•1•

12.3K 186 84
                                    

"3 hafta sonra okullar açılıyor, heyecanlı mısın?"

İçtiğim lezzetli limonatayı püskürtmemek adına hızlıca yuttum ve gülmeye başladım. Cidden mi?

"Son sınıfa geldik artık. Eğlenceli bir sene bizi beklemiyor, sen de biliyorsun ki temmuzdan beri dershaneye gidiyoruz."

Ece, yeni boyamış olduğu uçları yeşil saçını geriye attı ve başını sallayarak bana katıldığını belli etti. Ayşe ise gözlerini devirdi. Tanıştırayım: En yakın arkadaşlarım. Yılların bozamadığı bir dostluğumuz var. İkisini de canımdan çok severim. Gerçi anneme göre kimi tanısam hemen gerektiğinden fazla değer verirmişim ama... Bence öyle değil. Evet insanlara çok çabuk güvendiğim ve hemen kanımın kaynadığı doğru ancak hiçkimseye hakettiğinden fazla değer verdiğimi sanmıyorum.

"Bihter?"

İşte. Yine dalmışım.

"Evet."

"Kalkalım artık diyoruz."

Hesabı ortak bir şekilde ödedikten sonra kalktık. Yoldan gelip geçen insanları izlemek, kafamda ne yaptıklarını kurgulamak bana daima zevk verirdi. Bugünkü favori kurgumu yazmama sebep olacak kişiyse; elinde siyah, deri bir el çantasıyla koşan bir adamdı.

Ayşe ve Ece ile yürürken yolda gördüğüm sevimli köpek "Aaayyy." gibi garip bir ses çıkararak adımlarımı ona yöneltmeme neden oldu. Kahverengi tüyleri ve badem gözleriyle en az daha önce gördüğüm sokak köpekleri kadar sevimliydi. Belki bir miktar daha fazla.

"Seni yerim ama ben!"

Ben köpeğe yaklaşırken Ece arkamdan "Isırabilir!" diye bağırıyordu. Bunu hep yapardı. En azından birlikte olduğumuz zamanlarda. Köpeğe iyice yaklaştığımda yere çöktüm ve elimle başını okşadım. Bundan mutlu olduğunu hissettiğimde öbür elimle de boynunu okşamaya başladım. Burnumu hafifçe burnuna değdirip gülümsedim.

Bana göre şu bir gerçek ki hayvanların verdiği mutluluğu veremeyen insanlar var.

Daha fazla Ayşe ve Ece'yi bekletmek istemediğimden ayağa kalktığımda karşımdaki adam dikkatimi çekti. Oldukça koyu bir kahverengi olan ayakkabısının üstüne giydiği siyah takım elbisesi, özenle taradığı siyah saçları ve hafiften çıkmış kirli sakalları her ne kadar basit bir betimleme olsa da, bu onu diğer insanlardan o kadar farklı göstermişti ki... Uzun, ne kalın ne ince parmaklara sahipti. Oldukça sert görünen yüz hatları vardı. Ayrıca takım elbisesinin cebindeki gri mendilden ise nedense "Ben disiplinliyim." dediğini sezmiştim. Garip olansa bu buz gibi duran adam, birkaç saniye önce yarım bir gülümseme ile bana ve badem gözlü köpeğe bakmıştı. Gülümsemesine karşılık kendimi tutamadan büyük bir gülümseme sundum. Gözlerime birkaç saniye daha bakarken utandığımı hissettim ve Ayşe ile Ece'nin yanına gittim. Ayşe kocaman bir sırıtma ile bana bakıyor Ece ise koluma küçük küçük cimcikler atıyordu.

  Biraz uzaklaştığımızda Ayşe, sanki o adam hâlâ bizi duyabilirmiş gibi fısıldayarak "Fazla can yakıcıydı." dedi. Kıkırdadım. Ece ise Ayşe'nin aksine yüksek bir tonla "O bakışmanız neydi öyle yahu?" dedi.

   Yol boyunca anlamsız bir şekilde bakışlarını düşündüm. Bu da neydi böyle? Daha adını bile bilmediğim birini bu kadar düşünmem hiç etik değildi. Kafamı sağa sola hızlıca salladım ve düşüncelerimden arınmayı umut ettim.

  Evin önüne geldiğimde zile bastım. Bugün dershaneye geç kalacaktım ve bu yüzden anahtarımı almayı unutmuştum. Kapıyı her zamanki gibi annem açmıştı. Ablam şu an tatilden dolayı burada olsa da genellikle evde olmuyordu. Bu yüzden ona kızmıyor değildim. Ablama oldukça düşkün bir insandım. Onun da beni çok sevdiğini biliyor ve hissediyordum ancak o pek belli etmezdi. Sarılmayı sevmezdi mesela. Benim aksime.

  "Hoşgeldin Bihter." diyerek gülümsedi annem. Gülümsemesine karşılık verdim ve ayakkabılarımı çıkarıp eve girdim. Birkaç katlı villa olmasa da oldukça büyük bir evimiz vardı. Babam, (17 yıllık hayatım boyunca böyle seslenmek garip geldi) bir şirket işletiyordu ve yeni yeni yükselmeye, büyük şirketlerle ve holdinglerle anlaşmalar imzalamaya başlamıştı.

"Babam evde mi?" diye sordum.

Annem başını olumlu anlamda salladığında canım sıkılmıştı. Ayakkabımı dolaba yerleştirip odama gidecekken babam seslendi. Saçımı kulağımın arkasına ittirdim ve sesin mutfaktan geldiğini düşünüp oraya doğru ilerledim. Elinde, içinde kola olduğunu düşündüğüm bir bardakla birlikte masanın sağındaki sandalyede oturuyordu. Boğazımı temizleyip konuştum.

"Efendim?"

Koladan bir yudum alıp bana baktı.

"Dershane nasıl gidiyor?"

Evet, 'Nasılsın?' diye sormasını bekleyemezdiniz. Bu yıllardır böyleydi. Hayata anlamlar yüklemeye başladığımdan beri babam, yalnızca derslerim odaklı bir insandı. Başarılı olmam ve Hasan Akay'ın kızı diye anılmamı istiyordu. Babama göre iktisat okumalıydım, Türkiye'nin en gözde 3 üniversitesinin birinde. Bütün bu holding, işletme işlerinin en ince detayına kadar öğrenmeli ve vakti geldiğinde şirketimizi yönetmeliydim.  Yıllardır bana çizdiği yolda yürümüştüm ancak, belki artık büyüdüğüm için belki de tüm bunlardan sıkıldığım için dediklerini yapmak istemiyordum.

  "İyi." demekle yetindim. Ardından odama gittim. Çantamı masamın kenarına bıraktım, ince ceketimi çıkartıp askılığıma astım ve kendimi pufa attım. Aklıma gelen ilk şeyi tahmin etmek zor değildi.

  Ah o yarım gülümseme...

   Aklımdan nasıl atacağımı bilmiyordum ve bu durum gitgide garipleşiyordu. Daha adını bile bilmiyordum. Ne işle uğraştığı, kaç yaşında olduğu, bir daha nerede görebileceğimden bahsetmiyorum bile.

  'Bir kere daha görsem Allah'ım...' diye iç geçirirken buldum kendimi. Tamam, gerçekten saçmalıyordum.

   Ani bir hareketle oturduğum pembe puftan kalktım ve çantama yaklaştım. İçinden kitaplarım ile kalemliğimi alıp beyaz, bir sürü obje ve yapışkan notlarla dolu masama bıraktım. Büyük, toz pembe dolabımdan (evet en sevdiğim renk pembe) pijamalarımı alıp giydim. Saçlarımı kafamda rastgele bir topuz yapıp masamın başına oturdum. Kafamdaki düşünceden kurtulmaya çalışarak...

   Uhm... Merhaba! Biraz garip bir giriş olduğunun farkındayım ancak aklıma daha iyisi gelmedi. Mükemmel bir bölüm olmadı evet ki zaten amacım mükemmel bölümler yazmak değil. Tamam biraz öyle ama tamamıyla bu değil. Her neyse. Görüşmek üzere 🖐🏻💕

Under the Moonlight | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin