twelve

12.5K 970 727
                                    

Karşımda bir yapıt gibi duran Jungkook'a baktığımda Tanrı'nın zamanlamasının çok iyi olduğunu bir daha kabullendim. Daha fazla garipsememesi için kendime gelip aklıma gelen ilk cümleyi ağzımdan çıkardım. Keşke çıkarmasaydım.

"Çok... ateşlisin." dediğim anda anlık pişmanlık yaşasam da düzeltmeye çalışmaktan bir şey olmazdı.

"Yani demek istediğim, neden buradasın? Senin de burada çalıştığını bilmiyordum." dedim. Daha demin söylediğim cümleye hala sırıtsa da o da kendine gelip cevap verdi.

"Sen de ateşlisin. Yani demek istediğim kaydım buraya alındı, taşındığım için." dedi yaramazlık içeren bir gülüşle.

"Anladım," arkada çalan bildiğim şarkıyı fark edince konuyu dağıtmak adına sordum. "Own It? Buna mı dans ediyordun? İstersen beraber deneyebiliriz, önceden bildiğim bir şarkı." dedim.

"Ah, şey, olur. Baştan açıyorum, çantanı bırakmanı bekleyeceğim." dedi şaşkın bir ifadeyle.

Kafamı yukarı aşağı sallayıp onayladım. Bana güldükten sonra hoparlörün yanına, telefonuna ulaştı. Ben de çantamı onunkinin yanına koyup ortada duran Jungkook'un yanına yerleştim. Şarkının başı devam ederken ezberlediğim hareketleri yaptım.
(Own It dansını izleyip okumaya devam etmenizi tercih ederim, bilip bilmeseniz de.)

It ain't a secret, baby, everybody saw us.
(Bu bir sır değil bebeğim, herkes bizi gördü.)

Guess who's it is? Guess who's it is?
(Kimin olduğunu tahmin et?)

It's yours
(Senin)

Next time we fuck, I don't want to fuck, I want to make love.
(Bir dahaki sefer sikiştiğimizde sikişmek istemiyorum, aşk yapmak istiyorum.)

Next time we talk, I don't want to just talk, I want to trust.
(Bir dahaki sefer konuştuğumuzda sadece konuşmak istemiyorum, güvenmek istiyorum.)

Next time I stand tall, I want to be standing for you.
(Bir dahaki sefere gururla ayakta durduğumda, senin için durmak istiyorum.)

And next time I spend, I want it all to be for you.
(Ve bir dahaki sefer harcadığımda, hepsinin senin için olmasını istiyorum.)

Şarkının sözleriyle birlikte ona baktığımda çok iyi göründüğünü kabul ettim. Giydiği beyaz salaş gömlek neredeyse tamamen içini gösteriyordu. Altına giydiği pantolon şeklindeki eşofman ve botları ile de hepsini tamamlamıştı. Arkadan vuran ışık, ince belini ve kaslarını belli dans ederken ki yüzü modelleri kıskandırıyordu.

Şarkının sözlerine sırıtırken onun da anlayıp güldüğünü fark ettim. Kısa olan koreografiyi bitirdiğimizde şarkı hala devam ederken kendi kendimize dans etmeye başlamıştık. En sonunda kendimi yere attığımda bana güldü ve şarkıyı kapatmaya gitti.

Elinde iki şişe suyla geldiğinde elini uzatıp beni ayağa kaldırdı. Ani sarsılmayla dengem bozulunca kendimi kollarına yapışmış ve yüzlerimiz çok yakın şekilde bulmuştum.

Gözlerime derince bakıp, "Bunu yapmayı bırak, daha fazla dayanabileceğimi sanmıyorum Jimin-ah." dedi ve nefesini yüzüme üfledi. Boğazımı temizleyip kollarından kurtulunca aklıma gelen fikirle gülümsedim. Uzattığı suyu es geçip şu an içtiği suyu elinden hızlıca aldım ve onu kışkırtacak şekilde içtim. İçerken aynı zamanda gözlerine de bakıyordum. Yutkunduğunu gördüğümde su içmeyi bırakıp ellerimle kendimi serinletmeye çalıştım. Dudaklarımı yalayıp tişörtümün içine üflemeye çalıştım. Daha da ileri giderek elimde az kalmış suyu üstüme döktüm.

"Ah, cidden çok sıcak oldu." dedim rol yaparak. Sırıtarak söylediğim cümleden sonra Jungkook'un üstüme doğru yürüdüğünü gördüğümde sırıtışım daha da büyümüştü. Geri geri giderken yaslandığım duvar yolun sonu anlamına gelmişti. Aniden bir elini duvara, kafamın yanına diğer elini ise çenemin altına koyduğunda nefesimi tuttum.

Yüzüme iyice yaklaştığında, "Jimin-ah, çok yaramazlık yapıyorsun. Seni uyardığımı hatırlıyorum, hiç laf dinlemiyorsun. Umarım bundan sonra dinlersin, huh?" dedi ve dudaklarıma dudaklarını değdirdi. Kendimi iyice duvara yaklaştırırken o daha da mümkünmüş gibi vücudunu benimkiyle birleştirdi. Aşağıda hissettiğim baskı beni daha da tahrik ederken açılan kapı bu fikri uzaklaştırmıştı. İçeri giren stajyer, şaşkınlıkla bize bakarken özür diledi ve geri çıktı.

Stajyerin görmesini bile takmayan Jungkook, sırıtıp dudaklarımı bir daha öptü ve "Bir öpücüğümden bu kadar etkileneceğini bilseydim, daha önceden öperdim. Ancak şimdi çalışmamız lazım, Bay Kim ne zaman gelecek?" dedi hiçbir şey olmamış gibi.

Ben de, "10 dakikaya burada olur, Namjoon hyung ile dersi varmış. Peh, ben de inandım, çıktıklarını çok belli ediyorlar, sen de göreceksin." dedim ve kenara oturup dinlemeye çalıştım.





Selamlaaaaar! Hikaye 4.000 okunmaya ulaşmış, neredeyse 5.000 olacak. Sizleri çoooook sefiyorum, MUAH :'3

matched × jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin