Loki hala gözlerinden ateşler saçarak Astrid'e bakıyordu. Kahretsin diye geçirdi içinden. Düşündüğüm şey tam olarak düşündüğüm gibi değil ve o bunu biliyor. Lady Sigyn endişeli gözlerle bakıyordu ikisine. Valgard'ın ne düşündüğü ise belli değildi.
Astrid oturduğu yerden kalkmadı. Düşüncelerini Loki'ye yoğunlaştırdı. Beni duyabildiğini biliyorum. Ama burada konuşabileceğimizi sanmıyorum. Yemekten sonra konuşabiliriz diye düşündü. Tanrının onu gerçekten duyup duymadığını ya da sürekli olarak düşüncelerini dinleyip dinlemediğini bilmiyordu. Ama Loki anlamış olmalıydı ki yerinden kalktı ve çıkışa yöneldi. Kapıya yaklaştığında Astrid'e bakmadan ''Bahçede olacağım'' diye gürledi.
Loki çıktıktan sonra Astrid hala endişeliydi. Gözlerini tabağına dikerek yemek yemeğe çalıştı ama üzerine dikilmiş olan gözleri hissedebiliyordu. Neyse ki kimse bir şey sormadı. Loki'nin olağan hallerinden biriydi belki de. Tanrının öfkesinin sebebini merak ediyordu. Gördüğünde bir yanlışlık olmalıydı. İçerideki adam Loki değildi muhakkak. Lady Sigyn kiminle birlikteydi peki? Kahretsin. Bunu yapmayı bir an önce bırakmalıyım. Kitap okumak, yapılacak en iyi şey kitap okumak...
Yemeğini bitirdiğinde izin isteyerek salondan ayrıldı. Tanrının yanına gitmeye pek hevesi yoktu. Geldiği ilk günden onu kızdıracak bir şey yapmıştı. Bu dilek dileme işi sarhoşken yapılacak bir şey değilmiş diye düşünüyordu bahçeye çıkarken.
Loki'yi bahçenin derinliklerinde, bir süs havuzunun yanında dikilirken buldu. Ellerini arkasında birleştirmişti ve dalgın gözlerle havuza bakıyordu. Astrid'in geldiğini fark etmişe benzemiyordu. Tanrının uzun silueti yerde koyu bir gölge oluşturuyordu. Astrid, Loki'nin böyle görünmesinden memnundu. Yüzü usta bir heykeltıraşın elinden çıkmışçasına kusursuz görünüyordu. Parmaklarını bu kusursuz yüzde dolaştırdığını hayal etti bir an.
''Düşüncelerine hakim olamıyorsun. Bunu yapmayı zamanla öğreneceksin.'' Tanrı Astrid'e doğru yürümeye başlamıştı. Aralarında bir karış mesafe kalacak şekilde Astrid'e yaklaştı. Tanrı gözlerine bakabilmek için yüzünü Astrid'in o kadar yakınına getirmişti ki nefesini hissedebiliyordu Astrid. ''Şimdi bana yemek masasında aklından geçeni açıklamanı istiyorum. İstersen konuşma sadece o anı aklında canlandır. Hiç bir şeyi atlamanı istemiyorum.''
Astrid'in gözleri Loki'nin dudaklarına kilitlenmiş bir şekilde kalakalmıştı. Yapması gerekeni biliyordu. Gözlerini kapadı ve o anı tekrar canlandırdı gözlerinde. Sesleri duyuşunu, kapıya yaklaşmasını, öpücük seslerini, Lady Sigyn'i ve hafif dağılmış sarı saçlarını düşündü. Ardından uzaklaşmak isterken Tanrı ile olan karşılaşmasını da düşündüğünü fark etti. Nabzı hızlanmaya başlamıştı.
Gözlerini tekrar açtığında Loki hala yüzüne son derece yakın duruyordu. Ama bu sefer Tanrının gözleri kapalıydı. Yüzünde Astrid'in tanımlayamadığı bir ifade vardı. Astrid ellerini uzatıp ona dokunmamak için kendini zor tutuyordu ki Tanrı gözlerini açıverdi. Ellerini uzatarak Astrid'in yanağını okşadı ve kulağına doğru eğilerek ''Sana öğreteceğim'' dedi. Sonra ani bir hareketle geri çekildi ve son bir kez daha Astrid'e bakıp bahçeden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost & Damned / Kayıp ve Lanetli (Loki FanFiction)
FanfictionYağmurlar kara döndüğünde, Toprak buzdan örtüsünü örttüğünde, Gözlerinden süzülen yaşlar buzdan kristallere döndüğünde, Dokunuşumun şehveti ile titreyecek, Ve artık geri dönüşün olmadığını bileceksin...