"Neden bu elveda..."
---
Elisabeth'den...
---
"Değer verdiğim insanların gitmesine izin vermeyeceğim..." Peki sen neredesin sevgilim...kendimi bile sevmeme neden olan sen, şimdi neredesin...neden hiçbir açıklama yapmadan gittin...öğrenci olmana rağmen nasıl bir iş için çağırdılar seni, hangi insanlara bulaştın sen...tüm geceyi çatıda geçirmiştim, belki erayhus gelir de en azından onunla konuşurum diye ama o da gelmemişti...zaten sen gittiğinde o da gelmiyordu...belki de o sensindir, kalbin her insanın içinde iyilik olduğunu göstermeye çalıştığı için sürekli ölüyorsundur yada canın acıyordur...belki de hep bir melektin ama bana gözüktün bitanem...her gün içimdeki acıyla uyanıyordum ama seni gördüğümde bu acı yok oluyordu, şimdi yoksun...sessizce kalkıp kahvaltıyı hazırlamıştım, bugün alice ile buluşup biraz konuşacaktım. Yani onun henüz haberi olmasa bile. Bridgette yeni uyandığında saçı başı dağınık ve bana mahmur gözlerle bakıyordu...hoş, hiç uyumamış olan bana bakılırsa ona göre çok dinç ve gözlerim yorgun değildi. Banshee'ler uyumasa bile etki etmiyordu. Şaşkınlığıyla sormuştu
"Ne kadar da...erken uyanmışsın?" Haklıydı da, saat sabahın dokuzuydu
"Uyku tutmadı ya, bende kahvaltıyı hazırlayayım dedim."
"Git biraz uyu istersen, hiç uyumadın sanırım."
"Uykuya ihtiyacım yok...sevgiye ihtiyacım var." Afallamıştı, kim olsa afallardı
"N-ne gibi?" Boş gözlerle bakıyordum, hevesim kalmamıştı
"O gitti...işim var dedi ama bir öğrencinin nasıl bir işi olabilir ki bridgette?"
"Kim gitti?" Ah doğru ya, onlar cehennem boyutunu unutmuştu ve dolayısıyla kimi kurtardığını da
"Sevgilim...hiçbir işi olmamasına rağmen gitti bir anda."
"Anladım...o zaman biraz nefes almaya ne dersin?"
"Alice'in yanına gidecektim, istersen sende gel kız kıza takılırız."
"Olur, hadi gidelim!" Ben halsizce kıkırdarken ikimizde kahvaltı etmeye başlamıştık, etrafa sessizlik hakimdi ama teyzemlerin çoktan kalkması lazımdı bir terslik vardı. Son zeytini de ağzıma attıktan sonra dışarı çıkmıştım ama kumral saçlı, kahverengi gözlü, iri yapılı bir polisin aniden önüme çıkıp maske vermesiyle istemsiz çığlık atmıştım
"Noluyor be?!"
"Virüs yüzünden maske takmalısınız hanımefendi, Kendi sağlığınız ve başkalarının sağlığı için."
"Ah, doğru ya unutmuşum özür dilerim. Kolay gelsin size." Polis kafasıyla teşekkür ettikten sonra uzaklaşmıştı ve bende maskeyle kalmıştım. Bridgette de vermişti, alice'in evine geldiğimizde bridgette'i alice alarak yukarı çıkmıştı tam bende çıkacaktım ki yeşil gözleriyle annesi durdurmuştu
"Nasıl hissediyorsun?" Agh! Bu soruyu sormak zorundalar mıydı?! HİSSETMİYORDUM!
"Hissedemiyorum."
"Neden?"
"Hissedebilsem söylerdim." Zayıf şekilde gülümsemişti
"Aşk acısı çekiyorsun."
"Hayır...ben aşık değilim."
"Gözlerin öyle demiyor ama?" Gözlerim doluyordu, dolmasa şaşardım!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lunar Kiss (Negatif Öpücük)
FantasyBanshee, gecenin öfkesi ve enah. 3 kimlik arasına sıkışmış ölüm perisi bir kız... Era, kristal kanat ve erayhus. 3 kimlik arasına sıkışmış bir sağlık tanrısı.. Kötülüğün pençesinde sıkışmış bir kızı iyileştirmeye çalışan oğlan başarılı olacak mıydı...