Şaşkınlıkla yüzüne bakmaya devam ederken içten gülümsemesi yerini buruk bir tebessüme bıraktı.
Kolumdan çekip bana aniden sarıldığında tıpkı babam gibi koktuğunu anlamıştım.Üzerinden yıllar geçmiş olsa da babamın ve annemin kokusunu asla unutmazdım.
Ve bu kokuyu çok iyi tanıyordum."Senin nerede olduğunu söylememeleri çok kötüydü." Deyip uzaklaştığımızda yüzüme baktı ve gururla bakmaya devam etti.
"Sen hep düşündüğümden daha yakışıklı olmuşsun Zayn.""N-neden beni sana göstermediler?" Dediğimde iç çekti. Beni geniş ve süslü kanepeye oturttuğunda gözlerimi gözlerinden alamıyordum.
Karşımda babam vardı, onun amcam olduğunu söylemeleri saçmaydı.
İki kardeş birbirine nasıl bu kadar benzeyebilirdi? İkiz olmadıklarını biliyordum. Babamdan üç yaş küçük olması gerekiyordu.Yanıma oturup gülümsemeye devam ederken birinin kalp atışlarının sesiyle kapıya doğru döndük.
Benim kalbimde aynı şekilde atmaya başladığında yutkundum.O bir Malikti. Acaba anlar mıydı?
Amcam Zadoc Malik'in bakışları bir kapı birde benim aramda gezip giderken kapı tıklatıldı."Gir." Gür sesiyle tekrar bağırdığında bu sesin altından bir şey çıkacağından adım gibi emindim.
Zelene başı önde kapıdan içeri girdiğinde Amcam kaskatı kesilmiş gibiydi.
Şaşkınlıkla Zelene'ye bakarken Zelene yutkunarak konuşmaya çalıştı."K-kralım b-beni çağırmışsınız."
Amcam'ın şaşkınlık içeren ifadesi biraz yumuşadığında konuştu.
"Sen Alex'in kızıydın öyle değil mi?" Dediğinde hızla yüzümü Zelene'ye çevirdim.Bana bakıp gülümsediğinde bu gülümsemenin içten olmadığını görebiliyordum.
"Sen? Bana bunu neden söylemedin?"
Zelene rahatsızca kıpırdandığında amcam konuşmaya başladı.
"Teşekkürler Zelene. Ona anlatmışsındır her şeyi. En azından ben öyle umuyorum?" Deyip sorar gibi konuştu ve tek kaşını kaldırdı."Bildiklerimin hepsini anlattım Kralım."
"Çok güzel. Sevgili yeğenim." Bana döndüğünde mutluluğunu gözlerinden okumak mümkündü.
"Seninle akşam yemeğinde bir araya geleceğiz. Şimdi bize Zelene ile biraz yalnız bırak." Dediğinde başımı salladım.
Zelene'nin kalp atışları her geçen saniye biraz daha artıyordu.
Anlamsız bakışlarla odadan çıktığımda kapı şiddetli bir şekilde arkamdan kapandı.
Kendimi kovulmuş gibi hissetmiştim lanet olsun.Yolu bildiğim kadarıyla kendi odama gitmeye çalışacaktım ki Zelene'nin kanatları olmadan yanımdan hızlı bir şekilde geçip gittiğini gördüm.
Onu kanatsız görüyordum. Ve o? Siktir. Ağlıyordu.
"Zelene!" Adeta bağırdığımda beni unursamayıp koşarcasına sarayın bilmediğim bir koridoruna girdi.Vücudumda dolanan tüm sinir dalgasını hissedebiliyordum.
Öfkeyle arkamı döndükten sonra kapıyı tıklatmadan taht odasını açtım."Ona ne dedin?"
Amcam bunu bekliyormuş gibi yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Gülümsemesi bana baktıktan saniyeler sonra silinip yerini öfkeye bıraktığında yumruklarını sıktığını gördüm.
Bir psikopat gibi görünüyordu."Sana yaklaşırsa sadece kanatlarını almakla kalmam. Onu The Land Of Angels'dan sürgün edeceğimi söyledim. Birkaç hafta akıllanması için yeterli bir zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sign Of The Times ||Zayn
FantasyGözlerine bakıp gülümsedim. "Yapabiliyorum, uçabiliyorum Zelene."