarını okşadım.

"Bebeğim, cidden akıllanmıyorsun. Ağrın birkaç güne geçer, üstünü giyin ve aşağıya inelim."

Üstünü de giyindikten sonra, yine kolumdan tutarak mutfağa inmiştik. Onu tezgaha oturttuktan sonra çalan telefonuma karşılık bir nefes verdim.

Bay Kim arıyor. [Cevapla]

"Efendim, Seokjin hyung."

"Jimin, yanında mı? Telefonuna ulaşamıyorum, sizin de biraz yakınlaştığınızı duyunca yanındadır diye düşünmüştüm. Stüdyoda ders programları başlayacak, birkaç şey için fikrini almamız lazım. Yanındaysa söyler misin?" Yanımda merakla beni dinleyen sevgilime, ağzımı oynatarak Bay Kim dediğimde kafasını salladı.

"Uh, şey. Jimin'in birkaç gün gelebileceğini sanmıyorum. Yürüyemeyecek derecede bileğini burkmuş, onu izinli olarak sayın. Ben de gelemeyeceğim, çok kötü görünüyor onunla ilgilenmeyi düşünüyorum." Dedim ve bana şaşkınca bakan meleğe sırıttım.

"Ah, anladım çocuklar. Siz şey yapmaya devam edin, yani demek istediğim ona iyi bak. En fazla 1 hafta idare edebilirim, görüşürüz." Demesinden sonra, telefonu kapatıp tezgaha attım ve sevgilimin bacaklarının arasına girdim.

"Birkaç güne iyileşmeye çalış, bebeğim. Yoksa 1 hafta boyunca seni bekleyebileceğimi sanmıyorum. Cidden 1 ay yürüyememeni istemeyiz, değil mi?" dedim ve dudaklarını öpmeden önce sırıttım.

şlmslar, nasılsınıız?
ben çok iyiyim, çünkü 17K olduk *-*
sizi seviyorum MUAH

şlmslar, nasılsınıız?ben çok iyiyim, çünkü 17K olduk *-*sizi seviyorum MUAH

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
matched × jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin