S I X T E E N"mutfak sana ait, istediğin her şeyi kullanabilirsin."
miles etrafı gözden geçirdikten sonra hızlıca kafa salladı.
"bir şey soracak olursan ben içerideyim, seslenmen yeterli."
"pekala,"
genç adam ellerini yıkamak için lavaboya ilerledi ve uzun ince parmakları musluğu açmadan önce kazağının kollarını yukarıya katladı.
jesus, miles'ın böyle yumuşak bir zarafetle hareket edişinin büyüsüne kapılmış gibi onu izliyordu.
"normalde işimi yaparken seyircilerden hoşlanmam," diyerek büyüyü bozdu çocuk, elinde buzdolabından çıkardığı sebzeleri doğramak için küçük bir bıçak vardı. "fakat siz bir istisnasınız, bay arden, istiyorsanız sormanız yeterli."
♡
jesus mutfaktan çıktığında yüzündeki kızarıklığın fark edilmeyecek boyutta olduğunu umdu.
siktir.
ona ne oluyordu böyle? önce araba, şimdi de bu..
suratındaki aptal ifadeyi silip salondaki geniş koltuğa uzanırken aklını daha ciddi konulara odaklanmaya zorladı.
kurbanların arasında ne gibi bir bağ vardı? bir bağ var mıydı? bunlar planlanmış cinayetler miydi yoksa zevk cinayetleri mi?
katil tekrar öldürecek miydi?
♡
tatlı isa
doğru söyle
beni özlemiyor musun hiç?
b. özlemiyorum, yahuda
b. elimden her şeyimi alan adamı neden özleyeyim?
ah, ama cevabı kendin söyledin isa
çünkü benden başka hiçbir şeyin kalmadı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
greetings, judas ♡ [boyxboy]
Short Story• yarı texting • b. selamlar, yahuda. kimsiniz? b. ben isa b. dudaklarını unutamıyorum, yahuda. b. ihanetin sigara koktuğunu sen öğrettin b. ve kanın tatlı olduğunu b. seni ellerimle öldüreceğim, sevgili yahuda, ve kalbim kırık b. çünkü kimse arkan...