Bölüm 11: Kurt klanı (ZÖA #2)

204 39 40
                                    


"Siyah saç ak defterle geldin, ak saç siyah defterle gidiyorsun...!"

(Sagopa kajmer--Gördüklerime inanmam gerek)

--

Enah'dan..

--

Annabell'i yerleştirdikten sonra ona teyzemin bıraktığı yemeklerden koymuştum ve karşısına kendi tabağımı alarak oturmuştum

"Konuşmayı kim başlatır?" Diye sorduktan sonra kıkırdamıştım ve o da çorbasından bir yudum alarak kıkırdamıştı

"Ben başlayayım o zaman, buradaki sembol şeytan çıkarma veya çağırma ayinleri için yapılır. Sen cadı mısın?" Sorduğuna o da inanmamıştı ama yine de merakı onu boş bırakmamıştı. Biraz düşündükten sonra cevap vermiştim

"Teyzemler tanrıya inanmıyorlar, o yüzden böyle bir şekil çizdiler. Ama bu sembol dünkü dolunayı karşılama ritüeli içindi, temizlemesi de bana kaldı zaten."

"Anladım..pekii o çocuğu ne zamandır tanıyorsun?"

"Kimi? Era'yı mı?" Kafasını sallayarak onaylamıştı

"Hıhım."

"İki ay olmuştur muhtemelen, ikinci dönemin başında geldi ve biz nisan ayındayız, Neden sormuştun bu arada?"

"O çocuğu kısa bir sürede nasıl tanıdın ann-ay aman elisab-aman! Konuşamıyorum ay! Enah?"

Söyledikleri beni güldürse de neden bana sürekli anne demek istiyordu? Bu düşünce iyice büyüdüğünde karnım ağrımaya başlamıştı!

"Of! Karnıma keskin bi sancı girdi, aah..sanırım kusacağım." Can havliyle karnımdaki sancıyla tuvalete gitmiştim. Kızın sorusunu yarım bırakmıştım ama karnımdaki keskin sancı onu düşünmemi engelliyordu. Kusmakla kusmamak arası bir his yaşarken annabell yanımda bitmişti, ben kusmak için kendimi zorlarken annabell bana

"Kusmak için kendini zorlama, asıl sorun kusacak olmanda değil." Demişti başımı yukarı kaldırıp gözlerime bakarak

"P-peki sorunum ne?"

"Şey..bunun için emin olmam lazım. Nasıl hissediyorsun şuan?" Bu benim ne kadar sevmediğim soru olsa da biraz hissetmeye çalışmıştım

"Sanki karşıma biri çıksa onu öldürecek kadar sinirliyim, ama aynı zamanda birinin üstüne atlayıp beni altına almasını isteyecek kadar da istekliyim...ay...b-bana ne oluyor böyle ya!?" Annabell, sorunu anlamış gibi başını yavaşça yukarı aşağı sallarken konuşmaya girmişti, ben de tuvaletten zorla çıkıp koltuğa oturmuştum

"Nasıl söylesem bilmiyorum ama..sanırım sen regl olmuşsun canım."

"Regl mi? O ne ya?"

"Cidden reglin ne olduğunu bilmiyor musun?"

"Ben bilimsel konuşmayı sevmem annabell..b-bir saniye! O kan mı?"

Altıma baktığımda yeni giydiğim pembe pijamamı koyulaştıran ufak  kırmızı damlacıklar görmüştüm. Annabell sesi titreyerek sakinleştirmeye çalışmıştı

"Enah, sakin ol, bu kan senin içinde olan pis kan. Ben sana yeni pijama getireyim, sen burada bekle."

"Bu halde bir yere gidemem ki zaten. Kanın ıslaklığı beni huylandırıyor ve sancıdan hiçbir yere hareket edemiyorum." Demiştim üzgün bir şekilde. O da bana bir anlık baktığında sarı-siyah saçları havaya doğru kalkarak koşmaya başlamıştı, banshee'nin yokluğunda sırf insan olmakla kalmıyordum, insanların hastalıklarına bile yakalanabiliyordum. Annabell'in dediğine göre, regl da olabiliyorum. Annabell elinde twetty'li pijamamla geldiğinde ben kanı temizlemeye çalışıyordum fakat yaymaktan başka bir şey olmuyordu, annabell'den pijamamı aldığımda o dışarı çıkmıştı. Ben de komple altımı çıkararak yeni iç çamaşırlar alarak değiştirdiğimde salona geçip ne kadar soğumuş olsa da çorbamı içmeye çalışmıştım. O da bana dönerek açıklama yapmıştı, ne de olsa kız ölüm perisi olup sonradan insan olduğumu bilmiyordu

Lunar Kiss (Negatif Öpücük)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin