matched × jikook

sixteen

smut yok ama,
besmele çekerek girmenizi tavsiye ederim :)

Kahvaltı yaparak geçirdiğimiz bir saatten sonra yatağımı düzeltmek için yukarı çıkmıştım. Jungkook'un aşağıda olduğunu bilerek camları açtım ve odaya oda spreyi sıktım. Dolaptan temiz beyaz çarşafı ve yastık yüzünü çıkarıp yatağı düzelttikten sonra lavaboya gidip kirli sepetine attım, bir an önce bunları yıkamam gerekiyordu. Aynanın karşısına geçip saçlarımı düzelttikten sonra odaya girdiğimde daha yeni düzelttiğim yatağımda Jungkook'u görmeyi beklemiyordum.

"Yah, yeni düzelttim onları ben, in çabuk Kookie!" diye bağırdım.

"İndirmek istiyorsan, sen yapmalısın Jimin-ah." dediğinde hızlıca kollarından tutup kenara çekmeye çalıştım. Sonucu tahmin edin, bir santim bile kımıldamamıştı. İki elimle bir kolunu çekmeye çalışırken belime sarılan ellerle kucağına oturmuştum. Ellerinden kurtulmaya çalışsam da tek yapabildiğim olduğum yerde çırpınmaktı. Belimdeki ellerini kasıklarıma indirip daha da sıktığında derin bir nefes almıştım. "Yerinde dur." Emredici sesiyle söylemişti.

Sırtını yatak başlığına yaslamış, bayıltıcı etkiye sahip olan bakışlarla bana bakan bir varlık olunca aldığım nefes boğazımda düğümlenmişti. Sonunda çırpınmayı bırakıp ellerimi göğsüne koyduğumda daha fazla dayanamayıp dudaklarımı onunkilerle buluşturmuştum. Birkaç dakikalık öpüşmeden sonra dudağım kanatacak derecede ısırdığında inlemiştim. Açılan ağzımdan fırsat bularak dilini ağzıma itmişti. Öpüşmemiz gittikçe derinleşirken göğsünde olan ellerimi daha da aşağılara indirdim ve tişörtünün üstünden karnını ve kasıklarını okşadım. İkimiz de inlemelerimizi birbirimize titreşerek gönderirken elimi tişörtünün içine sokup okşamaya devam ettim. Dudaklarımı ayırdığımda çıkan sese ve dudaklarıma yaklaşmaya çalışan Jungkook'a sırıttım. Boş kalan dudaklarımı tişörtünden iyice açılmış boynuna yönelttim. Başta sadece öperken şimdi dilimi sürtüp ısırıyor ve tekrar aynısını yapıyordum.

Bir an kendimi altta bulduğumda kapanmış gözlerimi açıp, üstümdeki kutsal varlığa baktım.

"Çok fazla üstte kaldın, güzelim. Şimdi sıra babacığında." Son kelimesine bastırıp dediğinde aklıma ilgi alanlarıma babacık seçeneğini eklediğim gelmişti, demek ki hala hatırlıyordu.

Dudaklarımı büyük bir açlık ile sömürürken ağzıma gelen acı tatla kanattığını biliyordum. Geçen süresiz dakika sonrası dudaklarını ayırıp boynuma yönelmişti. Büyük bir iz kalacağını biliyordum, çünkü hem ısırıyor hem de emiyordu. Aynı zamanda elleri ise vücudumu gezintiye çıkmıştı, her bir santimini ezberlemek istiyor gibiydi. Ellerimi tişörtümün eteklerine geldiğinde yukarı çekti ve kafamdan çıkmasını sağladı. Ben de ona aynısını yaptığımda önümde oyulmuş bir heykel olduğunun farkındaydım. Sık nefes almasından dolayı karın kasları sıkışıyor ve mükemmel bir görüntü bahşediyordu. Biraz terlediğinden parlayan vücudu ve yüzü ise güneşi kıskandırabilirdi.

Ellerimi kontrol edemeyip vücudunda gezdirmeye başladığımda, o da eğilmiş boynumdan aşağı doğru inerek göğsüme doğru bir patika çiziyordu.

"Çok güzelsin, Jimin-ssi. Her bir santiminin benim olmasını istiyorum." dedikten sonra, karın kaslarımın ortasında oluşan çizgiyi takip edip kasıklarıma ulaşmıştı. Vücudumdan rastgele bir yeri ısırıp emiyor ve nefesimi kesiyordu. Yukarı doğru çıkarken ıslak bıraktığı yerlere nefesini vermişti. Vücudumda hissetiğim soğukluk ile titrediğimde -havanın soğukluğundan mıdır, yoksa onun hissettirdiklerinden midir bilinmez- dili çoktan göğüs ucuma ulaşmıştı. Bir tarafı diliyle işkence ederken diğer tarafı da eliyle işkence ediyordu. Hissettiğim zevkten dolayı, duvarlarda titreyerek yankılanacak bir inleme bırakmıştım. Diğer tarafa da aynı şeyi yaptığında elleri eşofmanımın lastiğini bulmuştu. Aşağı çekecekken, bir sesten dolayı ikimizde nefesimizi vererek durduk; zil sesi.

"Bay Park, kargonuz geldi!"

Cidden gelecek vakti bulmuştu.

halööğ!
rüa baba dayanamadı, yine bölüm yazdı.
aslında yazmamın diğer sebebi 11K olmamız.
SİZİ YERİM ISTIRIRIM LAN BEN
NEYSE SİZİ SEVİYORUM, JİKOOK'LA KALIN :3