0.1

468 34 60
                                    

"3360 Merkez, birisi ağır yaralı diğeri ise olay mahallinde can vermiş."

Polis telsizde duyduğu sesle derin bir nefes verdi, arkadaşının ölüm haberini böyle alması ne acıydı.

Telsizi titreyerek dudaklarına götürdü.
"A-anlaşıldı..." dedi, "hastanedeyim, hastaneye bekliyorum, ikisininde dosyası bende."

"Anlaşıldı."

Telsizi dudaklarından çekti ve sakura saçlı adam ağlamaya başladı, bir yandan ise arabasını olay mahalline yakın hastaneye sürüyordu.
Elleri direksiyonu sıkmaktan bembeyaz olmuştu, sirene basmaktansa kornayı patlatacaktı.

"Lanet piç kuruları!" Diye sövdü, bir yandan ise ağlamaya devam ediyordu." Sizi tek tek bulacak ve hepinizi geberteceğim, yemin ediyorum."

Arabayı drift atarak park etti ve kapısını açtı. Arabadan inip sertçe kapıyı kapadı, arabasını uzaktan kitleyerek hastanenin içine koşmaya başladı.

İçeriye girdiğinde ise arkadaşı ve onun sevgilisi yeni giriş yapmıştı acile.

"Gray!" Diye bağırdı Sakura saçlı adam.

Bir kaç kişi onu tutmuştu, ancak o herkesi yıkıp geçmeye çalışıyordu.

Doktor acı bir şekilde Sakura saçlı adamın yanına geldi.
"Kaybınız için üzgünüm, Bay Dragneel." Diyebildi." Ancak bu şekilde hastaneyi yıkıp savurarak arkadaşınızı geri kazanamayacaksınız, biliyorsunuz." Demişti.

Genç adam olduğu yere çöküp bir çocuk gibi doktora bakabilmişti, elleri ile kulaklarını hafif kapayarak titreyen dudağına rağmen sordu.
"P-peki ya, J-j-Juvia?"

"Durumu çok ağır Bayan Heartfilia onlarla ilgilenecek, kurtulma ihtimali %10'luk bir durum, ancak elinden geleni yapacağından eminim, lütfen bana inanın."

"Lütfen.." demişti, kelimeler ağzından çıkmıyordu." A-arkadaşım iç...için, onu k-k-kurtarın, G-Gray o...onun ölmesini i-i-istemezdi. L-l-Lucy'e i-inanıyorum."

"Her türlü yolu deneyecektir kendisi."

"Bay Nobs!" Diye bağırdı birisi," Bayan Heartfilia ameliyathanede!"
"Gitmem gerekiyor." Dedi doktor, hızla oradan uzaklaşmıştı.

Ancak Bayan Heartfilia da, ameliyathaneye girene kadar karşısına kimin geleceğini bilmiyordu.

Sedyede yatan arkadaşına şaşkınlık ve korkunç bir üzüntüyle baktı.
"J-Juvia!" Diyebilmişti, sarışın doktor.

"Bayan Heartfilia, ameliyat başlıyor!"

Sarışın kadın sedyeye yaklaşarak dolu gözleriyle arkadaşına baktı.
"Seni kurtaracağım Juvia, inan bana."

* * *

Lucy, arkadaşı ameliyathaneden çıkınca kendisini bekleme koltuğuna atmış, eli ile yüzünü kapatmış derin derin soluklanmaya başlamıştı.

Onu gören Natsu koşarak yanına gelmişti.
"Lucy!" Diye bağırmıştı.

Lucy elini yüzünden çekip Natsu'ya koşup sarıldı.
"Onu kurtarabildim Natsu, Gray için bunu yapabildim!"

Natsu, Lucy'nin saçlarını okşuyordu, Lucy'i sakinleştirebilmek için acısına gem vurmuştu, derin derin soluklanıyordu.
"Neden ağlıyorsun o halde?" Diye sormuştu.

"Bunu kimin yaptığını anlamak için laboratuvara bir takım şeyler gönderildi, rapor da yazanı okudum Natsu!" Demişti bu kez hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı." Juvia'ya tecavüz edilmiş!"

Natsu'nun Lucy'nin saçını okşayan eli durmuştu.
"N-ne?" Diyebildi, bir kelimeye tüm hislerini sığdırabilmişti. "N-ne?" Diye fısıldamıştı bu kez.

"Cinsel istismar yazıyordu, nakat bölgesinde yırtılma yazıyordu, o-ona.."

"Sssh," demişti Natsu, yine kendi acısını unutarak." Geçecek, atlatacağız."

* * *

• 4 Ay Sonra •

"Yemeğini yaptım Juvia, acıkınca yersin, olur mu?" Diye sormuştu Lucy.

Juvia, aylardır tek yaptığı şey olan camdan dışarıyı izlemeye devam ediyordu. Yine bir cevap vermemişti.

O günden beri tek bir cevap yoktu, gözleri hala Gray'i arıyordu. Sanki gelecekmiş gibi bekliyordu, gece elini yatağın soğuk tarafına attığında hıçkırarak ağlıyor, bazen de nöbetler geçiriyordu.
En kötüsü ise konuşmuyordu, ondan tek bir kelime çıkmıyordu...

"Biliyorum senin için çok zor ama... en azından temel kelimeleri söylesen? Mesela Evet ya da Hayır gibi." Demişti Lucy.

Juvia ise başını iki yana sallamıştı, camdan dışarıya bakmaya devam ediyordu.

"Juvia... o gelmeyecek."

Yanaklarını ıslattı kızın gözyaşları, dudaklarını birbirine bastırdı ve başını iki yana salladı.

Bağırmak istedi o an, "Gray dönecek, o beni yalnız bırakmaz!" Diye haykırmak istedi tüm dünyaya. Ama tek yaptığı dudakları arasından bir hıçkırık kaçırmasıydı.

Lucy, dolan gözlerini silerek arkadaşının yanına yaklaştı.
"Bekleme artık, senin nöbetin bitti. O..." dedi, bu cümleyi kurmaktan uzun bir süre kaçınmıştı ancak arkadaşına başka bir şekilde kabullendiremezdi.
"...o öldü."

Başını Lucy'e çevirdi, daha hızlı iki yana salladı.
Ölmedi diye bağırmak istedi, beni asla yalnız bırakmayacağını söylemişti demek istedi. Ancak tek yapabildiği başını iki yana sallamaktı.

"Evet Juvia, bunu sende biliyorsun. Bekleme, bekleme artık! Kendine ne kadar zarar veriyorsun, görmüyor musun?! Söylesene neden konuşmuyorsun? Konuşsana! Biliyorum Lucy, dönmeyecek ama bekliyorum desene!"

Juvia bu kez gözlerini yumarak ağlamaya başlamıştı.

Lucy iç çekerek arkadaşına sarıldı.
"Çok özür dilerim, psikolojik olduğunu biliyorum ancak elimde değil. Senin bülbülleri susturan sesini duymayı o kadar özledim ki... anla işte, bencillik ettim üzgünüm." Arkadaşından uzaklaşıp saçlarına bir öpücük kondurdu.
"Akşam oluyor, birazdan Natsu gelir, benim nöbetim olduğu için sabah geleceğim. Sabah görüşürüz, olur mu?"

Juvia yavaş yavaş başını salladı.

"Hoşçakal, Natsu gelene kadar kendine iyi bak."

Karga.|| Gruvia.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin