Astrid büyükbabasının sesini duyduğunda oldukça heyecanlanmıştı. Burada ne arıyordu? Nasıl gelmişti? Loki'ye düğünden önce büyükbabasını davet edip edemeyeceğini soran bir not yollamıştı. Gelen cevapta bunun mümkün olmadığı yazıyordu. Ama işte düğün gününün gecesiydi ve büyükbabası buradaydı. Astrid düğüne davet edilmediği için kızgın olabileceğini düşünüyordu. Ama büyükbabasının sesi kızgın değil de daha çok endişeli gibi çıkıyordu.
Tanrı'yı ve Unn'u arkasında bırakarak dairenin oturma odası kısmına geçip, büyükbabasının yanına geldi Astrid. Endişeli gözlerle bakıyordu yaşlı adam. Arkasını dönüp şöminede yanan odunları izledi bir süre. Astrid ise alelacele üstüne geçirdiği sabahlığı düzeltip koltuklardan birine oturmuştu. ''Büyükbaba, neler oluyor?'' diye sormaya cesaret ettiğinde aradan sessiz bir dakika geçmişti neredeyse.
''Sana sürekli kötü haberler vermekten yoruldum, Astrid. Bu söyleyeceklerim de pek hoş değil.''
Astrid oturduğu koltukta biraz daha büzüşmüştü sanki.
''Düğün tamamlandı mı?, yani tüm gereklilikleri yerine getirdiniz mi?''
Astrid, büyükbabasının arkasının hala dönük olmasından son derece memnundu çünkü tam şu an da büyük ihtimalle kıpkırmızı olmuştu.
''Hayır büyükbaba, aslında biz tam...''
''Güzel, tam vaktinde gelmişim. Seni bu zorunluluktan kurtarmaya geldim Astrid. İstemediğin hiç bir şeyi yapmak zorunda kalmayacaksın.''
Büyükbaba Magnus şimdi gelip Astrid'in yanına oturmuş ve ellerini kendi ellerinin arasına almıştı.
''Beni Anlıyorsun değil mi Astrid?, Artık o adamla evli kalmak zorunda kalmayacaksın. Yapmaya çalıştığım bir şey var ve eğer yapabilirsem ki yapacağım, seni yanımda götürebileceğim. Tek yapman gereken ondan biraz daha uzak durmak.''
Astrid arkalarında bir ayak sesi duyunca ellerini büyükbabasının ellerinden çekmiş ve ayağa kalkmıştı. Gelen Loki'ydi. Astrid, Tanrı'nın tüm konuşmalarını duyduğuna emindi. Gözlerinden okuyabiliyordu bunu. İkisine de bakıp hiç bir şey söylemeden odadan çıkıp gidince Astrid kendini olabilecek en kötü ruh hali içinde buluvermişti. Canı yanmıştı tek kelime ile. Beni bırakıp gitti diye düşünüyordu. Benimle tek kelime bile konuşmadan çekip gitti.
Astrid her an ağlayacakmış gibi hissediyordu. Büyükbabası konuşmaya başladığında içinden bağırıp çenesini kapamasını ve onları rahat bırakmasını söylemek geliyordu ama hiç birini yapamadı.
''Gitmesine sevindim. Dediğim gibi ondan uzak dur. Çok kısa bir süre sonra burada kalman bile gerekmeyecek. Seni buradan kurtaracağım.''
Astrid nefesinin kesildiğini hissediyordu. Göğsüne öbeklenen bir şeyler soluk almasını güçleştiriyordu. Büyükbabası daha önce hiç olmadığı kadar zalim görünüyordu gözüne. Gözlerimden anlayamıyor musun büyükbaba? Onunla olmak istediğimi göremiyor musun? diye bağırmak, çığlık atmak istiyordu. Ama sesi çıkmıyordu. Astrid konuşmaya çabaladıkça nefesinin ses çıkarmaya yetecek kadar ciğerlerinden çıkmadığını fark etti. Panik bir halde ellerini boğazına götürdü. Şimdi kalbi delicesine çarpıyor, ölüm korkusuyla dolmuş beyni doğru düzgün düşünmesini engelliyordu. Arkasından gelen kısık kahkaha sesiyle paniği birbirine karıştı. Yardım istemek için büyükbabasına doğru döndüğünde gördüğü şey beklediği gibi değildi. Tanrı Odin kötücül pırıltılar saçan tek gözünü Astrid'e dikmiş bakmaktaydı. Üzerinde düğünde giydiği kıyafetleri vardı hala. Sol elinde yere dayadığı asası ile tıpkı daha önce gördüğü gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost & Damned / Kayıp ve Lanetli (Loki FanFiction)
FanfictionYağmurlar kara döndüğünde, Toprak buzdan örtüsünü örttüğünde, Gözlerinden süzülen yaşlar buzdan kristallere döndüğünde, Dokunuşumun şehveti ile titreyecek, Ve artık geri dönüşün olmadığını bileceksin...