Juvia eve geri döndüğünde krakerlerinden birini yemeye başlamış, televizyon karşısına geçip bir film izlemeye koyulmuştu.
"CD mi yaradı acaba?" Diye sordu Lucy." Baksana, biz demeden kendisi işini halletmeye başladı."
"Bilmiyorum ancak bu halinden hiç şikayetçi değilim, umarım böyle devam eder." Diyerek gülmüştü Natsu.
Juvia, filmini izlerken uzun zaman sonra ilk defa gerçekten bir filmi izlediğini hissedebiliyordu. Normalde izlediği filmlerin hiç birini hatırlamıyordu bile, ancak şimdikini cidden izleyebiliyor anlayabiliyordu.
Lucy, bir şey almak için televizyonun önünden geçmişti.
"I-ı!" Demişti Juvia.Lucy ile Natsu şaşırarak Juvia'ya bakmıştı.
"Juvia?!" Demişti Lucy." Konuşabiliyor musun?"
Juvia başını 'şöyle böyle' dercesine salladı.
"Biraz daha konuşur musun bizim için?" Diye sormuştu Natsu.
Juvia başını iki yana salladı.
"Hadi lütfen!" Demişti Lucy.
Juvia parmağı ile susması gerektiğini işaret etti.
"Şşh." Demeyi de ihmal etmedi tabi."Şuna bak, aylar sonra konuşuyor hem de bize posta koyuyor, maymun." Demişti Natsu.
Juvia buna sırıtmıştı.
"N-natsu, b-b-benim g-g-gördüğümü..."
"Aa, e-evet, gördü gibi oldum. İkimizde delirmediğimize göre?"
"Juvia, kendine geliyorsun!" Demişti Lucy.
Juvia gözlerini devirerek, filmi izlemek istediğini filmi işaret ederek göstermişti.
"Ah, tabi tabi tabi, devam et sen zaten biz hemen buradayız aah, bize seslenebilirsin, çekinme lütfen!" Demişti Natsu heyecanla.
Lucy de gülmeye başlamıştı.
"Atlatıyoruz." Demişti."Atlatıyoruz sarışın, atlatıyoruz."
* * *
"Heey, evde hiç yemek kalmamış, en azından dondurulmuş pizza alsanız da aç kalmasak mı?" Diye sormuştu Lucy, buz dolabına bakarken.
"Tamam, ben alırım." Demişti Natsu.
Juvia başını alel acele iki yana salladı.
"Hah? Neden ki?" Diye sordu Natsu, Lucy de onlara bakıyordu.
Juvia kendini gösterip, işaret parmağı ve orta parmağı ile yürüme hareketi yaptı.
"S-sen mi gitmek istiyorsun?" Demişti Natsu.
Juvia hızla başını sallamıştı.
"Aah, şey..." Natsu, Lucy'e döndü." Bu durum hakkında ne düşünüyorsun Lucy?"
"Bence gitmeli, onu evde esir olarak tutamayız." Lucy, Juvia'ya döndü. "Ama geç kalma olur mu? Aklımız sende kalmasın, endişeleniyoruz sonra."
Juvia başını salladı ve hızla evden dışarı çıktı.
Yolda yürürken aynı zamanda dışarıyı, yolları ezberlemeye çalışıyordu. Bir çok kez geçmişti zaten bu yollardan evet ama tek başına ilk kez yürüyordu bu yolları.
Gray'in videosunu izledikten sonra ciddi değişikler göstermeye başlamıştı, belki de gerçekten Gray için yaşamalı olduğunu düşünüyordu.
Derin bir nefes alıp yürümeye devam etti. Takip ediliyor gibi hissediyordu ancak uzun zaman sonra ilk defa tek başına dışarı çıktığı için öyle hissettiğini düşündü. Bu yüzden aldırmadı.
Markete girdiğinde buzdolaplarına ilerledi ve kapağı açarak pizzalardan 3'er tane aldı. Sonrasında ise evin günlük yemek stoğunu tamamladı. Aldıkları yemeklerin her birini market arabasına atmış, kasaya doğru ilerlemeye başlamıştı.
Umuyordu ki konuşmak zorunda kalmazdı, uzun zamandır konuşmuyordu.
Kasiyer her şeyi kasadan geçirirken, Juvia ise poşete dolduruyordu.
"130Yen efendim." Dediğinde Juvia cebinden kağıt ve bir kaç bozukluk çıkartıp kasiyere uzattı.
Kasiyer parayı alıp kasaya koyunca Juvia gitse mi gitmese mi tam bilemiyordu.
Sanırım kasiyerin 'İyi günler' demesini bekleyecekti.
Kasiyer ona dönüp gülümsedi.
"İyi günler?"Juvia başını eğerek teşekkür etti ve poşetleri alarak marketten çıktı.
Yine o takip edilme hissi onu ele geçirmişti. Hızla arkasını dönmüştü, ancak bir şey görememişti. Arkasına bir süre anlamsızca baktıktan sonra tekrar önüne döndü.
Bu kez çığlık atmamak için kendini zor tuttu.
Kendinden en fazla 30 metre ötede Gray gülümseyerek ona bakıyordu. Elleri boşaldı ve elindeki poşetler bir anda yere düştü.
"GRAY!" Diye bağırmıştı Juvia, mutlulukla. O günden sonra ilk defa güldüğünü hissediyordu.
Ancak Gray tekrar ortadan kaydolmuştu.
"Hayır, hayır, hayır!" Dedi etrafına bakarken." Hayır buradaydın, gördüm buradaydın, hayır hayır!" Dedi korkuyla.Poşetleri almadan koşmaya başladı, aklında tek bir yer vardı. Tek umuduydu.
Eski evlerine tüm gücüyle koşarken, vardığında nefes nefeseydi. Umursamadı ve içeri girdi.
Salonun ortasında duran Gray, sesle birlikte Juvia'ya görünmeden tekrar kaydolmuştu.
Juvia salona girdiğinde etrafında döndü.
"Gray!" Diye bağırdı, bir umutla."Gray neredesin?!" Dedi.
Ses yoktu, hiç yoktu.
"Gördüm, seni gördüm Gray. Beni takip ediyordun değil mi? Beni merak ettin, öyle değil mi?" Hala etrafinda dönüyordu." Yalvarırım Gray, çık ortaya."
Ancak hala bir ses yoktu.
"Lütfen, lütfen bırakma beni tekrar, yapamıyorum ben sensiz, terk etme beni Gray." Demişti salonun ortasına çökerek." Ben eksik hissediyorum Gray, sen yokken tamamlanamıyorum ben, canım yanıyor Gray."
Hala kimsenin ortaya çıktığı yoktu, rüzgar uğultusu duyuluyordu sadece. Güneş ışığı hafifçe aydınlatıyordu salonu, loş bir hava yaratmıştı bu eve güneş.
Juvia başını eğdi.
"Ben delirmedim, biliyorum, seni gördüm Gray. Çünkü seni nerede görsem tanırım, seni hissediyorum hâlâ buradasın değil mi Gray?" Diye sormuştu boş salona.Tekrar ağlamaya başlamıştı.
"Hani her zaman yanımdaydın! Yalan mı söyledin?" Dedi, eliyle gözlerini siliyordu."Hayır, söylemedim."
Juvia kas katı kesilmişti. Yavaşça arkasına döndü. Gray, gülümseyerek sevgilisine bakıyordu.
"Her zaman yanındayım sevgilim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karga.|| Gruvia.
Short StoryThe Crow filminden esinlenmiştir. Efsaneye göre kargalar ölen insanların ruhunu öbür diyara taşır, ancak yarım kalan işlerini tamamlamak üzere bazılarının ruhunu ise bedenine görevi tamamlanıncaya kadar geri koyarmış. Gray Fullbuster sadece bir şan...