•13•

3.2K 130 140
                                    

"Neden benden kaçıyorsun şimdi?"

Sorusuna gülmek istedim. Gülüp bunun sebebini zaten bildiği hâlde bana neden eziyet etmek istediğini ona sormak istedim. Bu sefer yaptım da.

"Kendimi korumak için Savaş Bey."

Kaşlarını iyice çatarak kafasını dikleştirdi ve biraz daha kaldırdı. Devam ettim.

"Neden kız arkadaşın olduğu hâlde sana böyle hissetmeme izin verdin?"

————————
 
   Sorumun üzerine durdu. "Hah." gibi bir nida çıkarken ağzında güldü. Başını sağa sola salladıktan sonra nihayet gözlerime bakabildi. Onun tüm bu hareketlerine karşı bir an bile surat ifademi bozmamış, onu izlemiştim.

  "Ne kız arkadaşı Bihter?"

  Dalga mı geçiyordu benimle? Yoksa kız arkadaşı olduğunu bilmemi beklemiyor muydu? Bunu benden saklayarak hiçbir şey olmamış gibi devam mı edecekti?

  Kırgınlığımın kalbimde oluşturduğu yükle başımı kaldırıp cevapladım.

 "Haberlere çıktınız geçenlerde. Belki haberin yoktur."

  Yutkunup devam ettim.

 "Alışkınsındır."

  Suratıma bakmaya devam etti. Bir şeyi hatırlamak istercesine kısılmıştı gözleri. Hafiften dudağını ısırıyordu. Ona bu kadar kırgın ve kızgınken, şuanki hareketlerinin kalbimi hızlandırması normal miydi?

  Aniden gülmeye başladığında masadan kalkmaya hazırlanıyordum ki annemin sesini duydum. Oturduğum yerden arkamı dönerek sesin geldiği tarafa baktım. Pasta koymuş olduğu tabaklardan birini kaldırıp gösterdi ve gözleriyle Savaş'ı işaret etti. Başımı sallayıp kafam yere doğru bakarken önüme döndüm.

  "Annem çağırıyor." diye mırıldandım ve duyup duymamış olmasını önemsemeden ayağa kalktım. O da benimle birlikte "Pekâlâ." diyerek kalktı. Önümden geçerken kolundaki kitabımı gördüm fakat önemsemedim bile. Ne olacaksa olsun, diye geçirdim içimden. Zaten soruları yarına yetiştirmem mümkün değildi. Yürüyerek Savaş'ın yanından geçerken Savaş "O kız... Arkadaşımın kardeşi, Ayça." dedi. Sesinde gereksiz bir eğlenme vardı fakat şu an buna odaklanamamıştım. Gözlerimi  büyütüp ona dönerken o yanımdan geçip gitmişti bile. Başımı tekrar önüme çevirirken kalbimden aniden kalkan yükle birlikte gülümsedim. Sonra utançla dudaklarımı dişledim.

  Hakkına girmiştim onun. Hakkına girmiş, bu 3 günü kendime zehir etmiştim. Halbuki ilk gördüğüm anda aramış ve ona sormuş olsaydım bunlara gerek kalmayacaktı. Hatta belki bugünü ailelerimizden farklı değerlendirecektik.

  Başımı sağa sola sallayıp kafamdan düşünceleri atmaya ve bir kız arkadaşının olmamasının güzelliğine odaklandım. Annemin sorgulayan bakışları eşliğinde hafif bir stresle dolarak yanına yürüdüm. Elindeki tabağı alıp pastamdan çatalla bir lokma aldım ve ağzıma götürdüm. Çiğnemeye yeni başlamıştım ki annem "Savaş ne konuşuyordu seninle?" diye sordu. Lokmamı çiğniyormuş gibi yaparak kendime zaman oluşturmaya ve mantıklı bir cevap bulmaya çalışıyordum.

  "İktisatla ilgili bir şeyler sormuştum ona önceden. Onlardan bahsettik biraz."

  Şüphesizce başını sallayıp ortamda dönen sohbete geri odaklandı. Kolayca inandırabildiğim için kendimle gurur duyarken Savaş da oturduğum yerin karşısında bağdaş kurarak oturdu. Annesinin uzattığı tabağı alırken bana hızlıca göz kırptı ve babasına baktı. Hareketiyle istemsizce sırıtırken başımı tabağıma eğdim. Hem kız arkadaşı yoktu hem de bu çocukça hareketlerime kızmamıştı. Temiz havadan içime çekip nefesimi geri dışarı verdim. Ah! Bugün hava bu kadar güzel miydi?

Under the Moonlight | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin