"Biraz daha iyi olması gerekiyor, öyle değil mi?" Gray, karganın başını okşayarak şefkatle kargaya bakıyordu.
Karga başını ona sürtüp minnetle gözlerini kapayıp açtı. Gray ise buna gülmüştü.
"Uçabilir misin?"Karga yattığı kuluçkadan kalktı ve oda içerisinde uçmaya çalıştı, biraz savsaklıyordu ama zoru atlatmışlardı. Bir kaç güne kalmaz Karga uçacaktı.
Karga, Gray'e bakarak ona gelmesini başıyla işaret etti. Gray evin içerisinde onu takip ettiğinde çatı katına çıkardığını gördü. Merdivenden yukarı çıkarken, Karga'nın girdiği deliğe hafif kaşlarını çatıp baktı. Kapıyı açtı ve ardından kapadı. Karga bir yere kondu ve gaklayarak başını yaptığı yuvayı gösterecek şekilde salladı. Gray gülümseyerek yuvaya yakınlaşmıştı, yuva içerisinde 3 yumurta vardı.
"Aferin kızıma! İyi iş çıkardın." Dedi ve Karga'nın başını okşadı. Karga ise başını Gray'in eline sürtüyordu."Hadi, etrafa çıkıp bir bakalım. Burada uzun süre kalamayız, onların başını derde sokarız."
Karga yumurtalarına bakmaya başlayınca Gray hüzünlü bir ifade yerleştirmişti suratına.
"Juvia, Natsu ve Lucy' nin yumurtalara çok iyi bakacağından eminim, bana güveniyor musun?"Karga kanatlarını çırpmak ile yetinmişti.
"Hadi o zaman kızım, gidiyoruz.""Yine mi?" Gray arkasını döndüğünde Natsu'yu görmeyi pek beklemiyordu, devriyesi var sanıyordu. Muhtemelen başkasına bırakmıştı.
"Evet." Demişti Gray, pelerinini düzeltirken." Yine. Ancak geleceğim."
"Bu sefer neden?"
"Henüz işimi bitirmedim çünkü."
"Biliyor musun, en iyi arkadaşının sana yalan söylüyor olması çok kötü bir his." Girdiği kapıyı kapamış, sırtını kapıya vermişti Natsu." Çünkü geri gelmeyeceksin bu sefer."
Gray yutkunmuştu.
"Bu doğru, değil mi? Aslında hepimize birer veda ederek gideceksin buradan, biz yine dönecek umuduyla seni bekleyeceğiz."
"Benim için mutlu son yok Natsu, beni beklemeniz aptallıktır. Ben öldüm, yaşamıyorum. Bana normal bir insanmışım gibi davranmayın."
"Ölüp canlanmış olman umurumuzda bile değil, gitmene bir şey diyemem ancak bir kez daha Juvia'yı yıkacaksın gidişinle ondan ayrılıp gitmeni istiyorum."
Gray kaşlarını çatmıştı.
"Ayrılmak mı? Bunu neden yapayım ki?!""Sence onu senin ölümün mü daha çok yıkar yoksa onu terk edişin mi!"
"A-ama.. yapamam."
"Eğer gerçekten onu seviyorsan onu terk edersin, yas tutacağına aşk acısı çeker ve bir gün elbet seni unutur."
"O zaman ne olacak?" Demişti gülerek Gray," sen mi gireceksin onun hayatına?"
"Haddini aşıyorsun Gray, sana daha öncede dedim ben onu eskiden seviyordum şuan sadece değer verdiğim bir kardeşim!"
"Sana inanmıyorum."
"Ben Lucy'i seviyorum, ondan başkasını sevmekte de gözüm yok seni gerzek, ben sadece Juvia'nın iyiliğini istiyorum!" Natsu, Gray'e doğru yaklaşmış ve yakasından tutmuştu. Yüzünde üzgün bir ifade vardı, üzülüyordu arkadaşı için, her ikisi için.
"Juviamyı gerçekten seviyorsan eğer ona daha fazl acı çektirme. Öldüğünde nasıl olduğunu gördün, aylarca konuşmadı Gray, yasını tuttu. Ona izin ver, yaşaması için izin ver."Gray gözünden akan yaşını silmiş, burnunu çekip Natsu'ya omuz atarak çatı katından çıkmıştı.
Karga ise arkasından uçuyordu. Onun omzuna konduğunda Karga başını Gray'in saçları arasına gömdü.
O da hangisine üzüleceğini bilemiyordu, yeni yumurtladığı yavrularını bırakmak zorunda olduğuna mı, arkadaşlarına mı?
Gray salona inip koltuğa oturduğunda Juvia ise amerikan mutfağı tarzındaki mutfakta kaseye cips falan koyuyordu. Bir tepsi de cipsleri koymuş olduğu kaseleri ve iki bardak kolayı getirmişti. Tepside bir de patlamış mısır vardı. Koltukta oturan sevgilisine gülümsemiş elinde ki tepsiyi göstermişti.
Tepsiyi masaya bırakarak Gray'in yanına oturdu.
"En son film izlediğimizde çok kötü şeyler olmuştu, en son ki film anımızın böyle kalmasını istemiyorum, o yüzden bir kaç aburcubur alıp bir film koydum, izleyelim mi?"Gray ağzını açıp konuşmaya başlayacaktı ki merdiven başındaki Natsu ile bakıştı.
Natsu başını iki yana sallayarak ona yapmamasını söylüyordu, Gray ise kalbinde hissettiği acıyla ister istemez ayrılma moduna girmişti. Juvia'ya çevirdi başını, Juvia ne olduğunu anlamaya çalışıyorken Gray bir kaç kez öksürdü ve konuya girmeye çalıştı.
"E-ehm, Juvia b-benim... benim aslında sana söylemem gereken bir şey var." Dedi."Tabii, dinliyorum sevgilim."
Genç kızın gözlerinin içine bakarak bunu söylemek çok zordu, o yüzden başını televizyona çevirdi.
"Ben..." boğazını tekrar öksürerek temizledi ve ağlamaması gerektiğini kendine tembih etti.
"Ben ayrılmak istiyorum."Juvia ise yüzündeki ifadeyi hiç bozmamıştı.
"Evden mi? Ama arkadaşlarımızla birlikte yaşıyoruz işte.""Öyle değil, değil.."
"N-nasıl?" Yavaş yavaş Juvia'nın içini bir korku kaplamaya başlamıştı.
"Ben ilişkimize bir son vermek istiyorum."
"N-ne? N-nasıl yani?" Juvia gülmeye çalışmıştı." Şaka yapıyorsun, değil mi? Şaka olmalı."
"Hayır şaka yapmıyorum, ben artık seninle birlikte olmak istemiyorum."
Juvia kendini çoktan salmıştı bile, Gray ise sevdiğinin yüzüne bile bakamıyordu.
"Sana inanmıyorum, hayır, ciddi olamazsın. Yüzüme bak, yüzüme bak Gray! Gözlerime bakarak söyle, çünkü biliyorum, biliyorum işte! Ayrılmayı istemiyorsun, biliyorum!"Gray ise sertçe ve hızlı bir hareketle Juvia'ya bakmıştı.
"İstemiyorum diyorum Juvia, anlamıyor musun? Bitsin istiyorum, seni daha fazla istemiyorum!"
Kalbi acımıştı halbuki söylerken, ancak dışardan imajını hiç bozmamıştı.Juvia ise hıçkırıklara boğulmuştu bile.
"P-peki... a-a-ama n-ne-neden?""Başkasını seviyorum, bir hayatımı zaten seninle geçirdim, geriye kalan kısıtlı zamanımı seninle harcamak istemiyorum."
"Anlıyorum." Demişti Juvia, gülümsemeye çalışarak," bizim sonumuz mutlu bitmedi, ancak umarım sizin sonunuz mutlu biter, mutlu olman için Tanrıya dua edeceğim." Koltuktan kalkarken tepsiye çarpmış, etrafa tepside ki şeyleri dökmüştü ister istemez. "Özür dilerim..." diye mırıldandı ve koşarak yukarı kattaki odasına gitti. Natsu'ya da çarpmıştı ama onunla uğraşacak durumda değildi.
Gray etrafa bakındığında bu manzarayı pek yabancılamadı. Yine aynı manzaraydı, bir film gecesi, yine patlamış mısırlar yerde... o gece de ikisi ayrı kalmak zorunda kalmıştı, şimdi ise yine aynı anı yaşamışlardı. Gray önündeki masaya tekme atmış, evin kapısını sertçe kapayarak çıkmıştı.
Yine kalpler kırılmıştı, yine birbirlerini korumaya çalışırken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karga.|| Gruvia.
Historia CortaThe Crow filminden esinlenmiştir. Efsaneye göre kargalar ölen insanların ruhunu öbür diyara taşır, ancak yarım kalan işlerini tamamlamak üzere bazılarının ruhunu ise bedenine görevi tamamlanıncaya kadar geri koyarmış. Gray Fullbuster sadece bir şan...