-Bölüm 7-

148 22 5
                                    

Sevgili telefon arkadaşımla sürekli konuşuyorduk. Ben ona her şeyimi anlatıyordum, o bana hiçbir şeyini... Ben onunla tüm hayatımı paylaşmışken, Barış ve babam hariç, o karşımda sır küpü gibiydi.

“Nasılsın?”

“İyiyim, sen?”

“Aynı…”

Onun konuşması her zaman aynı yerinde biterken, bu kısımdan sonra dinleme görevini üstleniyordu. 

“Aynı…”

Tek cevabı buydu ama ben bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyordum. Aynı, diyordu ama ben daha önce nasıldı, bilmiyordum. Kısacası iyi mi yoksa kötü mü; bunu dahi bilmiyordum.

“Merhaba, bayan!”

“Merhaba, bayım!” diye konuşmaya başladığımızda yüzüme bir gülümseme konmuştu.

"Görüşmeyeli neler yaptın?"

"Yemek yedim."

"Tüm o zamanda yaptığın tek şey, yemek yemek mi oldu?"

"Görüşmeyeli bir saat oldu." dedikten sonra karşı taraftan ses gelmemişti. Bu yüzden konuşmaya devam ettim.

"Sen ne yaptın?"

"Aynı şeyler..." dediğinde bu sefer konuşmasını bitirmesine izin vermeyecektim. 

"...ve bilinmeyen adamın konuşması biter. Hadi ama, farklı kelimeler kullanmayı dene! Televizyon izledim, müzik dinledim, kitap okudum...bunun gibi şeyler... Hakkında bildiğim tek şey, her gün aynı şeyi yaptığın. Ama ne yaptığın konusunda hiçbir fikrim yok."

"Ne demek bu şimdi?"

"Açılmamış kutu gibisin; içinde ne var, bilmiyorum. Açmaya çalışıyorum ama ne kadar uğraşsam, kilidini kıramıyorum. Benim hakkımda çok şey biliyorsun ama sana karşı aynı şey benim için geçerli değil."

"Bana güveniyor musun?" diye sorduğunda cevabını bir türlü bulamadım. Bilmiyordum. Güvenmeli miyim, onu dahi bilmiyordum. Bir süre sonra toparlandım ve tekrar konuşmaya başladım.

"Bak, demek istediğim bu değil! Sadece..."

"Güveniyor musun, güvenmiyor musun?" diye sözümü kestiğinde, çok geçmeden cevabımı verdim.

"Bilmiyorum, tamam mı? Bilmiyorum. Bana bir şeyler anlat! Kimsin? Ne seversin? Kaç yaşındasın? Bugün neler yaptın? Hepsi cevaplanmak için beynimde bekliyor." 

Bir süre konuşmasını bekledim ama duyulan tek şey, derin nefesiydi.

"Bana bir şey söyle!" dediğimde nefesi daha derin ve daha hissedilirdi. Nefesini tekrar duyduğumda konuşmaya devam ettim. "Bana kendin hakkında bir şey söyle! İsimler önemsiz! Bana kim olduğunu söyle!"

Yine tüm sessizlik içinde duyulan nefesi, burada olduğunu belirtiyordu. Konuşması için hala bekliyordum ama cevap yoktu. Artık bu kadardı. Bu işi başlatan bendim ve bitiren de ben olmalıydım.

"Korkarım; bu son konuşmamızdı, bayım. Hoşçakal!"

...Ve ben son olduğuna inandığım konuşmamızı bitirmiştim.

***

Güne başlar başlamaz, kendimi kitapçıda bulmuştum. Buraya ne ara geldim, hiç bir fikrim yoktu. Sadece zaman bensiz ilerliyordu ve ben ona yetiştiğimde, ani bir boşlukla karşılaşıyordum.

İki gündür, telefon arkadaşımla konuşmuyor; Barış'ı da görmüyordum. Annem şu aralar, sürekli tedirgindi. Hazal ise benden bir şey saklıyordu. Bana gelirsek, ev ve iş arasında sıkışıp kalmıştım. 

-NUMARA-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin