•19•

2.7K 118 38
                                    

  Zil çaldığında deyim yerindeyse fırlayarak sınıftan çıktım. Bunu ilkokulu bitirdiğimden beri yapmıyordum. Lavaboya girip tipimi ve saçlarımı kontrol ettikten sonra tekrardan çıkışa doğru neredeyse koşmaya devam ettim. Savaş 5 dakika önce geldiğini belirten bir mesaj göndermişti bana. Hem onu bekletmek istemiyordum hem de çok özlemiştim.

  Okul binasından çıktığımda hızımı yavaşlatıp tamamen normal adımlarla ilerlemeye başladım. Karizmamı çizdiremezdim. Sabah bıraktığı yere bakıp arabasını gördüğümde minik bir heyecan vücudumu sarmaya başlamıştı bile. Yine de oldukça sakin ve havalı görünmeye çalışarak arabaya ilerlemeye devam ettim ve sonunda kapıyı açıp Savaş'ın yanındaki yerimi aldım. Bana bakarak gülümsedikten sonra "Hoş geldin güzelim." diyerek yanağıma bir öpücük kondurdu. Gülümseyerek ben de onunkine kondurduktan sonra kemerimi taktım ve ilerlemeye başladık.

  Sahilde bir restoranın önünde durduğumuzda dönüp Savaş'a baktım. Yol boyunca yine çok nadir konuştuğumuz için nereye gideceğimizi bilmiyordum. Savaş "Acıkmış olabileceğini düşündüm." dediğinde gözlerimin ışıldadığını ben bile hissetmiştim. Evet, kurt gibi açtım. Heyecanla başımı salladığımda güldü ve kemerini çözüp arabadan indi. Onu taklit ettim. 

   Hafif esen rüzgar saçlarımı savuştururken önümü görebilmek için ellerimi kullandım. Parmaklarımın arasından bir tutam saç kayıp giderken Savaş'ın bana elini uzattığını gördüm. Gülümseyerek büyük, sıcak avuçlarının arasına kendiminkini koydum. Anında sanki dünyada sadece biz vardık. 

  Güneş, batmak üzereyken son kez denizin üzerinden bize göz kırpıyor, saçlarımı okşuyor ve onları daha kızıl gösteriyordu. Restorandan bize doğru bir keman sesi geliyordu. Rüzgar hafif hafif esiyor hem deniz hem taze yemeklerin kokusunu bize ulaştırıyordu. Tam yanımda ise hayatımın aşkı elimden tutuyor, bana hiç olmadığım kadar huzurlu ve mutlu hissettiriyordu. Hayatımda ilk defa her şeyim tamdı. Hayatımda ilk defa kendimi güvende hissediyordum. Koşulsuz sevildiğimi, her şeyin en iyisine layık olduğumu... Bu bir rüya mıydı?

   Rüya olmadığından emin olmak adına bir iki kez gözlerimi kırpıştırırken Savaş, muhtemelen saçımdan dolayı yaptığımı zannedip saçlarımı kibarca parmaklarına dolayıp geriye attı. Ona gülümsediğimde o da bana gülümsedi ve restorana girdik. Kapıda 2 adam bize "Hoş geldiniz." derken birisi Savaş'ı tanıyıp elini uzattı. "Hoş geldiniz Savaş Bey, masanız hazır." derken bana da nazik bir şekilde gülümsedi. Başımı selam alır gibi sallayıp Savaş ile yürümeye devam ettim. Masaya vardığımızda gül yapraklarıyla donatıldığını gördüm. 

  "Biraz klasik ama idare et, aklıma başka bir şey gelmedi." dedi Savaş neredeyse mahcuplukla.

  "Saçmalama. Çok güzel, her şey çok güzel." diyerek tuttuğum elini destek verircesine sıktım. Karşılıklı yerlerimizi alırken elini bırakmak zorunda kalmak beni üzmüş olsa da bundan sonra ne zaman istersem tutabileceğimi biliyordum ve bu olağanüstüydü.

   Güzel bir yemekten sonra ikimiz de doygunluğun verdiği hafif mayışmışlığa direnmek için oradan kalkmış, benim ricamla sahil yolunda yürümeye başlamıştık. Hava gitgide serinlediği için Savaş ceketini omzuma bırakmıştı ve yeniden elimi tutuyordu. Bu şekilde tüm şehri hatta tüm ülkeyi yürüyebilecekmiş gibi hissediyordum. Sessiz geçen bir sürenin ardından önünden geçtiğimiz başka bir mekandan yükselen müzik sesi ikimizin de dikkatini çekmişti.

  Sezen Aksu - Biliyorsun.

  Savaş'a anlam dolu bir bakış attığımda onun çoktan bana baktığını fark ettim. İkimiz de hayatın bize göz kırptığı anda birbirimize gülümsedik ve yola devam ederken Savaş'a daha çok sokuldum.

Under the Moonlight | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin