Adsız Bölüm 27

10 2 0
                                    


Sokaklarda amaçsız dolaşırken, insanların sorgusuz itaat etmesine içimden kızsam da, kırmızının dağ evinde anlattıkları tekrar aklımın renkli bölümlerinde görüntüler halinde gözümün önünde canlanmaya başladı.

(_Anlamıyorsun beni, yıkanmış ve programlanmış bir beyinden de bu kadarı beklenir..

_Anlat o zaman kırmızı detaylı anlat, yıkanmış beynimin anlayacağı şekilde anlat

_Bir düşün , insanlar aç gözlülük ve bencinlikte tamamen yoldan çıkmıştı, hırsızlıklar , kanunsuzluklar , cinayet ve tecavüzler, ve kaynakları tükenmek üzere olan yaşamın son anlarının olduğunu hissettiren bir dünya.Artık kaçış planlanırken uygun bir gezegen aranırken, bir şans, o şans ne kadar kötü bir sona ulaşsa da kabul etmekten başka şansı olmayan bir grup insan. Asder o zamanlarda dünyamız için tek şans görünüyordu.)

Kolumdan tutup duvarın kenarına çeken sert eller , bulanık düşüncelerimden sıyrılıp karşımdaki gözlere bakmama sebep oldu. O kadar çok korktum ki yüzün sahibini idrak etmem bir kaç saniyemi aldı.Bu kırmızıydı, insanı bunalıma sokan sırıtmasıyla yüzünü tamamen yüzüme yaklaştırmış ,işaret parmağıyla dudaklarıma bastırıyordu.Bu konuşmamam için bir uyarıydı ama neden?.Burnu burnuma deyerken sol eliyle belimi sıkıca kavrayıp vucudunu benim vucuduma bastırarak bir beden gibi görünmemize sebep oluyordu.

Bir kaç dakika o halde kımıldamadan kaldık yolun yan tarafında ayak sesleri ve koşturma sesleri geliyordu. Sesler azaldığı anda kırmızı elini belimden çekip parmaklarını sol elimin parmaklarına sıkıca doladı ve çekiştirerek koşmaya başladık. İki sokak durmadan koştuk ve büyük bir tabelayla ayrılan patika yola benzer , sağ taraftaki yola saptık.

Yol ağaçlarla doluydu , her ayrımda sağa ve sola saptık , konuşmadan , korku içindeki bu koşturma yön duygumun tamamen kaybolmasına sebep oldu.Güvenmediğim bir adamın elini sıkıca tutup koşuyordum, ve aklımda saçmalığın son noktası yaşanıyordu -- sarı--- aklımda, gözlerimde dolanıp , kendini yine olmadık bir anda hatırlatıyordu.

Uzun bir koşudan sonra kırmızı bir ağacın kenarında durdu ve tekrar elini belime sıkıca sarıp.

_Beni özledin demi?

O kadar afalladım ki bir şey söylemeye harcayacak enerjim yoktu, ciğerlerim havayla dolmuştu , ama yinede boğuluyormuş gibi göğüs kafesimi parçalarcasına ciğerlerime nefes doldurmaya devam ettim. Biraz soluklandıktan sonra kırmızıyı elimle kendimden uzaklaştırdım ve neler oldugunu anlatması için ona son bir şans verdim. Ya bu sefer neler döndüğünü ikna edici bir dille anlatacaktı yada bu ormandan ikimizden biri canlı çıkacaktı....

Aşk-ı  MechurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin