0.6

215 27 29
                                    

Juvia koşarak sevgilisine sarıldı. Daha öncekilere benzemiyordu bu kez, cidden hissediyordu Juvia. Teninin altındaki o adamı hissediyordu, onun varlığını hissediyordu.
"Seni çok özledim ben." Demişti, sımsıkı sarılıyordu. Sanki birisi onu ondan alacakmış gibiydi.

"Ben de seni çok özledim Mavi." Başının üstüne bir öpücük kondurmuştu Gray." Deli gibi özledim hemde."

"Yanımdasın değil mi? Gitmeyeceksin değil mi?" Diye sormuştu Juvia. Göz pınarlarından yaşlar akarken sesindeki umut inanılmazdı.

"Cevabı belirsiz bir soru bu Mavi, fazla kalamam, ancak ne zaman gideceğimi de bilmiyorum."

"Bu da ne demek?" Diye sormuştu Juvia, sesinde ciddi bir merak vardı.

"Boşver..." diyip Juvia'yı kendine biraz daha bastırmıştı Gray." Sensiz ben de eksiktim, Juvia."

Juvia başını kaldırıp gülümseyerek Gray'e baktı. Gray de sevgilisine tebessüm ederek dudaklarına bir öpücük kondurmuştu. Ancak sonradan Gray bunu kendine yeterli görmemişti, tekrar öptü sevgilisini. Daha uzundu bu sefer ki, özlem vardı öpücüğünde, sevgi vardı, huzur vardı.

Juvia dudaklarını araladı ve sevgilisinin dilini misafir etti ağzında. Yine utanıyordu, ancak kaybetme duygusu daha baskındı.

Gray geri çekilerek alnını Juvia'nın alnına dayadı.
"Özür dilerim, her şey için."

"Hayır, dileme... sen bir şey yapmadın ki hem!"

"Başımıza gelenler... mutlu olmaya devam edebilirdik."

Juvia gülümsedi.
"Ben şuan da mutluyum Gray, sen buradasın, yaşıyorsun. Bu bana yetiyor, artıyor bile."

"B-benim demek istediğim, bunlar yaşanmamış olabilirdi..." Juvia'ya fazla ağırlık verdiğinden birlikte yavaşça yere çökmüşlerdi.
"Sana dokunamazlardı, üzgünüm, engelleyemedim, özür dilerim!" Demişti ağlayarak Gray." Çok özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim!"

Juvia başını hızla iki yana salladı.
"H-hayır Gray, öyle deme, şuanda birlikteyiz ve önemli olan da bu değil mi? Biz yine birbirimizi bulduk."

"Juvia ben yarım kalan işimi tamamlamalıyım."

"Nedir o?"

"Sana söyleyemem, üzgünüm."

"N-neden ki? Güvenmiyor musun bana?"

"O nasıl söz! Elbette hayır, bu hayatta en çok güvendiğim insansın. Bu yüzden seni güvende tutmaya çalışıyorum ya."

"Yine beni bırakıp gideceksin, öyle değil mi?" Demişti Juvia, üzüntüyle." Yine acı çekeceğim, değil mi?"

"Hayır, ben her zaman burada olacağım." Diyerek elini Juvia'nın kalbine koymuştu Gray." Beni sevdiğin sürece orada daima seni sayıklıyor olacağım."

"Ama gidiyorsun."

"Sende bir gün geleceksin benimle."

"Nereye?"

"Zamanı gelince öğreneceksin."

*   *   *

Gray, Juvia'dan ayrıldıktan sonra kendini boşlukta hissediyordu, ancak yapacağı başka bir şey olmadığını da biliyordu.

Yanındaki Karga'ya bakıp gözlerini devirdi.
"Tamam, evet biliyorum karşısına çıkmamalıydım, ancak beni anlamalısın, onu üzgün görmeye dayanamıyorum."

Karga sadece ona bakıyordu.
"Ona evlenme teklifi etmiştim." Diyerek gerindi Gray." Amacım doğum gününde ona izletmekti, ancak yanlış bir CD'yi koymamla cidden bir film izlerken bulduk kendimizi. Zaten sonrasında olaylar gelişti." Yumruğunu sertçe sıkmıştı." Hepsini geberteceğim."

Karga gaklayarak uçmaya başladı, nereyi görse aynı şekilde Gray de görebiliyordu.

Karga, adamlardan birini gördüğünde Gray'in yanına geri uçmuştu. 'Beni takip et' dercesine uçuyordu, Gray ise peşine takılmıştı.

Bir duvar ile karşı karşıya kalınca, önce birine sonra diğerine zıplayarak duvara tırmanabilmişti. Ancak tek bir sıkıntı vardı ki, yükseklik çok fazlaydı.

Karga, çoktan karşıya uçmuş Gray'e bakıyordu.
"Juvia için, öyle değil mi?" Diyerek tekrar gerindi ve diğer binadaki kenarliğa atlatı. Düşecek gibi olmuştu, ancak son anda tutunabilmiş kendini yukarı çekebilmişti. Karga'ya döndü.
"Hadi gidelim."

Bazen binadan binaya atlamak zorunda kalıyordu, ancak olsundu. Kendini ara sokaklardaki bir çöp konteynırına attı, kapağı kapalı olduğu için şanslıydı.

Sarhoş adam gürültülü sesle irkildi, 2 adım geri çekildi. Gray, konteynıra hiç düşmemiş gibi geri kalkınca adam kendine yeni bir eğlence bulduğunu düşünerek gülmüştü.

"Vo-vo-voah! Seni hatırlıyorum!" Dedi, gülerek adam." Sen şu camdan attığımız adamsın, nasıl hâlâ yaşayabiliyorsun adamım!?"

Gray yavaşça adama doğru yakınlaştı. Elini adamın boynuna götürdü ve sıktı.

"Beni hâlâ hatırlıyor olman ne kadar iyi, o halde neden öleceğini de biliyorsun."

Adam hâlâ deli gibi gülüyordu.
"Bak bende ne var!" Dedi, zor konuşmuştu ancak Gray onu anlamıştı.
Gray'in karnına ateş ettiğinde Gray geriye doğru savrulmuştu.

Adam ise gülerek Gray'e bakıyordu.
"Siktir, resmen 2 kez aynı adamı öldürüyorum bu harika!"

Gray gülerek adama baktı, adamın ise gözleri Gray'in iyileşmekte olan karnındaydı.
"S-siktir! Kes şunu, bunu nasıl yapıyorsun kes şunu!"

"I-ı, öldürme sırası bende."

Adam koşarak kaçmaya başlamıştı. Ancak kafasına yediği bıçakla ağaca çakılmıştı. Bilincini yitiren adam, yavaş yavaş düşmeye başlayınca ise çenesine kadar uzun bir yara açılmıştı. Sonrasında ise yere yapıştı.

Gray yavaşça yanına yaklaştı ve ayağı ile adamı dürttü. Karga'ya baktı, Karga gaklayınca, Gray eğilerek adamın nabzını kontrol etti.

Öldüğü zaten kesindi, ancak işini şansa bırakamazdı.

Ayağa kalkıp sertçe tekme attı cesede.
"Ölmüş piç kurusu."

Uzun pelerininin iç cebinden siyah spreyini çıkardı. Cesedin kanının sıçradığı duvara kocaman bir Karga figürü çizdi.
"Gidelim."

* * *
"Son dakika haberleri ile karşınızdayız sayın seyirciler, her yıl kutlandığı gibi bu yıl da kutlanan Cadılar Bayramı bir kurban daha aldı. Mortal Mafyasına üye olan birisinin cesedi ara sokaklarda bulunurken, katille ilgili herhangi bir bulguya rastlanmadı. Tek bilinen cesedinin yanına işaret olarak Karga çizmesiydi."

"Cadılar Bayramı bir kurban daha almış, ha?" Demişti Lucy, Juvia'ya.

Juvia başını salladı.

"Natsu olay yerine gidiyordu, bu günde bu işi ona vermeleri çok büyük haksızlık."

Juvia ile Lucy, haberleri izlemeye devam ediyordu.

Juvia derin bir nefes aldı, yapacaktı.
"Ö-ölen birinin tekrar dirilme olasılığı var mı?"

"Mahşerde elbette." Diyerek gülmüştü Lucy. Sonrasında Juvia'ya dönerek şaşkınlıkla bakmıştı." S-sen k-k-konuştun!"

Karga.|| Gruvia.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin