e

132 25 0
                                    

T  H  I  R  T  E  E  N

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


T  H  I  R  T  E  E  N

"iyi misiniz?"

bu ses miles judas'dan başkasına ait olamazdı.

jesus, çok sefil görünmediğinden emin olunca saçlarını düzeltti ve kabinden çıktı.

"evet, evet," dedi önemli bir şey yok, dercesine. "birkaç gündür yemek yemeğe pek fırsatım olmadı da."

"yemelisiniz," dedi soluk tenli adam, ellerini yıkarken. polis memurunun aynadan kendisini izlediğini görünce gülümsedi. "yoksa bizi kötülüklerden nasıl koruyacaksınız, değil mi?"

jesus gözlerini kaçırdı. "haklısın." miles'a, burada güvende olmadığını hissettirmek istemiyordu. "ben..ehh, bu akşam, yemek falan söylerim o halde."

miles kaşlarını kaldırdı. "siz yapmıyor musunuz?"

"hayır," dedi jesus, "zamanım olmuyor. ama emin ol çin yemekleri de-"

"ben yapabilirim." çocuk utanmış gibi duruyordu. "size. teşekkür için yani."

jesus o kadar hazırlıksız yakalanmıştı ki, "ne.?" diyebildi.

"kilisedeki gün için. beni pansiyona bırakmıştınız hani."

adam önce teklifi reddedecek gibi oldu, fakat bu gizemli çocukla bir akşam yemeği şansını kaçırmak istemiyordu doğrusu.

"8'de çıkıyorum," dedi. daha sonra yeni aklına gelmiş gibi, "sen neden buradasın?" diye sordu.

"bay dawson ifademin üzerinden geçmek için çağırdı. işim çok sürmez."

"o zaman seni pansiyondan alırım," gülümsedi.

sigaramın dumanı seni özlüyor, güzel isa

saçlarına dokunamamaktan parmaklarım sızlıyor

ve dudaklarım

lütfen

onları hiç sorma

greetings, judas ♡ [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin