•17•

3K 127 60
                                    

Multimedya Ece

Savaş koşar adım yanıma gelip önümde durdu. İlk defa, onu okumama izin veriyordu. Heyecanlıydı, hem de çok heyecanlıydı.

  "Hediyemi almaya geldim güzelim."

Kaşlarımı çatacak gibi olurken Savaş kollarımdan tutup beni kendine çekti, tereddüt etmeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

-------------------

Şok etkisiyle bir süre yalnızca onu bekledim. O da dudaklarını benimkilerinin üzerinden çekip gülümsedi. Neredeyse tüm yüzümü kaplayacakmış gibi irice açılan gözlerimi biraz kısmayı denesem de olmadı. Bu hiç beklediğim bir şey değildi. Savaş gülümsemeye devam ederken nihayet kendimde konuşma gücü buldum.

"Nasıl?"

Ağzımdan çıkan ilk kelimenin bu olacağını ben de başta bilmesem de söyledikten sonra düzeltme ya da devamını getirme ihtiyacı duymadım. Savaş güldü.

"Bitti artık, yanındayım."

Kaşlarımı çattım. Fikrini ne değiştirmişti? Neden bu şekilde kapıma gelmişti? Yeniden fikri değişecek miydi? Beni yeniden bırakır mıydı?

Sorular kafamı bulandırırken yerdeki anahtarı aldım ve kapıya taktım. Bir şey diyemeyecek kadar yorgundum. Çok ani olmuştu benim için. Kilidi açıp içeri girdiğim süre boyunca Savaş bir şey demedi. İçeri girip kapının kolunu tuttuğumda Savaş önümde durdu. Kaslı kolunu kapının kenarına dayayıp saçlarını özensizce karıştırdı. Konuştu.

"Uyu dinlen. Yarın konuşuruz, uzun bir gündü."

  Başımı salladım. Ona içim gidiyordu. Kısık gözlerle bana bakmasına, dudağının hâlâ biraz kıvrık olmasına, gözlerinin içinin gülmesine içim gidiyordu. Sonunda huzura kavuşmuştum fakat bu içimdeki öfke niyeydi?

  Geç kaldığını mı düşünüyordum?

  "Sana kızgınım." dedim dürüstçe.

  Nefesini vererek güldü ve bana anlayışla baktı.

  "Ben de bana kızgınım."

   Açıklıkla ifade ettiğinin üzerine gülümsedim. Fakat artık gerçekten uyumak istiyordum. 2 haftalık bir çilenin sonunda nihayet düzgün bir uyku çekebilecektim. Kapıyı yavaşça kapatmadan ona iyi geceler dedim. İyi geceler, deyip kolunu kapıdan çekti ve ben kapatana kadar bana baktı. Derin bir nefes verdikten sonra gülümsememe engel olamayıp odama doğru yöneldim.

———————

"Günaydınnn!" diye neşe saçarak sınıfa girdiğimde Ayşe'nin dışındaki 3 kişi bana garip garip bakarken Ayşe sırıtıyordu. Yanına oturana kadar beni süzdü. Oturur oturmaz da koluyla dürtüp "Eee..? Detaylar!" diye göz kırptı.

Ben de aynı şekilde sırıtıp şımarıkça omuz silktim ve "E anlattım işte!" diye mırıldandım. Ayşe, cık cıklayıp çantasından defteri çıkardı. Ece de geldiğinde şaşırmıştım. Genelde ilk dersleri kaçırırdı.

Ece'ye göre dünyada önemli olan 3 şey vardı. Uykusu, keyfinin kahyâsı ve biz.

Ayşe ise tam ailelerin istediği ideal evlattı. Derslerini aksatmaz, ailesini merakta bırakmaz, her sorumluluğunu yerine getirirdi. Pek çok şeyi önemsese de Ece ve ben onun için aileden farksızdık. Eh, onlar da benim için öyleydi.

"Aklından ne geçiyor bilmiyorum ama Savaştan uzak duruyorsun." derken ifadesizce arkamızdaki yerini aldı. Hızla arkamı dönüp söylendim.

Under the Moonlight | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin